"Hey Takatou, o tekme ne öyle? Tüm gücün bu kadar mı, Furuya'yı örnek al biraz." Yaşlı koçun onu azarladıktan sonra yanından ayrılmasıyla derin bir iç çekti, hıncını karşısında tekme atmak için duran mindere yöneltmeye çalışsa da ona bakan ateş kırmızısı gözler buna engel oluyordu.
Erika sinirle ellerini simsiyah saçlarının içinden geçirdi, sinirlendiğinde eskiden beri yaptığı bir alışkanlıktı bu. Genelde sinirlenmesinin nedeni hep aynıydı, erkek koçların kızları aşağılaması.
Bu hareketi yapmasıyla birlikte dejavu yaşadığını hissetti, dört yıl önce, futbol oynadığı zamanlar, Momoyama Predators takımının antrenmanını izlemek için -ki o zamanlar takım dağılmış durumdaydı- o zamanlarda yakın olduğu Oota ile birlikte Bay Momoyama'ya takımı sorduğunda, Bay Momoyama kızların futbol oynamayı beceremeyeceğini söylediğinde bu hareketi yapmıştı.Tek fark o zaman ona şuanki gibi öldürücü alev gözlerle bakılması yerine şaşkın zümrüt yeşili gözlerle bakılıyordu, bir de Erika'nın saçları uzun ve gül kurusu rengindeki koyu kırmızı değil, karanlığı anımsatacak derecede siyah ve kısacıktı.
Biraz daha düşündüğünde o zaman ile şimdiki zaman arasında farkların bu kadar ile kalmadığını fark etti, o zamanki gibi Oota ile yakın değildi hatta en son iki yıl önce konuşmuştu, eski; özgüvenli, atılgan, cesur özelliklerini kaybetmiş, içe dönük biri haline gelmişti, bunların hiçbirini futbol oynamayı özlediği kadar özlememişti, iki sene önce kız futbol şampiyonasında, Rosa'ya karşı oynadıkları final maçında sakatlanmıştı ve menisküs ameliyatı olmak zorunda kalmıştı.
Menisküs ameliyatı sonrası dizi asla eskisi gibi olmamıştı, evet koşabiliyor,çalım atabiliyor,topa vurabiliyordu ama bunlar Erika'ya eski tutkuyu vermiyordu. Onun için en önemlisi hızdı, hızlı yıldızdı o, asla hız konusunda birine kaybetmeyen Takatou, kaybetmişti. Her ne kadar dizi şuan sağlıklı olsa da kırk beş dakika aralıksız koşmanın üstüne bir kırk beş dakika daha koşmayı kaldıramayacağını, illaki spor yapacağım diyorsa bu kadar efor sarf etmeyeceği sporlara yönelmesini söylemişti doktor.
Özgürlüğe çok bağlıydı genç kız, özgürlük onun için neredeyse her şeydi, rahat hareket edebilmek, sınırları yıkmak ve kısıtlamasız yaşamak, erkeklerden bu kadar çok nefret etmesinin iki sebepten birincisi buydu, kızların özgürlüklerini kısıtlamaları ve onları aşağılamaları.
Diğer sebep ise güvenilmez olmalarıydı, bunu çok iyi deneyimlemişti Erika. Her ne kadar hiçbir spor onun için futbolun yerini tutmasa da kendini savunabilmek ve rahatça hareket edebilmek için dövüş sporu yapmak istemişti, ilk başta taekwondoya yazılmak istese de yaşadığı yerde taekwondo kursu yoktu, kickboks veya karateye gitmeyi düşünse de, kickboksta sakatlık riski çok fazlaydı, karatede ise diğer sporlara göre daha esnek olması gerekiyordu, bacak açma ve esneme dövüş sporlarında fazla olsa da karaktede diğerlerine göre çok daha fazlaydı, bir nevi jimnastik gibiydi ve Erika'nın en kötü olduğu şeylerde ikinci sıradaki aşktan sonra jimnastik geliyordu.
Mecbur olarak judo kursuna gitmek zorunda kalmıştı fakat kurs beklediğinden de kalabalıktı, insanların buraya gelme nedenini sonradan öğrenmişti. Genç kızların gözdesi ve aşık olduğu, annesi gibi bir sürü madalyaya ve son iki yılda dünya ve Asya şampiyonluğuna sahip on yedi yaşındaki genç yıldız, Ouzou Furuya
Kursa geleli yaklaşık üç ay bile olmamıştı ama hırsı ve gücü sayesinde maçlara çıkan takımın yedeklerindeydi, yardımcı koç kendini biraz daha geliştirirse yedeklerden çıkıp maçlara gidebileceğini söylemişti. Erika bunu duyduğunda istemsiz şekilde manidar bir gülümseme sundu orta yaşlı adama, futbol dışında başka bir spordan madalya alma düşüncesi bile onu hüzünlendirmeye yetiyordu, dört yıl önceki halinin şimdiki halini görse ne kadar kızacağını düşündü. "Ne kadar çabuk pes ettin, Misaki'nin takımında, a milli kadın futbol takımında şampiyon olma hayaline n'oldu?" Kafasındaki sesi susturmaya çalıştı, eski kararlı ve gözü kara, cesur,hızlı yıldız Takatou'dan geriye kalan tek şey, Takatou olmasıydı. Sessiz, dışa dönük ve umursamaz gibi gözüken, her ne kadar öyle gözükse de olayları çok fazla kafasına taktıyordu. Kendine güveni eskisi kadar olmasa da yine de kendini ezdirmezdi, hırsında eksilmeler olmuştu ama bu, hiç olmayacağı anlamına gelmiyordu.
"Yarın aynı saatte, tekrardan görüşürüz millet!" Yardımcı koçun ayrılmasıyla çantasını aldı ve kızlar soyunma odasına doğru ilerledi, üç aydır as takımın yedeklerindeydi, biraz daha çabalarsa as takıma, maçlara çıkan kişilerin olduğu ekibe yükselebilirdi. Bugün as takımın en iyi sporcusu olan Ouzou Furuya alt yapıdaki yedek sporculara yardım etmek için antrenmanlarının son bir saatine katılmıştı, tüm kızlar -hatta bazı erkekler- onun ilgisini çekmek ve onun kendisiyle ilgilenmesini istiyordu.
Bir kişi hariç, Erika Takatou, diğerleri oğlan tekme atarken her detayını incelemiş ve ona hayranlıkla bakarken genç kız ona bakma tahammülüne bile girmemişti, onun tekniklerine ihtiyacı yoktu. Koç bunu gördüğünde Erika'yı azarlamıştı sen kimsin de yıldızımızı göz ardı ediyorsun, o senden kat be kat daha iyi diye, diğer kızlar sırf oğlanın ilgisini çekmek için böyle yaptığını düşündüğü için genç kıza göz devirip aralarında onun ne kadar itici biri olduğu hakkında bir konuşma başlamışlardı, tabii ki Erika'nın duyabileceği ses tonunda.
Burada arkadaşı yoktu, yalnız takılırdı. Bireysel spor olduğu için herkes birbirine düşmandı, yedeklerden bir an önce çıkmak için herkes çok çabalıyordu ve rekabet üst seviyedeydi, bir yandan da bu yalnızlık Erika'ya fazla gelmeye başlamıştı,iki senedir yalnızdı fakat bireysel sporlar ona göre değildi, arkasında takım arkadaşlarının varlığını hissetmeye alışmıştı ve özlemişti de.
Futbolda takım arkadaşlarınızı sevmeseniz bile onlarla uyumlu hareket etmeniz gerekir, takım oyunlarında bu zamanla zorunluluk haline gelir. Birine zorbalık yapsan ve ondan nefret etsen bile onun varlığı senin yanında olmaya devam ettiği sürece, zamanla istemsizce ona alışırsın ve kabullenirsin, işleyiş böyledir. Gençliğinde insanlara yapmadığı zorbalık kalmayan, şuanda İspanyol Liginin vazgeçilmez oyuncusu Kota Furuya bile bu işleyişin kurbanı olmuştu; ne kadar zorba olursan ol bir süre sonra takım arkadaşlarına yakın olursun. Erika'yı korkutan asıl şey ise burada zaman geçtikçe insanlarla daha da düşman olacağı gerçeğiydi, küçüklüğünden beri futbol oynuyordu ve kendine olan özgüveninin yanı sıra sporda takımına da güveni vardı, arkasında onu destekleyen ve yanında olan kişilerin yokluğu, tek başına savaşacak olması ona ağır geliyordu.
Antreman sırasında egosunu tatmin eden oğlanın hiçbir kızla yakın temasa girmediğini, sadece yorum yaptığını farketti Takatou. Kendisi ve o; genç kız on iki, oğlan ise on üç yaşında olduğundan beri tanışıyorlardı. Daha on üç yaşında çok fazla kız hayrana sahip olan Ouzou'nun kızlara karşı umursamaz tavrı hala sürüyordu. Asla yakın temasa girmezdi, hatta fanlarını umursamadığı gibi ona gelen hediyeleri Oota'ya hediye ettiği bile olmuştu.
Genç kız ile sadece göz teması kurmuştu, öldürücü şekilde ona baktığında rahatsız olmuştu Erika, bu bakış eski günleri her zerresinde hissetmesine neden olmuştu. İlk tanıştıkları zaman, kız ona sertçe şut çekmişti ve oğlan aynı öldürücü bakışla ona bakmıştı. "Bir kıza göre gayet iyi bir şut." Onun bu öldürücü bakışına karşılık Erika da ona sinirle bakıyordu, erkeklerin kızları aşağılamasından nefret ediyordu, güvenilmez kişilerden de. Yaşadığı olaylardan sonra oğlanın güvenilmez olduğuna da emin olmuştu Erika. Bu dünyada en nefret ettiği iki şey,tek bedendeydi.
Ouzou Furuya, Erika Takatou'nun bu dünyada en nefret ettiği olayların bütünüydü.
-----------------------------------------------------------
Tekrardan merhabalar!! Yeni bir kurgu ile karşınızdayım (eğer kitaplarımı okuyan biriyseniz bu lafı çok fazla duyuyorsunuzdur çünkü sürekli ama sürekli kitap yazıp siliyorum ğwndğwjzpw😔😔) neyse ben yeni bölüm yazmaya giderr, beklemede kalın!!
Genç kızların gözdesi Ouzou Furuya böyle dalıyor işte suya 💪😉😻( evet yazarken aklıma bu geldi wpshpwnz)
Bölüm yayınlanma tarihi: 22.08.24
Kelime sayısı: 1050
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forgetting | Erizou
أدب الهواةErika Takatou, gül kurusunu andıran koyu kırmızı saçlarını, kırmızı ona "onu" anımsattığı için siyaha boyamıştı.