1.5 - cesaretsiz olmadığımı kanıtlamaya geldim.

445 61 59
                                    

okulun turnuvasında, kenarda oturup altay'ı izliyordu kerem. sahadan biraz uzakta, bankların birinde -altay'ın onu göremeyeceği bir mesafede- oturmuştu. futbolda, basketbolda, her şeyde o kadar yetenekliydi ki. kerem bazen onun kadar yetenekli olmayı diliyordu.

kerem'in de kendi çapında yetenekli olduğu şeyler vardı ama altay'ın yetenekleri onu hep üsteliyordu. şuan maçı izleyen en az beş kişinin altay için burada olduğunu biliyordu, o popüler birisiydi çünkü.

maçın bitmesine on beş dakika kala altay maçtan çıktığında kerem de terketmişti oturduğu bankı. o kalktıktan hemen sonra kalabalığın içinden bir çift kız oturmuştu bile yerine.

hızlı adımlarla merdivenleri çıkıp ezbere bildiği koridorun yolunu tuttu. turnuva dersten sonra olduğu için okul boştu. altayın herkesten daha geç soyunma odasına girdiğini biliyordu, ve de oradan en geç çıkanın da o olduğunu. soyunma odasına yakın bir sınıfa girdi kerem, kapıyı aralık bıraktı ve öğretmen masasının üstünde oturdu.

odadaki herkesin çıktığından emin olduktan sonra sessiz adımlarla içeri girdi. kapıyı tam kapatmadı dikkat çekmemek için. arkasını döndüğünde aradığı kişi oradaydı. dolabının karşısında durmuş dolabını düzenliyordu. birkaç adım daha ona yaklaştı.

"ismail? sen misin?" altay kafasını dolabından kaldırmadan sormuştu soruyu. takımdan başka birisi olmayacağına çok inanıyordu çünkü.

kerem olduğu yerde durdu ve ses yapmamaya çalıştı. belki kulağında kulaklık olsaydı belli etmeden yürümek daha kolay olurdu.

altay ses gelmediğini gördüğünde arkasına döndü ve karşısında gördüğü manzara karşısında şaşkın bir surat ifadesine büründü.

"kerem?"

"hı?"

kerem altayın üzerine gelirken, altay da aynı şekilde keremin üzerine geliyordu.

"cesaretsiz dedin," aradaki mesafe gittikçe kapanırken elini omuzuna koyarak konuştu. "cesaretsiz olmadığımı kanıtlamaya geldim."

nefes verip aradaki mesafeyi daha da azalttı. "nasıl kanıtlayacakmışsın ki?" altay yarım ağız gülerek, hafif alaycı bir ses tonuyla sordu soruyu.

sarışın oğlan kıvırcık olanın ensesinden tutup dudaklarını kendininkilere bastırdı. yaptığı karşısında birkaç saniye tepkisiz kalmıştı. lâkin olduğu bu durumdan şikayet etmedi. her geçen saniye öpüşünü sertleştiren çocuğun beline indirdi ellerini.

alt dudağını dişleri arasına aldığında nemlendiricisinin tadı karşısında gülümsedi. bugünü ya da yarını düşünmedi, bu olayın yol açacağı sonuçları da düşünmedi. sadece anı yaşadı.

sarışının ona söylediklerini düşündü, onu kırmak için söylediklerini düşündü. şimdi ise içinde ona karşı dolup taşan, ne olduğunu tam anlayamadığı hislerini düşündü.

nefessiz kaldıklarında ayrıldılar ve hızla nefeslerini hizaya sokmaya çalıştılar. o an, hiç bu kadar dikkatini çekmeyen gözlere baktı altay. ona bakan bu en parlak yıldızdan daha parlak gözlerin büyüsüne kapıldı. fazlaydı, sadece bir insanın birkaç dakika içinde bu kadar koyu hisler hissettirmeye başlaması fazlaydı.

"böyle," sarışın oğlan tek bir kelime söyleyip soyunma odasından çıkmıştı. geride bıraktığı çocuğun bu saatten sonra ne diyeceği umrunda değildi. cesaretsiz olmadığını kanıtlamıştı ya, bu ona yeterdi.

⭐⭐⭐⭐

smut yazacaktim fazla olur dedim.

i'm possible, alkerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin