İTİRAF

24 7 0
                                    

İYİ TATLI OKUMALAR<3

143

"Sikeyim başım çok fena çatlıyor." Okulun kantininde oturan üç gençten biri olan Changbin, başını ellerinin arasına almış hâlâ daha dün akşamın etkisinde kalarak şikayet ediyordu. Daha reşit bile olmamış Jisung, kaçak yollarla elde ettiği biraları alıp hep birlikte Changbin'in evinde toplanmışlar ve bir haliyle ortalığı fena bir şekilde dağıtmışlardı.

"Abi o son şişeyi içmeyecektik ya." dedi Jisung ağrıyan karnını ovalayarak.

"Sence sorun son şişe mi gerizekalı."

"Ne var ya Changbin! Size bir iyilik yapıp içmek için birşeyler alıp gelmişim. Gördüğüm muameleye bak. Hah!"

"Bir dakika, bir dakika. Şimdi sen bize bira alarak bir iyilik mi yapmış oldun? Ayrıca sen nerden buldun bunları, hâlâ daha söylemedin bize. Bu çok şüpheli." Chan sözünü bitirir bitirmez gözlerini kısarak küçüğü göz hapsine aldı. Gelen soruyla birlikte Jisung'un irisleri büyümüş, içi panikle dolmuştu.

Biraları birisinin yardımıyla aldığını bilmemeleri gerekiyordu. Sonuçta çok ta lazım bir bilgi değildi.

Değil mi?

Soruya cevap vereceği -daha doğrusu geçiştireceği- sırada kantine aceleci adımlar atan yanakları kızarmış Hyunjin girdi. Nefes nefese masaya varmasıyla dikkatlar uzun boylunun üzerine çekilmiş, bu sayede Jisung arada kaynamıştı.

"Noldu, ne bu halin?" diye merakla sordu Chan.

"Ya böyle işin amına koyayım ben." Hyunjin öfkeyle çantasını masaya koydu, söylenerek Changbin ve Chanın ortasında kalan sandalyeye oturdu.

"Noldu kız." Jisung ile beraber ona bakan iki merakla göze karşılık "Ben bir bok yedim." diye itiraf etti.

"He biliyoruz. Hatta o boku bizde yedik ya canım." dedi Jisung arkasına yaslanarak.

Hyunjin kafa karışıklığıyla dikkatini konuşan küçüğe verdi. "Siz ne alaka?"

"Dün geceden bahsetmiyor musun? Hepimiz aynı şeyi yaptık ya." Bu sefer lafa atlayan Changbin'e çevirdi irislerini.

"Ne ala- durdur yoksa siz de mi yanlışlıkla itiraf ettiniz?"

Soruyu duyar duymaz Chan'ın bedeni aniden gerildi. "N-ne itirafı?"

Hyunjin yanındaki arkadaşına anlam veremeyerek masumca yanıtladı. "Aşk itirafı."

"Ney, ney? Aşk itirafı mı? Lan ben içmekten bahsediyordum. İtiraf mitiraf nerden çıktı."
Changbin dikkatini konuşan Jisungtan çekip Chan'e çevirdi. Kaşlarını çatarak gereğinden fazla endişelenmiş arkadaşını göz hapsine aldı. Chan ise bunu kanıtlar gibi sol dizini sallamaktan geri durmuyordu.

Jisung bıkkınlıkla rahat durmak nedir bilmeyen arkadaşına söylendi. "Yine ne yaptın Hyunjin?"

Uzun boylu oturduğu sandalyeden masaya doğru eğilmiş, kucağında topladığı ellerini ayırarak kısa bir iç çekti.

"Ben dün gece Felix'e yazmışım. Ve resmen aşk itirafı yapmışım mal gibi." Cümlesi biter bitmez derin bir nefes verdi. Bir çırpıda söyleyip kurtulmak onu sandığından daha da rahatlamıştı. Dün gece biraz eğlenmek için içmişler ve ortalığı da dağıtmışlardı. Bunun sonucunda Hyunjin hariç diğerleri adını bile hatırlamaz raddeye gelmişti.

Dün gece aslında oldukça az içmişti ama bünyesi bir hayli alışık olmadığı için biraz da olsa yalpalamıştı. Bunun sonucunda içkinin verdiği cesarete yenik düşerek hoşlandığı çocuğa yazmıştı. Ve şu an köşe bucak mümkün olduğu kadar Felix'ten kaçıyordu.

"NE YAPTIN, NE YAPTIN?" Duyduklarıyla şoka uğrayan Jisung içmekte olduğu kahveyi karşısında oturan Changbin'e doğru püskürttü.

"Senin ben kafandaki olmayan beyin hücrelerini tek tek sikeyim Han Jisung."
dedi gözlerini sıkıca yuman genç.

"Pardon kardeşim, vallahi yanlışlıkla oldu."

Bir yandan sövmekten geri durmayan Changbin, diğer yandan da sinirle Chan'ın uzattığı peçete ile yüzünü siliyordu.

"Ha bir de bilerek olsaydı embesil herif."
Changbin Jisung'a öldürücü bakışlar atıyor, içinden küçüğe karşı gözlerinden ışın çıkarabilmeyi diliyordu.

Hyunjin karşışındaki görüntüye normal bir zamanda anırarak güler, hatta ikiliyle bolca dalga geçerdi ama şu an istediği tek şey içinde sıkışıp kaldığı durumdan bir an önce kurtulmaktı. Onun bu halini fark eden Chan, Changbin'i temizlemek için kullandığı peçeteyi masaya fırlattı.

"Pekala. Seni bu kadar telaşlandıran durum ne güzelim. Hislerini söyl-"
Hyunjin kendisine dönerek konuşan Chan'ın sözünü keserek "Sorun şu ki yazdığım hesap kullanmakta olduğum mevcut hesabım. Fake değil yani." dedi.

"Sıçtın o zaman bro. Büyük geçmiş olsun." dedi Jisung öne atılarak.

Changbin küçüğe gözlerini devirerek yanında oturan endişeli arkadaşına baktı. "Ama bak sonunda itiraf ettin. Kötü şeyler düşünmek yerine bir de bu tarafından bak." dedi Hyunjin'in sırtını sıvazlayarak.

"Ya beni istemez, redderse. O zaman ne olacak?"

Jisung arkadaşının düşüncelerine karşı iç çekerek alaylı tavrını bir kenara bıraktı. Masanın üstünde duran Hyunjin'in elini ellerinin arasına aldı.

"Canım benim sen kendinin farkında değilsin galiba. Şu güzelliğe, şu boya posa, endamlığa bak be. Sana hayır diyebilecek bir insan evladı var mı dünya üzerinde acaba. Lütfen salak salak düşüncelerle kafanı doldurma."

Hyunjin elinin arasında duran elden bakışlarını çekerek kendini rahatlatmaya çalışan arkadaşlarına minnetle baktı. Yüzündeki endişeli ifade yumuşamış, yerini çoktan gülümseme almıştı.

Eğer dün akşam Felix'e yazmasaydı bir daha asla cesaretini toplayıp yazamazdı. Uzun bir süre daha içindeki duyguları tutar, kendisinin deyimiyle bir köşeden izler dururdu. Sanırım gerçekten de Changbin'in dediği gibi; sonunda itiraf etti ve kötü şeyler düşünmek yerine bu tarafından bakmalıydı.

°End of EPİSODE°

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 21 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

hiç kimse sana ben gibi bakmaz &hyunlix&Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin