²

13 3 0
                                        


Chris çok geçmeden Stasie'nin yanına varmıştı. Minho ise korumalara Chris'ın arabasını getirtmelerini söyleyip oradan uzaklaşmıştı.

Chris eve girdiğinde Stasie'nin ona karşı oynadığı sevgi gösterisini izliyordu. Bu bir yalandı evet, ama Chris buna inanmış gibi yapmalıydı.

"Güzelim bu pazar boş musun?"Stasie hemen yüzünü biraz buruşturup tatlı bir ifade yapmıştı yüzünde. "Üzgünüm planlarım var ama istersen günümün tamamını sana ayırabilirim koca bebeğim." Chris gülümseyip Stasie'nin ince beline sarmıştı kollarını. "O zaman bu pazar sadece bana ait olacaksın" Güzel kız Chris'e karşılık olarak dudağına bir öpücük kondurup yanıtladı onu "Ben her zaman sana aitim Chris." "Seni seviyorum Stasie" "Bende seni çok seviyorum Chris"

Chris çok fazla kalmamıştı o iğrenç evde arabasına binip Felix'in yanına gidecekti kontrol etmeye. Chris gideceği yere yaklaştığında telefonu çalmıştı.

ARAYAN : MİNHO

"Efendim Minho bir sorun mu var?" Minho derin bir nefes verdi "Shinrai, seninle özel olarak konuşmak için inat ediyor Chris. Felix bir şey de yapamıyor ona hemen gelsen çok iyi olur." Chris şaşırmıştı ona başka ne söyleyecekti ki? "Geldim ben zaten kapıyı açın." "Wow, Bang Christopher beni şaşırtıyorsun." Chris fazla uzatmayıp kapatmıştı telefonunu.

Karşısındaki dev kapının açıldığını görünce zaman kaybetmeden içeriye girmişti. Karşısında tanınamayacak hale gelmiş olan biri vardı, Chris onu tanıyamamıştı belli ki Felix onu iyi benzetmişti. "Ne istiyorsun lan benden yine, hala akıllanmadın mı oğlum sen!" Chris kendine hakim olamayıp karşısındaki adamın boğazını sıkmıştı. "Stasie ile ilgili, be-beni bıraksan iyi olur." Chris ellerini çektiği anda öksürmeye başlamıştı.

"Konuş hadi bekleyemem seni daha fazla" Shinrai kocaman bir kahkaha patlatmıştı bomboş mahzenin içinde "Stasie aslında göründüğü kadar masum değil Chris. Stasie aslında ajan Chris." Bu duyduklarının karşısında herkes şaşırırken bir yandan da kimse buna inanmıyordu. "Ne saçmalıyorsun yine sen?" "Evime gidin ve odamda siyah dolabın içinde bir kasa var o kasayı buraya getirin ve size bütün gerçekleri sunayım ama karşılığında bir şey isterim senden."

Her ne kadar karşılık beklese de bu kimsenin umurunda olmamıştı sonuçta her şekilde ölecekti. "Ne karşılığı istiyorsun?" "Kız kardeşini istiyorum." Chris duyduğu cümleyle ona yumruk atması bir olmuştu. "Aptal orospu çocuğu öleceksin ve sen benden kız kardeşimi mi istiyorsun ha!" "Kız kardeşini istiyorum Chris çünkü seni bir tek ben kurtarabilirim." Chris ve diğerleri iyice sinirlenmeye başlamıştı artık. "Felix, Hyunjin'e söyle bu pisliğin evine gidip kasayı alıp hemen buraya getirsinler." "Hemen arıyorum." Siyah uzun saçlı genç eline telefonu alıp hızlıca ne yapacağını söyleyerek çıktı dışarıya.

"Hannah'ı neden istiyorsun?" Shinrai'nun suratında zafer gülümsemesi vardı resmen. "Orası da bana kalsın değil mi?" "Hannah'ı neden istiyorsun dedim sana!" "Bunu kasa geldiği zaman öğrenirsin Chris ben daha başka hiçbir şey söylemem. İster beni öldür ister canımı bağışla ama şunu bil ki ben son anıma kadar seni korudum bu da benim son sözüm."

Çok geçmeden Hyunjin kasayı getirmişti. Kasa kilitli olmadığı için açılması kolay olmuştu. Herkes kasanın içindekileri merak ederken Chris kasanın içinde göreceklerinden korkuyordu.

Kasanın içinde fotoğraflar, kanlı bez ve USB vardı. "Chris beyin bilgisayarını getirin lütfen." Chris fotoğrafları eline aldığında fotoğraflarda Hannah, Stasie ve tanımadığı kişiler vardı sanırım onlardan ajandı. Diğer fotoğrafa baktığında ise Stasie'nin Hannah'ı bıçakladığı fotoğraf vardı. Kasanın içindeki bez parçası ise Hannah'ın gömleğiyle çok uyuşuyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 02, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Angels İn TibetHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin