(7) SSICK

45 10 32
                                    

bir onceki bolumu iki parca halinde attim okumadan gecme💗

...

Dün

"Hmm, öyle görünüyor. Ne yapmak istersin?"

Beni cevaplamadan önce dilini dudaklarında gezdirdi.

"Hımm, bilmem ki," dedi. "Film izlemeye ne dersin?"

"Olur tabi."

Bana doğru gülümsediğinde bende gülümsedim. Tam karşımızda duran Kai ise bakışmamızı bölmek ister gibi öksürmüştü. Bakışlarımı kaçırıp önüme döndüğümde çalan zili işittim. İkisine de veda edip kapıdan çıkacakken gözlerim o gözlerle çarpıştı yine. İçlerindeki bütün uzayı bana kusan, bana bakmayı sürdürdükçe daha fazla yıldızın sönüşünde şahit ettirdiği iri siyah gözler, yine bir şekilde bulmuştu beni. Bakışlarında anlamadığım ifadelerin yer bulmasına alışmıştım ama bu sefer daha belirgin gibiydi. İrisleri ben ve arkamdaki sarışında -Soobin- gidip geldiğinde bundan hoşlanmadığı belliydi.

"Öhm."

"Ne?"

"Çekilecek misin?"

Kapının önünü kaplayan bedenini hafifçe ittirmemle geçmem için boşluk bıraktı, daha sonra arkamdan gelip kapıyı kapatmasıyla beni koridor duvarıyla arasına almıştı.

"Ne yapıyor-"

"Kim o?"

Sert sorusuyla kaşlarım çatıldı.

"Kim kim?"

"Salağa yatma, o yanındaki sarışın. Kim o?" diye sorusunu yinelediğinde bana fazla yakın olan galaksisi ve kokusu yüzünden pek odaklanamamıştım.

"Arka sıradakini mi diyorsun? Huening-"

"Onu demediğimi biliyorsun, Beomgyu."

Adımı telaffuzu bile yutkunmama sebep oluyordu bu adamın.

"Soobin.."

Kısık mırıldanmamla iç çekti.

"İsmini biliyorum," dedi ukalaca. "Neyin olduğunu soruyorum sana."

Tek kaşımı kaldırırken sert bakışlarına sorgular bakışlarımla karşılık vermiştim.

"Neden?" diye sordum yüzümde bir sırıtış belirirken. "Sevgilim dersem kıskanacak mısın?"

Yüzünde minik bir sırıtış yer ederken tek kaşını kaldırdı o da benim gibi.

"Diyelim ki kıskandım, mutlu mu olacaksın?" dedi aynı alayla.

Küçük, tehtidkar bir kıkırtı dudaklarımdan fırladı.

"Şeytan seni kıskansa, mutlu olmaz mıydın?"

Beni taklit ettiğinde yine aynı oyunbaz haline dönüp bundan zevk aldığını gizlemeden gülümsedi. Bu gülümsemeden korkmam gerektiğini biliyordum, ama bilerek şeytanın gülümsemesine neden oluyordum.

"Şeytanın beni kıskanmak için bir nedeni olmazdı, velet. Bizzat aynı özelliklere sahibiz," dedi fısıltıyla. Kendini kaptırdığı sırada onu göğsünden itip beni kafesleyen ellerinden ve sırtımı dayadığı duvardan kurtuldum. Sırıtarak kendi yolumda devam ederken ona baktım son kez.

"Şeytanın da maskesi düşer bir gün, merak etme yani," dedim. Ona arkamı dönerken aklıma gelen şeyle güldüm sonra, mırıldandım kendi kendime.

"Papatya takıntılısı.."

Bugün

Eve Soobin'den erken varmış, koltuğa kurulmuştum. Televizyondan boş boş izleyecek film ararken bir yandan beklerken boş durmamak için hazırladığım çerez kaselerinden tırtıklıyordum.

Masochist  | taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin