MULTİ: Barın Saygıner :*
- Ya resmen ilk öpücüğümü çaldı.192. aynı lafımdan sonra Çisil beni mantıklı bir yöntemle (tokatlayarak) susturdu. Evet,bu ona özel bir yöntemdi ve işe yarıyordu.
Kızım cocuğun tipini görmedinmi? Maşşalah dalyan gibi çocuktu ne güzel işte.Cisilin cümlesinden sonra bende onu tokatladım. Bu kız ne diyordu böyle ? Bu yaşıma kadar birçok kişiyle çıkmıştım evet. Öpüşmüştükte, ama masum öpücüklerdi.Öyle vakumlaşma falan değil yani.Dudak ucu deymesi falan. Ama o çocukla resmen alt dudak üst dudak olayı yaşamıştık. Çocuk beni kafamın arkasından hayvan gibi tutmuştu üstelik benim çok sevgili arkadaşımda mal gibi tepkisiz kalmıştı. Aslında ilk başlarda bende tepkisizdim ama sonra tabiî ki cırlamaya başladım fakat beni vakumlayan çocuk (adını bilmiyorum ne yapayım ? ) arkadaş grubunu da peşine takıp öylece gitmişlerdi.
Öğrenmeliydim. Ama okula bir daha gidecek yüzüm var mıydı bilmiyorum. İnsanların anlamsız bakışlarıyla karşı karşıya kalmak kötüydü. Hatta iğrençti. Daha okulun ilk günüydü. Koskoca 4 sene gidecektim ben bu okula. Gitmeyip de ne yapacaktım? Lise nin son sınıfında bu okulun burs kontenjanına girebilmek için az çalışmamıştım yani. Kendin bilmez birinin yüzünden asla utanmayacaktım. hah benim ne suçum vardı ki. Bu arada kokusu huzur vericiydi, sahipleniciydi, muazzamdı. Hayır hiçbir şekilde etkilenmedim (!)
Cisil ile birlikte okulun kapısından girerken gözler bize çevrildi. Neden bakıyorlardı ki ? Tamam, güzeldik(ego tavan) ama bu bakışlar ''ahh ne kadarda güzel kızlar'' bakışı değıildi. Daha çok ''şu kız o kız değil mi'' bakışlarıydı.
Yine aynı grup ve yine aynı yerde oturuyorlardı işte. Gidip soracaktım. Aslında tırsmıyoda değilim çocuklar etrafı ''ego uzayda'' izliyorlardı.
Yanlarına yaklaşıp beni öpen o çocuğun dibine gidip , ona'' 5 dakika konuşabilirmiyiz?'' diye sordum. Peki bana ne cevap verdi dersiniz ? Tabiî ki koca bir HAYIR ! Zaten ne bekliyordum ki görünüşüne göre züppe nin tekiydi. Ama beni öpmüştü bu kadar kolay olmamalıydı .
Evet, ortalık yerde neden beni öptüğünü sordum. Ama ben ona demiştim değil mi 5 dakika konuşabilir miyiz diye.
''Çok etkilendim diyorsan tekrar öpebilirim'' dedi ve çarpık bir şekilde güldü. İçimden salak, gerizekalı, mal, maganda, tipe bak maşallah dedikten sonra ona dönerek:
Sen kendini ne zannediyosun ya? Dedim. Demez olaydım. Yakışıklı, zeki,çevik,ahlaklı,genç kızların sevgilisi diye sıralamaya başladı.
Resmen deliye dönmüştüm. Çevredekiler toplanmaya başlamıştı bile. Ayı mı oynatıyoruz biz burada acaba? Ben sürtük müydüm? Tabiî ki hayır. O zaman devam Alina.
Sen hiç tanımadığın birini öylece öpecek kadar aşağılık birimisin ? diye söze girdim.
Küçük bir buse güzelim bu kadar abartma istersen dedi. Küçük bir buse mi? Yuhh !! Küçülde kot şortumun cebine gir.(şortların cepleri küçük oluyor o bakımdan :D )
Evet dedim bende kendimden emin bir şekide, Evet sandığımdan da aşağılık biriymişsin. Gözlerimi kısarak bir bakış attım ve Çisili de alıp okuldan uzaklaştım.
Nelerle uğraşıyordum ben? Böyle olmamalıydı. En azından böyle hayal etmemiştim. Kim okulun ilk günü tanımadığın birinin gelip seni öpmesini hayal edebilirdi ki zaten.
''Sıkma canını benim güzel arkadaşım gel seninle sahile gidelim biraz açılırsın'' dedi benim canım Çisilim. İyi ki o var . En azından umursamamayı bana öğretiyor. Sonuçta bir Devlet meselesi değildi. Ama bir nedeni olmaydı.
Sahile karşı bir kafeteryada oturup karşılılklı milkshekelerimizi yudumluyorduk. İyi gelmişti gerçekten.
1 - 2 saat sonra eve dönmeye karar verdik. Hava kararmıştı. En kötüsü de bugün okula gidip daha adını bile bilmediğim gizemli çocukla laf dalaşına girmekten derslere de girememiştim. Ama olmazdı ki böyle daha ilk günden.
Yine mi metroyla uğraşacaktık biz ya? Tamda iş çıkışı saatine denk geldiğimizden yine çok sevgili insanlarla alt alta üst üste gittik. Biraz boşalınca boş bir yer bulup oturdum hemen. Hahh!! Bende şans mı var? Tabiî ki de yok saçmalama iç ses. Bir teyze grubu omuzlarıyla tecavüz ediyorlardı resmen. Esra Erol a çıkıp göbek atmayı biliyorlar ama neyse açmayayım ağzımı şimdi. Mecburen kalktım ve yer bulmuş ve oturmuş ballı arkadaşım Çisil in kucağına oturuverdim.
***
Sonunda gelebilmiştik. Yolda bize laf atanlara bizde taş atmayı ihmal etmemiştik tabi. Çisille aynı sitede oturuyorduk. Çocukluk arkadaşım sonuçta. Birbirimizi kucaklayıp evlerimize girmiştik. Ve daha sonra annemin nerdeydin bu saate kadar? Ben sana akşam ezanından önce evde olmalısın demedim mi bakayım? Evet, ben 18 yaşındaydım. Ama bu anneler hep aynı valla. Anemide yanağından kocaman öpüp odama girdim. Birazda sosyal medyayı ziyaret edelim dimi?
İstemesem de yine aklıma o koku, o ses tonu geliyordu. Merak ediyordum. Keşke adını bilsem diye düşündüm. Bir merak içimi kemiriyordu resmen. Görünüşe bakılırsa o ve arkadaşları bizim gibi çömez durmuyordu ve 1. sınıf olma ihtimali çok azdı. Bende okulun sitesini açıp öğrenciler bölümüne bakmaya başlamıştım bile.
Birinci sınıfları hızlıca geçip ikinci sınıflara tıkladım. İkinci sınıfların ilk sırasında işte o gözler, o dağınık ama uğraşılsa bu kadar güzel durmayacak saçlar. İşte kısacası bu oydu. Mimarlık bölümü öğrencisi Barın SAYGINER. O çocuğun başarılı olduğunu sanmıyorum neden birinci sıradaydı ki o. Biraz daha araştırıp annesinin okul aile birliği başkanı olduğunu öğrendim. Pis maganda torpilliydi işte.
Oha yani! Çocuğun beğeni sayılarına bakacak olursak çocuk baya tanınıyordu. Yorumlarda ise sürtük şıllakların ''yeriğğm aşkığğm'' gibi yavşak yorumları bulunuyordu. Kendim diye söylemiyorum elim çok uğursuzdur. Şimdi çocuğun fotoğrafları, beğeni sayıları falan derken yanlışlıkla beğeniveririm sonra al başına belayı, rezilliği. Çünkü başıma gelmeyen bir şey değil. Ben yanlışlıkla okuldan bir arkadaşıma kendimi rezil eden fotoğrafımı yollamış insanım. Ama sizde yapmıyor musunuz tek başınızayken mimik kraliçesi pozları? İşte bu yüzden Allahın metoor yığını diye dünyaya yolladığı magandayı hızlıca kapattım.
Evet çocuk baya yakışıklı olabilirdi, kokusu baştan çıkarıcıda olabilirdi, evet gözlerinde kaybolmak isteme hisside yaratabildi. Onu daha tanımıyorum evet, ama karşıdan egolu züppenin tekiydi ve ben egolu züppeleri hiç sevmem.
Yorucu bir gündü gerçekten. Kıyafetlerimi çıkarıp hello kitty li pijamalarımı giyiyordum ki, T-short ümün o koktuğunu hissettim. Ben galiba deliriyordum. Niye büyüttüm ki bu kokuyu ben koku işte parfümdür o. Ama t-short neden o kokuyordu? Beni öperken bedenlerimiz birbirine deymiş miydi? Bilmiyorum ama deyse bile kokusu benim t- short e nasıl bu kadar derin işlemişti?
Bunları düşünmeyi kesip pijamalarımı giydim ve beni en çok ısıtanın, yorganımın içine girdim. Bugünü gözümden geçirdim. Aklıma geliyordu. Aklımda tek bir soru vardı. Neden , neden , neden , neden...
Bende tüm bulmacaları zevke çözen, babasına bırakmayan Alinaysam, ÇÖZECEKTİM BU BULMACAYI.
Eveet ! İlk hikayem ve ilk bölümüm.Bana her konuda yardımcı olan biricik arkadaşım sümeyye3018 e öpücükler.
Bu arada bazı aksiliklerden dolayı hikeyem silinmiş yeniden yayınlamak zorunda kaldım. Okuyan herkese teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Kokusu #wattys2015
Humor-Eveet! 4 senelik zorlu, yorucu, ergenliğin dibini yaşadığımız yıllar, lise yılları bitmişti… Şimdi üniversiteli bir genç kız mı oluyorum ben, çok havalı değil mi? Kaç kişinin başına geldi bilmiyorum ama benim canımın içi arkadaşımla aynı üniversite...