- 9 - °

209 26 58
                                    

Han Jisung

Hastanenin bahçesinde bankta oturmuş ayaklarımı sallıyordum, kendimde değildim artık, ne yaşadığımı bile bilmiyordum. Herşey anlam veremeyeceğim kadar ileri gitmişti.

Minhonun iyi olması beni mutlu etmişti, eğer kötü olsaydı kendimi suçlamaktan kafayı yerdim. Changbinin bana yaptıklarından sonra gerçeklik algımı kaybetmiş gibiydim.

Saçlarımı kesişi, o zorbalardan bile ağır sözler söylemesi, lal olmamla dalga geçmesi, Öksüz ve yetim olmamı bilmesine rağmen daha çok ağır şeyler söylemesi.

Hayatımda hiç Bir zaman boşvermeyen biriydim, ve bu saaten sonrada bosvermeyip iyice kafama takıp düşünüp kendimi mahfetmeye başlamıştım.

Herşey çok ağırdı, bana ve minhoya yapılanlar özellikle. Minhonun o balkondaki hali yine gözlerimin önüne gelince gözlerimi sımsıkı kapattım.

Hayır aglamayacaktim, güçlü olmalıydim, hem kendim için hemde minho ve yanımda olanlar için. Yanımda olan çok fazla kişi varmış gibi konuşuyorum biliyorum. Minhodan sonra sadece iki kişi var. Hayatıma kısa sürede giren ama onlara iyice ısındığım Hyunjin ve Jeongin ikilisi.

Bu yaşıma kadar minhodan sonra hiç arkadaşım olmadı, güvenemedimde ama jeongin ve hyunjin bana güvende hissetmemi sağladı. Onlara ne kadar teşekkür etsem azdır yemin ederim.

Minhonun hastaneye gelmesinin ikinci günündeyiz, o iyi, uyandı ama tek bir kelime hadi etmedi yada ben işaret diliyle birşey demedim, daha doğrusu diyemedim, kocaman bir ay geçti. Onu kendimden uzaklaştırıp sonradan konuşmam çok garip geliyor açıkçası.
Minhonun bana olan düşüncelerini ve hislerini bilmiyorum. Ama tahmin edebiliyorum, bana olan bakışlarından ve gülümsemesinden.

Minho aşık gibi.

Benim ona olan hislerim karmakarışık, kendim bile anlayamıyorum. Ama o beni opunce kalbim yerinden çıkarcasına atıp kendimi huzurda hissediyorsam ve daha fazlasını istiyorsam aşık oluyorum değil mi?, hayır emin değilim. Aşık mıyım çözemiyorum. Eğer aşık olan biri sevdiği adamla arasına mesafe koymazdı. Ama ben yaptım. Ve bu yüzden kendimden nefret ediyorum. Belki arama mesafe denen o iğrenç kalıbı koymasaydım minho beni herşeyden koruyacaktı ama yapamadı. Benim yüzümden yapamadı.

Başımı öne eyip tırnağımı elime geçirdim, bunu her stres olduğumda yada düşüncelerle boğuşurken yapardım.

Uzun bir iç çekişten sonra kafamda iyice arkaya giden kapşonu kafama iyice çektim. Berbat saçlarımı kimsenin görmesini istemiyordum. Sonsuza kadar kapsonla gezebilirdim o yüzden.

Hava iyice serinlediginde banktan kalkıp üşümüş ellerimi cebime sokup hızlı adımlarla hastaneye ilerlemeye başladım. Minhoyla ne kadar konuşmasakta onu en azından görmeye ve göz göze gelmeye ihtiyacım vardı.

Gözleri, gözlerimle buluşsun diye canımı bile verirdim ben.

Hastaneye girip asansörü es geçip merdivenlere yöneldim. Tanımadığım insanlarla niye aynı ortamda bulunayım yani, hemde iç içe oldugumuz için bunaliyordum. Merdiven bin kat daha iyiydi.

Minhonun olduğu kata gelince yavaşça odasına doğru adimlamaya başladım. Her zaman şu odaya girerken gerilmek zorunda mıyım ben ya.

Derin bir nefes alıp kapı kulpunu kavrayıp kapıyı açtım, açar açmaz beklediğim gibi minhoyla göz göze geldiğimde bakışlarımızi ayıran ben oldum, yavaşça bos bir yere çekip oturduğumda ne zamandir tuttuğumu bilmediğim nefesimi salıverdim.

Jeongin bana bakıp göz kırptıginda dudaklarımı birbirine bastırdım. Minhoyla ne zaman göz göze gelsek veya ona baksam bana bakıp bunu yapıyordu. Oda bizle dura dura kafayı yemişti yoksa cidden kendi mi deliydi çözemiyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 11 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Konuşamayan güzelim | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin