"Mısra Yılmaz? "
"Burada."dedi yanımda oturan hayat dostum.
"Gece Arkan?"
"Her zaman buradayım." diye karşılık verdim sandalyesinde yayılmış matematik öğretmenime.
Yoklama sırası bütün hızıyla devam ederken çenemi dikleştirerek göz ucuyla etrafı süzdüm.
Bütün erkekler ağızlarının suyu akmış bir şekilde yavşak gözlerle bakıyorlardı. Ben ise onlara imrenici bakışlarımı gönderiyordum. Sıramın üzerindeki küçük aynamı alıp nasıl göründüğüme baktım. Yeşil gözlerim kendini belli ediyordu yine.
Makyajımı tazeledim ki bu sınıfa hiç yabancı gelmiyordu. En son da tamamlayıcı olarak parlatıcımı sürdüm. Sarımsı saçlarımı havalandırdım yine kendimi aynada kontrol ederek.
"Mısra, neredesin?"
Cevap yoktu.
"Mısra!"diye bağırdım kendimi tutamayıp. Bekletilmekten pek haz etmeyen birisiydim.
"Efendim, Gece!" dedi soluk soluğa.
"Bu kadar geç gelmendeki sebep nedir?"
Tam ağzını açıp bir şey söylemeye yelteniyordu ki;
"Hayır, yani dosyalar ile ilgiliyse sorun yok."
"Evet, birçok yeni dosya topladım.Cazibene kapılan bir çok erkek var."
Elinden herhangi bir tanesini çekip incelemeye başladım.
"Bulut Yazar"
"19 yaşında."
"Boy: 175 cm."
"Kilo: 80"
"Hobileri: Film izlemek, arkadaşlarıyla vakit geçirmek.
"Fobileri:Yükseklik"
Bu olmaz diye içinden çıkardığım sayfayı tekrar içine doluşturdum.
İkinci bir dosyayı açtım.
"Aras Demir"
"19 yaşında"
"Boy:186 cm."
"Kilo: 77"
"Hobileri:Barda eğlenmek, monopoly oynamak, gitar çalmak."
"Fobileri: Klostrofobi."
Belki güzel bir şeyler bulmak umuduyla sayfanın devamına göz gezdirdim.
"En sevdiği müzik türü:Rap"
"En sevdiği yemek: Yemek seçmez."
"En sevdiği renk: Siyah-lacivert"
Bu belki olabilir diye diğer dosyalardan ayrı tuttum. Bir zevki vardı sonuçta.
Bütün dosyaları teker teker inceledik Mısra ile.
Benim kriterlerime uygun kimse bulamıyordum ama daha kriterlerimin ne olduğunu bile bilmiyordum.
9.sınıflardan gelen dosyalar bile vardı. Hiç bakmadan çöpe attım.
Dosyaların tamamı bittiğinde Mısra ile göz göze geldik.
"Sen de benim düşündüğümü mü düşünüyorsun? "
"Ben şu anda bilgisayarımın karşına geçip dizilerimin yeni bölümlerini izleyip patlamış mısır yemeyi hayal ediyorum, sen?"
"Salak..." diye şaplak attım bir tane kafasına.
Aynı zamanda gülüyorduk.Böyleydi işte onunla arkadaşlığımız.
Yavşak bir tip geldi arkadan, durdu önümde.
"Benimle çıkar mısın, Gece?"
Anında bastım tekmeyi. Sınıfın ortasında bağırmaya başladım.
"Ben demedim mi kimse bana çıkma teklifi etmeyecek diye?
Bu dosyaları boşuna mı topluyorum ben, ha?"
Sinir hatlarım kopmuştu adeta. Bir çok kez yaşanmıştı bu olay. Bu yüzden dosyaların içinde biri efektsiz biri efektli olmak üzere iki adet fotoğraf, ad-soyad, boy, kilo, hobileri ve fobileri, en sevdiği müzik türünden tutun... Daha neler neler.
Hepsini okumasam da tek bir bilgi dahi eksik olursa başvurusu iptal olur.
Küçümseyici bakışlarımı üzerinde gezdirerek ani bir çıkış yaptım. Çocuk yerinde zıpladı adeta. İç sesim kendi kendine kahkahalar atsa da çatık kaşlarımla iyice korkmuşa benziyordu.
"Sizinle aynı havayı solumak bile benim için bir haksızlık. Mükemmellikle kutsanmışım resmen. " deyip bir kahkaha koyuverdim.
Herkes beni böyle tanıyordu işte. Kibirli, havalı, sadece kendini düşünen, bencil...
"Bu hayatta güçlü olanlar ayakta durabilir sadece.
Masumlar her zaman ezilir."
Çocuğu iteleyerek sınıftan çıktım. Onlarla tartışırken çoktan zil çalmıştı bile.
Kantine doğru yürüyüp arkamdan Mısra'yı da sürüklüyordum.
Benimle birlikte geliyordu her yere, okul dışı hariç.
"Mısra, benim seçtiğim dosyalar dışındaki hepsini çöpe atıyorsun. Benim seçtiklerimi ise tekrardan gözden geçirip onlara bir üst seviyeye geçtiklerini söylüyorsun."
"Anladım."
"Güzel. Son bir şey daha... Bizim sınıfta başvuru yapmayan bir kişi var mı öğreniyorsun."
"Ve son olarak..." dedim arkamı dönüp söylediklerimi not eden Mısra'ya dönerek.
"Bunların hepsini sadece ve sadece 10 dakika içinde istiyorum, tatlım." dedim cümlemin sonuna hafif bir tebessüm ekleyerek.
"Hemen hallediyorum." dedi giderayak.
Kantinin köşesinde bizim sınıftan bir çocuk vardı.
"Ah, bunun ismini bilmiyorum." dedim içimden.
Daha sonra gülümsedim. Sebebini soracak olursanız ben sınıftan kimsenin ismini bilmiyordum zaten.
Mısra hariç...
Ha, bir de kavga ettiğim bir kaç kız.
"Acaba bu çocuk dosya vermiş miydi?" diye kafamda dolaşan soruları göz ardı etmeye karar verdim.
"Ben bir vişne suyu alabilir miyim, her zamankinden."
"Tabii." diye karşılık verdi, Faruk amca.
Anlayışlı, güleryüzlü bir adamdı. Severim onu... Bu okulda tersleyerek cevap vermediğim bir o vardı.
Vişne suyumu alıp ücretini ödedikten sonra koridorda yürümeye başladım, bir yandan da vişne suyumu höpürdeterek.
Görevli kat hizmetlisi yeni silmişti yerleri. Mecburen geçtim ıslak zeminden; düşmemeye dikkat ederek. Haliyle yerde çamur izi kalmıştı. Kadın gözlerini bana dikti, ben de ona.
"Kızım, hiç utanmıyor musun ama yeni silmiştim ben oraları!"
"Uçarak geçemeyeceğime göre basmak zorunda kaldım. Ayrıca işiniz bu değil mi zaten? Tekrar silersiniz."
Gözünü devirdi kadın ben böyle deyince. Ne yani bütün sınıflar dersteyken niye silmiyor da teneffüste siliyor? Benim mi suçum?
Söylene söylene merdivenleri çıkarken biri omzuma çarptı.
Sarsıntının etkisiyle vişne suyum birkaç damla üzerime döküldü.
"Ya, sen ne cüret bana çarpıyorsun da vişne suyumu düşürüyorsun?"
"Sana bu hakkı kim verdi söylesene!"
Çocuk gayet sakin bir cevap vermişti.
"Çok istiyorsan gidip alayım sana bir tane,vişne suyu?"
"Bu vişne suyu senden ne kadar değerli haberin var mı? "
Vişne suyu benim için yaşama sebeplerimden biriydi. Bu yüzden abartıyordum bu kadar.
Gayet rahat bir şekilde iki elini de cebine koyarak yaslanmıştı tırabzanlara.
Kantinin köşesinde oturan çocuktu bu.
Yüzüne muzip bir gülümseme yerleştirip merdivenlerden indi hızla.
Eteğime birkaç damla vişne suyu damlamıştı. Harika...
Sınıfa girip "Islak mendili olan var mı? " diye bağırdım.
Birkaç erkek onlarınkini almam için ısrar etse de Mısra'nın yanına gidip ondan aldım.
Erkekleri yüzüstü bırakmak çok zevkli oluyor çünkü hele ki o düşen suratları görünce.
Mısra çok güzel bir kızdı. Kızıl saçları ve deniz mavisi gözleriyle aşırı güzeldi.
"Gece?"
"Söyle. "
"İstediklerini yaptım. "
"Tamam." "Ne?"diye bağırdım hemen uyuşukluğum üstümden kalkınca.
"Seçtiklerin hariç dosyaları attım. Bir de bu sınıftan başvuru yapmayan tek bir kişi var."
"Kimmiş, çabuk söyle!"
"En arkada oturan çocuğu görüyor musun?"
Kafamı hızla çevirip baktım."Evet, görüyorum. Bu mu?"
Şaşkınlığımı gizleyemiyordum. Aynı zamanda tüm öfkemi.
"Ne yani? Bu güzellik karşısında tepkisiz mi kalıyor? "
"Bu sınıfta tek bir kişi dahi başvuru yapmamış ise bütün dosyalar iptaldir."
Şimdi ise fısıldayarak konuşuyordum.
"Ayrıca bu çocuk bana çarpıp üzerime vişne suyu döken çocuk..."
"Mısra, hemen çocuğun özgeçmişini araştırıyorsun.Her şeyi bilmek istiyorum."
"Ama Gece...Şimdi öğretmen gelecek."
"Mısra, hemen!"
Hemen sınıftan çıktı. Ardından öğretmen girdiği gibi derse başladı. Ben ise yerimde duramıyordum sinirimden.
Yapabildiğim tek şey dışarıdaki kuşları ve insanları izlemek oldu.
"Gece?"
"Gece gelip tahtadaki soruyu çözer misin?"
Öğretmenimin sesiyle yerimde irkildim.
"Çözmek istemiyorum."
"Efendim?"
"Çözmek istemiyorum, dedim. Neresini anlamadınız?"dedim her kelimenin üstüne vurgu yaparak.
"Gece, tahtaya gelip soruyu çözüyor musun yoksa dışarı çıkmayı mı tercih edersin?"
Ayağa kalktım ve soruyu çözdüm, bilmediğimi düşünmesinler diye.
Öğretmense bilmiş tavırlarını sergiliyordu.
Tebeşiri yerine bırakıp, elimi silkeledim ve arkama bakmadan sınıftan çıktım.
Koridorda bekledim uzunca. Mısra'yı koşarken gördüğüm an içim kıpırdadı.
Nefes alışverişlerini düzenlemesine izin verdim. Elindeki rulo yapılmış kağıtları aldım ve okumaya başladım.
"Sarper Kaya"
"Boy:184 cm"
"Kilo:84"
Oraları atlayarak baktım sayfanın altına.
"Kaya Holding'in varisi."
Mısra'nın elindeki boş kağıdı alıp kendi el yazımla bir şeyler yazdım ve Mısra'dan bunu Sarper'e göndermesini istedim.
"Sarper Kaya, erkek arkadaşım olmaya hak kazandın."