Kitapçıda geziniyordum. Birden gözüme bir kitap takıldı.Efsane. Kitabın ismi buydu. Bu kırmızı Kapaklı kitap dikkatimi fazlasıyla çekmişti. Aldığım bir kaç kitabın üstüne o kitabı ekleyerek kasaya doğru yürüdüm. Bu arada size kendimi tanıtmadım. Ben Alev, Alev Kaya.16 yasındayım. Size biraz tuhaf gelebilir ama ben iç sesimle konuşuyorum. Yarın okulumun ilk günü. Yeni bir okula nakil olmuştum.
(Hızlı geçiş)
Sabah uyadığımda biraz gergindim. Bugün ilk gün olduğu için güzel olmak zorundaymışım gibi hissettim.
Sen zaten güzelsin
İşte iç sesimi bu yüzden seviyorum. Banyoya gidip kısa bir duş yaptım. Sonra da bakımımı yapıp formamı giyindim
Formayı giydikten sonra okulun neden kolej olduğunu anladım. Okula giderken hiç makyaj yapmazdım. Sadece güneş kremi ve dudak kremi sürerdim. Yanıma çantamı alıp evden çıktım.
(...)
Okul aşırı büyüktü. Sınıfımı bulmanın bu kadar kolay olacağını hiç düşünmemiştim.
Sınıftan içeri girmeden önce derin bir nefes aldım. Tam içeri girecekken yanımda bir öğretmen belirdi-Sen sınıfımıza yeni gelen nakil öğrencisin,değil mi?
Evet anlamında başımı salladım.
-Şimdi benimle öğretmenler odasına gel. Sınıfa beraber girip seni tanıtalım sınıfa. Bu arada karşıdaki dolaplardan birini seç ,tüm ders kitapların orada.
Tamam anlamında başımı salladım. İsmini bilmediğim öğretmen ile öğretmenler odasına girdik. Zil çaldığında sınıfa gittik. İçeri girdiğimde tüm herkes bana bakıyordu.
- Evet arkadaşlar,bu sizin yeni sınıf arkadaşınız Alev. Bu ders tanışmanız için sizi serbest bırakıyorum .
Tüm kızlar benim yanıma gel diyordu ama ben gitmeyecektim. Sürekli en arka sırada, duvar kenarında otururdum. Bu sefer yine oraya gidecekken orda birinin ,bir erkeğin oturduğunu gördüm . Yanı boştu. Oturayım mı diye biraz düşünüp sonra vazgeçtim. Tam arkamı döndüğümde el bileğimde tutup çekerek beni kendine çevirdi.
-Otursana
Cevap vermedim ve oturdum. Ne yapabilirim diye düşünürken çantamda kitap olduğunu hatırladım. Çantamı açtığımda "efsane" adlı kitabı gördüm. Çantamdan çıkarıp sıraya koydum. İlk sayfayı açıp okumaya başladım. Demek seçilmiş kişi sensin . Sen beni tanımıyorsun ama ben seni tanıyorum. Bu kitap tesadüfen mi eline geçti sanıyorsun? Öyleyse yanılıyorsun Alev. Duraksadım. Bu kitap ismimi nereden bilyordu ve seçilmiş kişide ne? Bu kadar, kitapta bu kadar şey yazıyordu. Birden zilin çalmasıyla hafifçe sıçradım. Daha yerimden kalkamadan kız erkek demeden herkes etrafıma toplandı. Hepsiyle tek tek tanıştıktan sonra tek başına oturan bir kız gördüm. Yerimden kalkıp onun yanına yürüyordum ki sıramda kitabı unuttuğumu fark ettim. Hızlıca sırama gidip kitabı aldım. Hızlıca sınıftan çıktım ve kendime bir dolap seçtim. Benim olduğu anlaşılsın diye biraz süsledim . Kitabı içine koyup dolabı kilitledim anahtarı cebim olmadığı için parmağıma takıp kantine gittim. İki tane kahve alıp tekrar sınıfa gittim. Yanına gittiğim kız çok tatlıydı.-Merhaba. Yalnız oturduğunu görünce yanına geleyim dedim. Bu arada sana kahve aldım.
Çok mutlu olmuştu . Herhalde hiç arkadaşı yoktu.
-Teşekkür ederim. Ş-şey, arkadaş olabilir miyiz?
- Olur.Ben olumlu cevap verdiğimde çok daha fazla sevinmişti. Susarak kahve içerken konuşmaya başladım.
-İsmin ne?
-ZehraBunu söyledikten sonra zil çaldı. Zil çalar çalmaz içeri aceleyle bir kadın öğretmen girdi
- Hemen kıyafetlerinizi giyip sahaya inin.
Ders bedendi.Herkes gibi bende aşağıya indim. Formalar çok güzel olmasada güzeldi. Hemen kendi bedenimi bulup giydim.
Yanıma suyumu alıp aşağıya indim. Saha kocamandı. Herkes 20 tur koştu. Her tur bitiminde herkes yoruluyordu fakat ben hiç yorulmuyordum. Ders bittiğinde tekrar formalarımı giymeye gittim. Giyindikten sonra derse gittim.
(Hızlı geçiş)
Eve geldim ve çantamı odamın sandalyesinin üstüne koydum. Hızlıca üstümü değiştirip masaya oturdum. Ödevlerimi bitirip mutfağa gittim. Bir bardak kahve alıp odama gittim. Tek yaşadığım için herşey çok güzeldi. Annem ve babam ben çok küçükken beni bırakıp gitmişler. Maddi sıkıntıya girmeyeyim diye büyük bir miras ve bir ev bırakmışlar. Hala yaşıyorlar mı bilmiyorum. Bilgisayarımı açıp film izledim. Yaklaşık iki üç bölüm izledikten sonra sıkılıp bilgisayarı kapattım. Elime Efsane adlı kitabı alıp açtım. Daha fazla şey yazıyordu. Heyecanla okumaya başladım. Dediğim gibi bu kitabın elinde olması bir tesadüf degil. Bu kitap çok büyük bir efsaneyi,bir periyi anlatıyor. Yıllar önce Morgana adında bir kadın varmış. Malesef bir suçtan dolayı idam cezası almış. Nedeni bir odayı açmasıymış. Öldürülmeden önce söylediği son şey "Bir peri var. Bilin ki o peri alemin en güçlü perisidir" buymuş,sonra da ölmüş. Ama kimse onun öldüğüne inanmamış. Yine bu kadar. Başka hiç bir şey yazmıyordu. Tam uyuyacakken telefonuma bir bildirim geldi.
Grup işteSena
Kızlarr aklıma bi fikir geldiRukayya
Ney?Sena
PİJAMA PARTİSİ! Hepiniz pijamalarınızı giyinBu bir saat önce yapılan bir mesajlaşmaydı. Kapının çalmasıyla minik bir şekilde sıçradım. Kapıyı açtığımda karşımda Sena vardı.
-Gelmiyor musun?
-Nereye?
-Sen hiç whatsappa bakmıyor musun?
-Şey ben gelmesem?Hiç birşey demeden beni kolumdan çekerek bir taksiye bindirdi.