to adore you my star

976 85 12
                                    

the french library-franz gordon

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

the french library
-franz gordon

×××××

jeongguk başını kaldırıp tedirgin bir şekilde karşısında oturan esmer adama baktı. titreyen ellerini pantolonuna bastırmış ve doğru kelimeleri bulmak için uzun süredir düşünmesine rağmen dudaklarını birbirine sıkıca bastırmaktan başka bir şey yapamamıştı. başını arkasındaki duvara yaslayıp ona bir kez olsun dönüp bakmayan taehyung'u izlemeye başladı. hastanenin bekleme salonundaki rahatsız sandalyelerden birinde otururken başını arkaya attığı için pürüzsüz boynu açığa çıkmış pantolonu uyluklarını sarmıştı. gözlerini kırpıştırıp kurumuş olan dudaklarını hafifçe ıslattı.

arkadaşının onu yoğun bir ısrarla götürdüğü restorandan bir anda kaldırıp başka bir restorana götürmesine karşın yeterince sinirli ve moralsizken yıllar sonra gördüğü adamla nutku tutulmuş bu anı bekliyormuş gibi gözleri dolmuştu. ama arkadaşının başka planları olmalı ki orada oturduğunu yeni fark ettiği kıza doğru sinirle yaklaştığında ortalık istemeyeceği şekilde karışmış ve jiwon'un hep yaptığı gibi başı sıkıştığında yaptığı bayılma rolü yüzünden kendisini rastgele bir  hastanenin koridorlarında karşısında ne kadar sözde eski olsa da daima sevgilisi olan esmer çocukla beraber öylece otururken bulmuştu. eski arkadaşının herhangi bir sıkıntısı olmadığına emindi aslında içten içe ona teşekkür ediyordu sevgilisini izleyebilecek daha fazla zamanı olduğu için. küçüklüklerinden beri yaptığı bu tuhaf alışkanlık ikisinin arasında bir sır gibiydi ve ne zaman ikisinde birisinin başı sıkışsa bayılmayı rastgele bir olay haline getirmişti.

"bir şey mi diyeceksin?"

taehyung bakışlarını diğerininkilerle birleştirdiğinde başını hafifçe yana eğdi. bakışları keskindi. diğerinin aksine yumuşak bakışlar hiç bir zaman seçeneği olmamıştı. jeongguk şaşırmadı işaret parmağıyla kaşını hafifçe kaşırken mırıldandı.

"bir çok şey."

taehyung bakışlarını karşısında oturan adamın yüzünde gezdirirken bir şeyleri kestirmeye çalışıyor gibiydi. kaşları hafifçe çatıldı.

"eğer, söylediklerinin bir anlamı olsaydı seni dinlerdim."

jeongguk başını onaylamaz bir şekilde salladı.

"asla soğumuyorsun."

taehyung alayla gülümsedi.

"beni daima yanmaya devam eden bir aleve benzeten sendin."

"alevlerin bana da sıçramış gibi hissediyorum. ama çakmağı çakan kişi benim."

"en azından bu konuda hatanın farkına varmışsın."

jeongguk yutkundu ellerini birbirine kenetlerken kalbinin acısını hissedebiliyordu.

"hatalarımın hep farkındaydım."

phoneyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin