Selaam ilk kitabımm. Yanlışlarım varsa maruz görün.
Keyifli okumalar. :)
------------------------------------------------------------------
Annemin çığlığıyla yatağımdan fırladım. Koşarak annemin yanına gittiğimde yerde olduğunu gördüm dehşete kapılarak yanına koştum. "Anne iyi misin?" annem yerde inleyerek bileğini ovuşturuyordu. Biraz etrafa bakındıktan sonra gözlerimi devirdim yine perdeleri asarken merdivenden düşmüştü "Ah be anne ya sana kaç kere daha bensiz yapma şu işi dedim ya " annem gözlerini bana çevirerek " Sanki çağırmadık Derin, hayvan gibi yatıyorsun saat 9 olmuş ya, seni doğuracağıma taş doğursaydım" Haklıydı ama ne yapabilirdim dün gece boyunca yeni çıkan bir prime dizisi izlemiştim aşırı iyiydi bu arada. Annem düşüncelerimi bölerek "E ben bu bilekle işe nasıl gideceğim" diye somurttu. "Bir gün gitmesen ölmezsin anne zaten sadece hafta sonları evdesin bir günlük izin al ne olur sanki"
Bu arada, annem Selma diye bir kadının evine temizliğe gidiyordu. Bildiğim kadarıyla zengindi. Kocası bu sene bizim okulumuza müdür olarak atanacaktı. Yani baya zenginlerdi. Baya. Çok fazla. Birde 2 tane oğlu vardı. İkisini de hiç görmemiştim ama bu sene babası bizim okula geleceği için büyük oğlu da bizim okula gelecekti. Diğer oğlu anaokuluna gidiyordu zaten.
"Saçmalama istersen kızım zaten geçen hafta izin aldım bu sefer hayatta izin vermez" ses tonu biraz düşerek " Zaten paraya ihtiyacımız var olmaz yani" dedi. Bu cümle beni çok yaraladı yaz tatilinde bende bütçeye katkıda bulunmak için bir kafede işe girmiştim ama haftaya okullar açılacağı için çıkmıştım. Çünkü annem son 2 senem olduğu için derslerime çalışmamı istiyordu ama elimden bir şey gelmemesi beni çok üzüyordu. Zaten babamla annem boşandıktan sonra hayatım mahvolmuştu çalıştığım işte kafam biraz olsun dağılıyordu.
Israrlarıma rağmen annemi ikna edemeyince başka bir çözüm yolu buldum " O zaman bende geleyim seninle he nasıl olur , hem yardım ederim sana" Annem tam ısrar edecekken " Hadi anne ya ne olur sanki elime yapışacak iş. Zaten çok sıkılıyorum evde. Ne olurrrrr" Melül bakışlar attıktan sonra "tamam tamam gel bakalım" Mutluluktan boynuna atlayınca " Yavaş kız daha çok sakatlamaya mı çalışıyorsun beni" diye söylendi. Yanağına sulu bir öpücük kondurduktan sonra dikkatlice annemi koltuğa oturttum. Sadece bileğinin zedelendiğini anlayınca içim rahatladı.
Sonrasında güzel bir kahvaltı hazırladım ve annemle yedik. Yemekten sonra odama gidip hazırlanmaya başladım. Temizlik yapacağım için rahat olsun diye salaş, dizlerimin üstüne gelen bir şort giyip üstüme de şortun hizasında tişört giydim. Beyaz çoraplarımı giyince kombinim tamamlandı. Aynaya dönüp kahverengi olan saçlarımı taradım birde eyeliner çektim çünkü eyeliner yoksa ben yokum demektir. Kahverengi gözlerimi ortaya çıkarması hoşuma gidiyor. Annemin yanına gittiğimde onunda hazır olduğunu gördüm. On beş dakika sonra annemle evden çıktık. Evleri çok uzak değildi neyseki. Beş dakikalık bir yoldan sonra nihayet siteye gelmiştik . Evin önüne geldiğimizde gözlerime inanamadım. Hayallerimdeki gibi kocaman bir evdi. Annem kapıyı çalınca birazcık gerildim açıkçası çünkü bu insanları hiç görmemiştim. Kapı açılınca, karşımdaki kadına hayranla bakakaldım. Harikaydı tek kelimeyle. Harika. Gözleri ilk annemi buldu sonra bana dönünce yüzünü bir sırıtış kapladı. " Merhaba tatlım, sen Derin olmalısın" bana elini uzatarak "Ben Selma" dedi. Elini sıkarak "Memnun oldum Selma Hanım" deyince bana içten bir sırıtmayla bakarak "Resmiyete gerek yok tatlım. Bana Selma abla diyebilirsin" deyince gülümsedim.
İçeri girdiğimizde evde dolaşan küçük ama aşırı tatlı olan bir çocuk gördüm. Annemi görünce "Nesyin teyze" diye koşarak anneme sarılmasını izledim. Annemin adını söyleme şekli komiğime gelince sessiz bir şekilde güldüm. Fakat çocuk gözlerini bana çevirip annemin dizinin arkasına saklanıp oradan bana bakmaya başlayınca pekte sessiz gülmediğimi anladım. Çocuk anneme sessizce " Nesyin teyze bu kıs kim?" diye fısıldayınca. Gülümseyerek eğilip çocuğun boyuna indim " Merhaba ben Derin, Nesrin teyzenin kızıyım senin adın ne?" diye sorduğumda çocuk annemin dizinin arkasından çıkıp bana doğru yaklaşarak "Egemen ben ama sen bana Ege diyebiyiysin" deyince "Memnum oldum Ege " deyip doğruldum.
Egemen ve annesi evden çıkınca annemle evde tek kaldım. Annesi Egemeni kreşe götürdükten sonra kendi butiğine gidiyormuş. Kocası Erkin Bey ve diğer oğlu ise sabah evden çıkıyorlarmış. Annem bana kısaca evi gösterdikten sonra evi süpürmeye koyuldu. Bana da bir oda gösterip odadaki tozları almamı istedi. Bana bir kova ve bez verince gösterdiği odanın kapısını açtım. Açmaz olaydım, hayatımda gördüğüm en dağınık oda olabilirdi. Annem bana şükretsindi yani. Odayı toplamadan toz alamayacağımı fark edince odayı üstünkörü toplamaya başladım. Odadaki masanın üzerindeki küçüklük fotoğraflarından anladığım kadarıyla bu oda diğer oğullarının odasıydı çünkü Egemene benzemiyordu. Odayı toplamaya devam ettikçe bir insanın bu dağınıkta nasıl yaşadığımı asla anlayamıyordum. Yatağın üstünde gördüğüm bir JBL kulaklık dikkatimi çekti. Aslında şarkı dinleyerek temizlik yapmayı çok seviyordum. Aklımı çelen düşünceler sonucunda hemen dinleyip bırakırım düşüncesiyle kulaklığı açıp telefonuma bağladım. Zaten yarım saat sonra işim biterdi bende kapatıp aldığım yere geri koyardım.
Fifth Harmony'den Miss Movin' On şarkısı açıp eşlik etmeye başladım. Sandalyenin üstündeki sweatleri katladım ve dolaba koymak üzere kapağı açtım sweatlerin olduğu yere yerleştirdikten sonra tam kapağını kapatacakken dolabın zemininde duran bir kutu dikkatimi çekti fakat kendime saçmalamayı bırakmayı söyleyerek saçma sapan düşünceleri aklımdan uzaklaştırdım. Odayı toplamaya devam ederken biraz fazla yüksek sesle şarkı söylemeye başladığımı fark etmemiştim aniden kafamdan kulaklığın çekilmesiyle korkudan çok pis sıçradım.
Arkama döndüğümde bana garip gözlere bakan feci şekilde yakışıklı olan, kumral saçlı ve yeşil gözleriyle bana bakan boyu zürafa gibi olan bir beyefendiyle karşı karşıya geldim. Hala korkuyu atlatamadığım için aniden çocuğa "Sen kimsin burada ne işin var" diye sordum. Çocuk kaşlarını çatarak "Asıl sen kimsin, benim odamda benim kulaklığımı takmış ne yapıyorsun?" deyince uzunca bir yutkundum bu çocuk evin diğer oğlu olmalıydı. Çocuğun meraklı bakışlarına daha fazla katlanamayıp "Ben Derin. Nesrinin kızıyım, evinize temizliğe gelen" dedim. Çocuk " Hala cevabımı alamadım" deyince "Hangi cevabı" diye sormuş bulundum. "Benim odamda, benim kulaklığımla ne yapıyorsun" deyince, aydınlanarak "he sen onu şey ettin, annem dün bileğini burktu da yardım etmek için geldim kulaklığa gelecek olursak da açıkçası sıkılmıştım ve müzik dinlemeyi severim. Gerçekten çok özür dilerim böyle bir şey bir daha olmayacak" Çocuk gözleriyle beni süzdükten sonra "Olamaz zaten" dedi. Ukala tavırlarına karşı zor dayandım ama sakinim. Çocuğa bakmaya devam ederken bana sıkılmış gözlerle bakarak "Odamdan çıkmayı düşünüyor musun?" diye sorunca odanın kapısına doğru adımladım. Tam çıkacakken kolumu tutmasıyla duraksadım arkamı dönüp baktığımda "Bir daha odama benden izinsiz girmeye kalkma sakın" dedi. Gözlerimi kısarak "Sende odanı toplamayı öğren o zaman, uğraştırma insanları" diye söylendikten sonra tam çıkacakken açtığım kapıyı kapatınca tekrardan arkamı döndüm fakat aramızda ufacık bir mesafe olduğunu fark ettiğimde yüzüne bakmak için kafamı yükselttim ama adeta yutkunmayı unutmuştum. Gerçekten çok çekiciydi fakat bu düşünceden sıyrılmamı sağlayacak bir ses tonuyla "Bu ne cüret kızım? Kendini kim sanıyorsun sen senin annenin işi benim odamı temizlemek zaten. Parasını da o yüzden veriyoruz , bu evde para alabilmek için yaptığı başka bir şey yok merak etm-"
Cümlesini ,suratına attığım tokat böldü. Cümlesinin altında yatan iğrenç imayı anlamıştım ve asla ama asla annemle böyle konuşmasına izin veremezdim. Şok olmuş bakışlarını bana çevirerek "Bir daha sakın böyle bir şeye cüret etmeye kalkma senin açından kötü olur" deyip yatağına doğru adımladı. Açıkçası dilim tutulmuştu, hiçbir şey söyleyemedim. Bende odadan çıkıp sinirle kapıyı çektim. Aşağı kata ilerleyip annemin yanına inince annemi yerleri silerken buldum. Yanına gidip " neden bana çocuğun geldiğini söylemedin?" diye sordum. Annem elini ağzına götürerek " kızım unuttum ben seni , alışık değilim evde başka birinin olduğuna, Çağan hep bu saatte gelir okuldan, çok özür dilerim " diye mahcup mahcup baktı. Hmm demek Çağan diye geçirdim içimden. "Sorun yok" diye konuyu kapattım.
Anneme yardım ettim biraz daha . Her şey güzel gidiyordu ta ki annemin "Kızım, Çağan'ın odasından kovayla bezi getir" demesine kadar...
--------------------------
Selaam arkadaşlarr. Bu benim ilk kitabım. Bu kurgu bugün temizlik yaparken aklıma geldi :)
Hemen yazmak istedim. Biraz amatörce olmuş olabilir tabii ki. Açıkçası pek içime sinmedi eğer tutarsa devam ederim. Tutmazsa aklımda başka bir kurgu var.
Fakat yeni olduğum için bunu maruz görürseniz sevinirim.
1200 Kelime olmuşş.
Bana önereceğiniz her şeyi dikkate alacağım.