9¾ numaralı perondan geçerken heyecanlıydı Sirius. Sonunda o yıl gelmişti. Safkan takıntısı olan manyak ailesinden biraz bile olsa uzak kalabilecekti.
Yanında olan kuzeni Narcissa'da onun kadar heyecanlıydı. Ablası Andromeda'nın koluna girmiş, tırnaklarını çekiştiriyordu.
Babası Orion onları asıl peronun içine bile bırakmadan girişte indirip gitmişti. Kızmıyordu artık Sirius. Alışmıştı ailesinin bu hallerine. Şu an tek korkusu Slytherin'e seçilmekti. Tüm ailesi Slytherin'liydi. O ise bir Gryffindor olmak istiyordu.
Trene bindiğinde hızla boş bir kompartıman aramaya başladılar. Andromeda, onlar boş bir kompartıman bulunca arkadaşlarının yanına gitmek için oradan ayrılmıştı.
"Sirius, sanırım heyecandan öleceğim!" Kalbinin hızla attığını karşı koltuktan bile duyuyordu Sirius. Küçük bir kahkaha attı. "Abartma Cissy. Ben annelerden kurtulduğumuza seviniyorum."
Hızla kafasını salladı Narcissa. O da buna seviniyordu. Derken bir anda kompartımanın camı tıklatıldı. Dışarıda iki kişi duruyordu.
"Merhaba, boş bir yer yoktu. Oturabilir miyiz?" dedi gözlüklü olan. Sirius kafasını Cissy'e çevirdi. Onaylayınca, "Oturun." Dedi.
"Merhaba ben James. James Potter." Kafasıyla yanındaki çocuğu işaret etti. "Bu da Remus Lupin."
İşaret ettiği çocuk sanki önceki gece sokak aralarında crucio laneti uygulanmış gibi gözüküyordu. Ellerinde henüz kabuk bile tutmamış yaralar vardı.
"Ben Sirius Black. Bu ise kuzenim Narcissa Black." James kafasını salladı. Potter'ları elbette duymuştu Sirius.
"Tanışıyor musunuz?" Narcissa biraz kısık bir sesle sormuştu bu soruyu. Çekiniyordu. Kafasını iki yana salladı Remus. "Hayır. Biraz önce tanıştık."
Tren hareket etmeye başladığında sohbetleri biraz daha ilerlemişti. Yolu izlemişler, binalar hakkında konuşmuşlar, kendilerini anlatmışlardı.
Derken kapının önünden yağlı saçlarıyla birinin geçtiğini görmüşlerdi. "Saçından bir ton ayçiçek yağı çıkar." Diye düşündü James.
"Vay canına. Hayatımda hiç bu kadar yağlı bir kafa görmedim. Saçlarını tencereye sıksak patlamış mısır yapabiliriz!" Sirius'un söylediği şeye James'le gülerken, Narcissa bu ön yargılarını pek hoş bulmamıştı. Aksine onun için rahatsızlık duymuştu. Remus'un aklı ise cebinden çıkardığı çikolatadaydı.
Narcissa hiç birinin yüzüne bakmadan hemen kompartımandan çıktı. Asası ve bavulunu da götürmüştü peşinden.
Konuyla ilgili bir fikri olmayan Remus ise masum masum "Çikolata ister misiniz?" Diye sormuştu. İkiside kocaman kahkahalar atarken o sinirlenmiş ve çikolatasını yiyerek bir kitap okumaya başlamıştı.
***
Hogwarts'a geldiklerinde üçü birlikte bir kayığa binerek gölü geçiyorlardı. Muhteşem ihtişamlı bir şato vardı karşılarında. Ağzı açık bakmışlardı Hogwarts'a.
Gölün dibi gözükmüyordu. Şişkin ay vardı gökyüzünde. Yıldızlar büyüleyici gözüküyordu. Ayakları karaya bastığında nihayet rahatlamışlardı.
Biçim değiştirme öğretmeni ve aynı zamanda Gryffindor Bina Başkanı Minerva Mc Gonagall onları kocaman şatonun içine götürmüştü.
"Hogwarts'a hoşgeldiniz." Diye başladı sözüne. "Şimdi birkaç dakika sonra bu kapılardan geçip sınıf arkadaşlarınıza katılacaksınız. Ama sıralarınıza oturmadan önce, hepinizin burçlara göre bölümlere ayrılmanız gerekiyor. Bunlar; Gryffindor, Hufflepuff, Ravenclaw ve Slytherin. Burada kaldığınız sürede, bölümünüz aileniz gibi olacak. Başarılarınız size puan kazandıracak. Kurallara uymazsanız puan kaybedeceksiniz."
"Aman çokta umurumdaydı puan kaybetmek." Diye mırıldandı Sirius. "Sizi duyuyorum Bay Black. Yıl sonunda en çok puanı alan bölüm, bölüm kupasını alacak. Bölümlere ayrılma seremonisi birazdan başlayacak."
Kısa bir süre bekledikten sonra büyük salona girdiler. Okul müdürü Dumbledore bir takım konuşmalar yaptı. Ve sonunda bölüm seçme seremonisi başladı.
Beş kişi bölümlerine ayrıldıktan sonra Profesör Mc Gonagall "Lily Evans." Diyerek bir kızı çağırdı. Kızıl saçlı bu güzel kız James'in dikkatini çekmişti.
"Oha Sirius! Kıza bak! Bu kızla tanışmalıyım!" Fazla heyecanlı kısık konuşması "Gryffindor!" Kelimesi üzerine kopan bir alkış tufanıyla sona erdi.
"Sirius Black." Havalı adımlarla eski şapkanın yanına giderken yere takılıp düştü. Salondan birkaç gülme sesi gelirken utançtan patlamak üzereydi Sirius. Şapka gibi eski taburenin üzerine oturdu. Şapkadan bir cevap gelmesi ise uzun sürmemişti. "Gryffindor!"
Hemen ardından çıkan Narcissa ise Slytherin'e seçilmişti.
"James Potter." Hemen tabureye oturdu ve yine o "Gryffindor!" Kelimesi duyuldu. Ardından çıkan Remus'ta Gryffindor'a seçilmişti.
Herkes sıralarına oturduktan sonra geriye tek bir kişi kalmıştı. "Peter Pettigrew." Tınaz ve kısa boylu bu çocukta Gryffindor'a seçilmişti.
Masada yemek yerken ise Çapulcular olanaklarından bir haberlerdi.
...
Merhaba! Bu fic kitabı diğer kitaplarımdan bağımsız bir şekilde yazılıyor. Harry Potter serisini aşırı sevdiğim için onunla ilgili bir hikaye yazmak istedim ve karşınızda Çapulcu Günlükleri★Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum🌷🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑪̧𝒂𝒑𝒖𝒍𝒄𝒖 𝑮𝒖̈𝒏𝒍𝒖̈𝒈̆𝒖̈
FantasyPatiayak, Çatalak, Aylak ve Kılkuyruğun Hogwarts Çapulcu günlüğü★