Taehyun ile beraber Soobin'in evine geldiğimizde kalbim ağzımda atıyordu. Taehyun'un benden kalır bir yanı da yoktu. Yol boyunca sürekli kötü senaryolar düşünmüş, kendine bir şey yapmış olabileceği korkusuyla telaşlanmıştık.
Şimdi Soobin'in kapısındaydık ve ben deli gibi zile basıyordum. " Soobin! Lütfen kapıyı açar mısın? Sakince konuşalım!" telaştan bağırıyordum. Eğer biraz daha kapıyı açmamaya devam ederse ağlayabilirdim.
Bir şey yapmasam da birinin ölümüne sebep olmuş gibi olacaktım. Gencecik biri suçsuz yere ölecekti. Hem de babası yüzünden. Tüm bunları düşününce daha da şiddetli ağlamaya başladım. Zile basmayı bırakmıştım ve artık bağırarak kapıyı yumrukluyordum.
Taehyun ise ambulansı çoktan aramıştı. Eve girmenin yolunu arıyor gibiydi. Bana doğru döndü ve elleriyle sıkıca kapıya vuran kollarımı tuttu. " Yeonjun bak bana, lütfen sakin ol ve kapıdan çekil. Onu kırmaya çalışacağım. Bir şey olmayacak Soobin'e. Yetişeceğiz, tamam mı?" o kadar güven verici bir sesle söylemişti ki biraz olsun sakinleşmiştim. Onun dediğini yaptım ve kapıdan çekildim.
Bir, iki, üç, dört, beş...
Kapı eski olmasına rağmen ne kadar omuz atarsa atsın açılmadı. Ama Taehyun yine de durmadı. Saklamaya çalıştığı gözyaşlarını görebiliyordum. Arkadaşı için ne kadar endişlenediğini, kapıya her omuz atıp başarısız olduğunda hissettiği hayal kırıklığını tahmin edebiliyordum. Benim sesli ağlamalarım sessizleşti, şimdi de Taehyun'un sesli ağlamaları başladı.
" Kırıl artık!" bağırarak kapıya son bir omuz daha attı ve sonunda kapı gürültüyle açıldı. Açılan kapıyı gördüğümüzde vakit kaybetmeden içeri girdik.
Soobin'in evini bilmiyordum bu yüzden odasını da bulamadım. Arkamda kalan Taehyun'a baktım. Onun hemen yan taraftaki odanın kapısına koştuğunu görünce ben de oraya koştum.
" Siktir, kilitli!" açmak için zorlamaya başladı Taehyun. Yine olmayınca bir eliyle bana geri durmamı işaret etti. Daha sonra da kapıyı sertçe tekmeledi. Biraz daha zorlasa kapı kırılacaktı. Bu sefer de az önceki omzunu kullandı yine. Sertçe birkaç kere omuz attıktan sonra bu kapı da kırıldı.
Kapı kırılır kırılmaz odaya daldık. Gördüklerimiz hem bizi rahatlatmış, hem de mahvetmişti. Soobin yaşıyordu, daha kendine bir şey yapmamıştı. Ama yetişmeseydik yapacaktı.
" Neden geldiniz?" dedi kısık sesiyle. Yaralı yüzü konuşmasını zorlaştırıyor gibiydi. Bir kan içindeki kıyafetlerine baktım, bir de yüzüne. Daha sonra gözüm odadaki kırık içki şişelerine kaydı, oradan da Soobin'in elindeki kırık şişe parçasına.
Görür görmez hızlıca Soobin'in yanına gittim. Parçayı almak için bir hamle yaptığım sırada Soobin elini çekti ve zor da olsa ayağa kalktı. Taehyun gergince onun yanına gidince bu sefer de Taehyun'u sertçe itti.
" Soobin, lütfen sakince konuşalım." dedi Taehyun yalvararak. Sesi öyle aciz çıkmıştı ki yine ağlamak istedim. Şu an içinde bulunduğumuz durum beni o kadar etkiledi ki burayı terk etmek istedim. Ama Soobin'i almadan buradan çıkmayacaktım.
" Kardeşim, canım kardeşim, lütfen elindekini bırak da sakince konuşalım."
Kardeş.
Soobin Taehyun için bir kardeş gibiydi. Araları bozulduğunda, grupta birbirlerine laf ettiklerinde Taehyun'un ne kadar pişman olduğunu kendi gözlerimle görmüştüm. Taehyun'un Soobin'e verdiği değer bir başkaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Second Chance | Yeonbin
FanfictionSoobin: Masum ayaklarına yatıp herkesi kandırmış olabilirsin ama beni asla Kim bilir neler yaptın da aldattı adam seni Millete de böyle masum rolü yapıp yamıyor musun kendini? Siktirip gitsene olm Yeonjun: Kes yeter Saçma salak konuşma ࿇ ══━━━━✥◈✥━...