Prove yourself on your opponent's field

81 17 94
                                    

Bu fici yazmaya başladığım ilk an aklıma sen gelmiştin @elifhalpert ve o an dedim ki bu fici sana ithaf etmem lazımmmm

Çok bekledin biliyorum ama umarım beklediğine değer💘🎀

Çok bekledin biliyorum ama umarım beklediğine değer💘🎀

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

🏟️⚽🥅

"Evet sevgili futbolseverler, Süper Toto Süper Lig'in 37. Haftasındaki dev derbide Galatasaray kendi sahasında ezeli rakibi Fenerbahçe'yi konuk ediyor."

Maçın Spikeri maçın başlamasına yakın bir saatte ilk anonsu yaptığı sırada soyunma odasında hazırlanan arkadaşlarına göz gezdirdi ve mavi gözlerini hiçbirinin üstünden çekmeden masanın üstüne konmuş minik sulardan aldı ve kapağını açar açmaz tüm şişeyi kafasına shot misali dikmeye başladı. Sürekli yutkunduğu için hareket eden Âdem Elmasını rahatlıkla hissediyordu ancak gerginlikten kasılan vücudu yüzünden bu kısımda fazla oyalanmadı.

İçtiği şişedeki su bir dakika sonra bitince kapağını geri takma gibi bir zahmette bulunmadan yere attı ve kafasını arkasındaki parkeye yasladı. Bu hafta oldukça yorucu bir fikstürleri vardı ve şimdi de en zorlu bölüme gelmişlerdi.

Deplasman derbisi.

Deplasman maçları her zaman en sıkıntılı olan maçlardı çünkü rakip takımın taraftarının doldurduğu statta 3 puanı almaya çalışmak ve kavgaya karışmadan eve dönmek çok ama çok zordu. Üstüne bir de kendi taraftarınız tribün cezası yemişse işte o kısımda boku yiyordunuz.

Tanrıya şükür kendi taraftarları ceza almamış aksine kendilerine ayrılan Misafir Tribündeki yerlerini tıklım tıklım doldurmuşlardı. Her ne kadar şu an soyunma odasında olsalar da tüm taraftarların sesi çok az geliyordu ve bu onları inanılmaz bir şekilde gaza getiriyordu.

Louis, derbi maçlarını severdi. Derbi onun için çok daha farklı boyuta yolculuk ediyormuş hissi verirdi ve küçüklüğünden beri bunun hayaliyle yaşamış bir çocuk için bu daha anlamlı geliyordu. 

Türkiye'ye geleli 3 yıl bile olmamıştı ancak bu lige, bu takıma ve bu takımın eşsiz taraftarına öyle bir aşık olmuştu ki. Taraftarlar maçı kaybetseler bile onları tribüne çağırıp tezahürat yapıp moral alkışı başlatıyorlar, Deplasmandan sonra havaalanında onları sanki yenmişçesine büyük bir kutlamayla karşılıyorlardı. Ve bu 3 yılda Louis şunu öğrenmişti : Bu ligde şampiyon olmak kadar ezeli rakibini yenmek de önemliydi.

Yani bu gece bu maçı kazanmaktan başka bir senaryo yoktu ortada. Ya kazanacaklar ya kazanacaklardı. 

Spikerin hâlâ bir şeyler anlattığını ve taraftarların birbiriyle besteler eşliğinde dalaşmalarını duyunca dudakları hafifçe yukarı kıvrıldı ve oturduğu yerden kalkıp formasını eline aldı. Elindeki Çubuklu formayı sıkı sıkı tutarken arkasını çevirdi ve forma numarasının üstüne minik bir öpücük bıraktı.

The Intercontinental Derby (One-Shot)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin