günümüz"Ni-ki, uyan artık." Sunoo'un bilmem kaçıncı dürtüklemesi sonucunda başımı yasladığım sıradan kaldırdım. "Sunoo, neden sabah beş yüz kez ertelediğim alarm gibi her dakikada bir uyandırmaya çalışıyosun ki?" dedim içime derin bir nefes çekerek. "Ki uyumuyordum zaten."
"Ben senin aklının nerde olduğunu biliyorum." dedi arka sıradan Jay. "Oha yani Ni-ki, hala unutmadın mı şu adamı?" başımı Sunoo'ya çevirdim, "Evet hala unutamadım, bir kere karşıma çıkıp kayboldu adam." dedim hala o sihirli adamı düşünürken. Başımı tekrar sıraya yaslayarak o günü düşündüm, çocukları nasıl korkuttuğunu, ama bana ne kadar güzel gülümsediğini. Adını bile öğrenememiştim. Onun hakkında elimde olan tek şey fotoğrafı ve sihirli olması.
Gözlerimi kapatıp düşünmeye başladım bu sefer. Güzel gülüşü gözlerimin önündeydi. Yüzümde ufak bir tebessüm oluştu. Gözümü açtığımda ise karşımda Sunoo ve Jay yerine o adam ve ben vardık.
Her yer siyah beyazdı fakat adam renkliydi. Etrafıma bakındım, tam olarak o gün olduğumuz yerdeydim. Şaşkınca etrafıma bakındım, rüyada olduğumu düşündüm. Tekrar bize dönüp bizi izledim. Adam gidecekken ona seslenip fotoğraf çekme izni istemişti küçük ben. Adam o sırada beni fark etti. Sanki bu anı bekliyormuş gibi bir tebessüm belirdi yüzünde. Kaşlarımı çatarak bakıyordum ona. Adam benim burda olduğumu görmüş gibi bana göz kırpıp, küçük bana döndü. Beni görebiliyor muydu?
Oysaki küçük ben, beni hiç fark etmemişti. Çatılı değilmiş gibi biraz daha çatmaya çalıştım kaşlarımı. Rüyada olduğum kesindi, ama bu kadar gerçekçi olması düşündürücüydü. Küçük ben adamın fotoğrafını çektikten sonra adam ortadan kayboldu. Nerde olduğunu görebilmek için etrafımda döndüm. Tam arkamda, elleri cebinde bir şekilde duruyordu. "Seni bekledim bütün bu yıllar boyunca biliyor musun?" dedi rahat bir şekilde.
"Ne yani, rüyada değil miyim ben?" dedim sorgularcasına. Rüyada olup olmadığımı kontrol etmek için yanımdaki motora dokundum, fakat herhangi bir his gelmedi. "Siyah beyaz olan yerlere dokunursan his gelmez Ni-ki." dedi adam. Adımı biliyor muydu? "Bana dokunmayı dene." dedi. Parmağımı tereddütlü bir şekilde yakınlaştırdım yüzüne, değdirdiğimde ise his gelmişti. Aynı zamanda kalbim de hızlanmıştı.
Parmağımı yüzünden çekip, "Bir dakika..." ona yaklaştım iyice "Yıllarca beni burda beklediğini söyledin, fakat yüzünde veya vücudunda hiç bir değişiklik yok." dedim kaşlarımı çatarak.
"Ayrıca şuan neden bu anı izlediğimi bilmiyorum ama, beni beklediğini söylerken kast ettiğin şey ikide bir bu anı yaşamak mıydı?"Önce derin bir nefes aldı, sonrasında ise konuşmaya başladı "Birinci sorunun cevabını daha sonra öğreneceksin. İkinci sorunun cevabı ise hayır. Doğru cevabı yine birinci sorunun cevabı gibi daha sonra öğreneceksin." dedi tek nefeste. Derin nefes alıp gözümü kapattım, fakat geri açtığımda ise karşımda o adam de değil Sunoo ve Jay vardı. Uzun zamandır beni görmemiş gibi şaşkınlık ile yüzüme bakıyorlardı.
"Niye yüzüme öyle bakıyosunuz oğlum." dedim kaşlarımı çatarak. Sunoo ve Jay bir birbirlerine bir de bana bakıp duruyorlardı. Bir anda ikiside elleri ile ağızlarını kapatıp çığlık atmaya başladılar...