1

1.7K 305 538
                                    

🎵5 Seconds of Summer - Caramel

- - -

1| Şirket politikaları

Bir sevgilim yok ama eğer olsaydı herkesten önce ailem öğrenirdi.

Bunun başka bir olasılığı bile yoktu. Kesin ve net bir bilgiydi. Seul'e ayak bastığım anda tüm parasal desteğimi sağlayan, yaşamımı devam ettirebilmem için elimden tutan ve böyle büyük bir şirkette çalışmaya başlamam için önayak olan ailem, sağladıkları imkanlar dolayısıyla her zaman için aşk hayatımda da bir söz hakları olduğu düşüncesindelerdi. Özellikle de benim evlendiğimi görmeyi her şeyden daha çok isteyen annem ilişkilerimdeki en büyük söz hakkına sahipti. Öyle olmalıydı. Sonuçta beni dünyaya getirdikleri için bedenim onlara aitmiş gibi davranmaları çok normaldi.

Annem beni her gün, hiç bıkmadan usanmadan aradığı ve artık evlenmem gerektiğini söylerken elbette sadece benim iyiliğimi düşünüyor ve beni sık boğaz etmiyormuş gibi kendi isteklerine göre beni yönlendirmeye çalışmıyordu.

Sonuç olarak ailemin bu tavrına karşı ne düşünürsem düşüneyim bir sevgilim yoktu ve bu şekilde son derece mutluydum.

Hayat basitti. Ortada açıklanması zor bir şey yoktu. Ailemin çocukluğudan beri benden beklediği şekilde ilerliyordum. Onların istediği gibi bir şirkette, onların yönlendirmesi ile okuduğum bölümden mezun olarak yapabileceğim en iyi ve toplumun ifade ettiği şekilde en "istikrarlı" işi yaparken boş vakitlerimi de arkadaşlarım ve hobilerimle dolduruyordum. Gece yatmadan önce yazabilirsem birkaç satır yazıyor, hafta sonları vakit buldukça blogumu güncel tutuyordum. Kimsenin bana ait olduğunu bilmediği o blogda yazmak benim için yeterliydi ve bu kadar mutluluk da motivasyonumu güvende tutuyordu.

Bu kadardı işte. Toplum denen o kavramın alfalardan beklediği her şeye sahip değildim belki ama ailemin benden beklediklerini yüzde doksan oranında karşılamak da bana yeterliydi. İşe başlamadan önce, sadece ilk adımlarımı atarken aldığım desteğin bitmeyen karşılığını bu şekilde veriyordum. Muhtemelen vermeye de devam edecektim.

Kendi küçük dünyamda mutluydum. En azından ben mutlu olduğumu düşünüyordum. İş yerindeki aptal dedikodular ve statü savaşları dışında her şey yolundaydı, yemek yapmayı sevdiğim için bekar evine göre oldukça kaliteli besleniyordum, Taehyung sık sık uğrayıp yardımcı olduğu için kıyafetlerim her zaman ütülü ve temizdi.

Yani evet, yaşamak için gerekli her şeyi öyle ya da böyle karşıladığım için bir sevgilinin eksikliği de gözüme batmıyordu. Kendime fazlasıyla yetiyordum ve yalnızlıkla da aram iyiydi.

En azından bir gün Park Jimin hayatıma davetsiz bir şekilde girene kadar öyle olduğunu düşünüyordum.

Ha, şimdi fikrim değişti mi? Pek sayılmaz. Hala her düşüncemin arkasındayım ama bugün tekrar kendimle konuşsam belki cinsel hayatımın aktif olmasındaki artıları gördüğümü eklerdim.

Bir süredir cildim daha parlak, vücudum daha dinç ve depresyondan daha uzak hissediyorum.

Denklem bu noktada o kadar basit ve kusursuzdu ki ilk nasıl başladığımızı da nasıl devam ettiğimizi de pek önemsemiyordum. O aptal şirket partilerinden birinde Park Jimin denen bu adamla nasıl aynı banyoda kilitli kaldığımız umurumun köşesinde bile değildi. O gece, tamamen sarhoş bir şekilde birbirimize düştüğümüzde, uzun uzun öpüştüğümüzde ve iş birbirimizin siklerini emmeye kadar ilerlediğinde belki sonrasını düşünmemiştik ama şimdi bulunduğumuz durumdan son derece memnundum.

Yani pek kiliseye gitmezdim belki ama eğer giden birisi olsaydım muhtemelen önce eski şirket muhasebecimizin yaptığı hataya ve o hata nedeni ile kovulmasına, sonrasında da onun yerine Park Jimin'in işe alınmasına şükrederdim.

caramel : yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin