Hava karanlıktı.
İsagi, elinde tuttuğu poşeti sıktı ve kendi saçlarını karıştırdı biraz olsun rahatlamak için.
"Of, yapamayacağım sanırım." diye mırıldandı sonra kendine.
Bunun aklına eski sevgilisi Bachira Meguru'nun kapısına vardıktan sonra gelmesi ironikti fakat aldırmadı. Buradan geri dönebilirdi. Sorun olmazdı, sonuçta Meguru onu görmemişti.
Evet evet, geri dönecekti. Karar vermişti.
"Aman ya, bu sütü ne yapacağım?" diye söylendi bu sefer.
Önce elindeki poşeti kapının önüne koydu. Biraz onu orada izledi, bırakmayı düşünüyordu fakat emin değildi de, ne yapmalıydı?
"Böyle olmaz ki."
Kendi kendine konuşuyordu ve bu sinir bozucuydu. Sütü kapıdan geri aldı ve arkasını dönüp birkaç adım attı.
Fakat devam edemedi.
"Ne yapıyorum ben ya?" anlık bir cesaret ile tekrar kapıya gitti ve bir elini yumruk yapıp vurma pozisyonuna getirdi.
Fakat bir türlü yapamıyordu, olmuyordu işte.
"Korkaksın oğlum." dedi bu sefer. Elindeki sütü yere koydu, derin bir nefes alıp tekrar çalmaya yeltendi kapıyı.
Tam yumruğu kapıya değecekti ki, tahta kapı hızla açıldı.
İsagi panikle geri çekildi, daha doğrusu geri çekilmek istedi fakat yere koyduğu süt poşetine takılıp poposunun üzerine düşüverdi o heyecan ile.
"Siktir be, işe bak." yerde kendi kendine söylendi yine ve takıldığı süt poşetini tekmeleyerek çalılara gönderdi. Rezil olmuştu bir kere, ikincisine gerek yoktu.
"Yoichi?" karşısında şaşkın şaşkın ona bakan adama baktı, baktı. Onu yerden kaldırmaya tenezzül etmeyecek gibi görünüyordu.
"İnsan bi el uzatır." dedi yerden kalkarken.
"Ne işin var burada?" Bachira'nın sesi fazla mı endişeliydi?
"Sakin ol, sana saldırmaya gelmedim." diye yanıtladı onu İsagi üzerindeki tozları silkelerken.
"Engellemeye geldin o zaman." dedi Bachira ve eski sevgilisinin ona ters ters bakmasını sağladı bu sözleri ile.
İsagi şöyle bir süzdü onu. Gecenin on birinde neden kot pantolon ve gömlek giyiyordu bu çocuk?
Durun durun, parfüm mü sıkmıştı bir de?
"Bir yere mi gidiyordun?" İsagi sorduğunda, Bachira alt dudağını dişledi.
"Aslında... Evet." diyebildi sonra. İsagi başını salladı, hevesi de kalbi gibi kırılmıştı.
"Sen neden gelmiştin?" dedi Bachira yine.
"Hiç, şey. Konuşmak istemiştim." İsagi gitmek istiyordu, rahat değildi.
Bachira'ya nereye gideceğini, kiminle gideceğini sormak istiyordu. Fakat bu onu alakadar etmiyordu. Sonuçta sevgilisi değildi.
"Şu an müsait değilim." dedi Bachira. Söylemek istediği şey bu değildi aslında.
Günlerdir bu anı beklemesine rağmen, şu an onu geri çeviriyor olmak içine dokunuyordu çünkü.
İsagi'nin gözlerinde hayal kırıklığını görmek, Bachira'nın canını yakıyordu.
"Ben gideyim madem." dedi İsagi. Ağlamak üzereydi, üzgündü, her şey başına yıkılmış gibiydi zaten ve bir de bu... Fazla gelmişti. Reddedilmeyi beklemiyordu.
Bachira onu durdurmadı. "İyi geceler," diye mırıldandı.
İsagi birkaç saniye daha bekledi, belki gitme der diye fakat Bachira yalnızca ona bakmakla yetindi.
Ve İsagi arkasını dönüp minik adımlar ile çıkıp gitti. O gözden kaybolur kaybolmaz, Bachira sırtını kapıya yasladı ve başını elleri arasına aldı acı ile.
O an, tamamen gözden kaybolmayan poşetin ucunu gördü. Eğildi ve poşeti çalıların arasından aldı.
Beyaz plastiğin altında bir süt paketi görmeyi beklemiyordu elbette.
Sonra, yalnızca bir saniye içerisinde beyninde şimşekler yandı ve Bachira'nın yaptığı tek şey, sütü de alıp içeri girmek oldu.