Jungkook cevap alamasa da dediğini yapış, Taehyung'un kapısına dayanmıştı. Çok kötü hissediyordu, bir şekilde Taehyung'a kendisini açıklamalıydı yoksa dayanamazdı.
Kesik bir nefes aldıktan hemen sonra zile bastı, çok gergindi kalbi hızla atıyordu. Birkaç saniye içerden ses gelmedi, Jungkook tam adamın evde olmama ihtimali ile yıkılacaktı ki gelen adım seslerinin ardından kapı aralandı.
Taehyung bitkin bir ifadeyle kim olduğunu bile bilmeden kapıyı açtı ama karşısında gördüğü bedenle gözleri aralanmıştı, Jungkook gelmişti ama yüzü gözü yara içindeydi.
Büyük olan çattığı kaşlarıyla tam konuşacaktı Jungkook buna müsaade etmemişti, kendisine engel olamadan bir adım ileri gidip kollarını adamın boynuna dolamış yaşadığı gerginlikle berabar yanağından düşen yaşla hıçkırmıştı.
Taehyung şaşkınlıkla kollarını kendisine sarılan bedene sararken Jungkook ağlaması arasından "Hyung, nolur affet beni. Yemin ederim düşündüğün gibi olmadı!" diye zar zor konuşmuştu.
Esmer olan derin bir nefes alırken küçüğünü kendisinden uzaklaştırdı, Jungkook kovulacağına emin olmuş ağlamasını şiddetlendirecekti ki Taehyung uzanıp yüzünü kavradı.
Çatmış olduğu kaşlarıyla "Jungkook, bu halin ne? Nasıl oldu bu?" diye dehşet içinde konuştu. Küçüğünün kaşı, dudağı patlamış, burnu kanamış, yanağının üzerinde de derin bir sıyrık vardı.
Jungkook hafifçe burnunu çekerken bakışlarını kaçırdı, "Dayak yedim işte." demişti sessizce. Taehyung sıkıntılı bir nefes verdi, elini küçüğün yüzünden çekmiş elini tutmuştu.
Kapıyı kapatıp Jungkook'u kendisiyle beraber evin içine çekti, küçük olan ne yapacağını bilmeyerek onu takip etmişti. Jungkook'u salondaki koltuğa oturturken "Bekle burda." dedi yavaşça.
Küçük olan kafasını sallarken kısa bir süreliğine ortadan kayboldu ama sonra elindeki çantayla geri dönmüştü.
Jungkook koltuğun ucuna oturmuş ellerini bacaklarının arasına sıkıştırmış yere bakarak oturuyordu, Taehyung onun bu haline sıkıntılı bir nefes verdikten sonra yanına oturdu.
"Bana dön, pansuman yapayım." diye mırıldanmıştı. Jungkook anında dediğini yapıp ona dönerken gözleri hâlâ yaşlıydı. Taehyung bunu fark eder etmez daha da sıkıntı doldu, "Konuşacağız tamam mı, ağlama." dedi sırf küçüğü daha fazla üzmemek için.
Jungkook burnunu çekip bir kez daha kafasını salladığında Taehyung çantayı açıp içinden ilaç, pamuk, yara bandı ve krem çıkardı.
Çıkardığı ürünleri tek tek yaraların üzerinde gezdirip pansuman yaparken "Bu nasıl oldu?" diye sordu. Jungkook sessizce karşısında duruyordu, konuşma ihtiyacı hissetmişti.
Küçük olan gelen soruyla ağırca yutkunurken, "Arkadaşım, Miyoon onunlaydım bir mekana gittik meğer tekin bir yer değilmiş. Sonra birkaç kişi geldi, bulaşacak yer arıyorlardı zaten, bir anda kavga çıktı." dedi hemen ardından duramadı, adamın yüzüyle ilgilenen elini kavrayıp ikisinin arasına indirdi.
Gözleri Taehyung'un gözlerinin içine hapsolurken "Yemin ederim hyung, geri çekilmeye çalıştım ama bırakmadılar. Sırf polis beni de almasın diye elimi bile kaldırmadım kimseye ama olmadı işte." diye mırıldandı, sesi titriyordu.
Taehyung ifadesizce yüzüne bakarken gözleri yeniden doldu, konuşabilmek için yeniden yutkunmuştu. "Hyung, yemin ederim senin güvenini kırmak istemiyorum. Ben hiçbir şey yapmadım. Sen benim en değerli sin, nolur affet beni." diye daha da titremeye başlayan sesiyle konuştu.
Taehyung allak bullak olmuş kafası ile gözlerini kaçarcasına kapattı, çok kızmıştı. Gerçekten çok kızmıştı ama Jungkook karşısına bu halde gelip her şeyi anlatırken ve bunu sesi titreyerek yaparken elinden hiçbir şey gelmezdi.
Saniyeler içinde gözlerini açtığında Jungkook'un dolu gözünden yanağına bir damla inmişti bile. Bunu görmesiyle beklemedi kollarını açıp onu affettiğini gösterdi.
Jungkook beklemediği olayla bir an duraklamış olsa da elinin tersiyle yanağını silip hemen hyungunun kolları arasına girdi. Taehyung boynuna kafasını gömmüş bedenin saçlarını okşarken "Yaramaz küçüğüm benim." demişti.
Jungkook hafifçe güldü, daha sıkı sarıldı adama. Bu sırada Taehyung aklına takılan başka bir şeyi soruyordu "Başka bir yerinde hasar var mı? Ayrıca neden karşılık vermiyorsun, yüzün yara içinde."
Küçük olan adamın boynundan gelen kokuyu son kez derince içine çekip ondan ayrılırken, "Birkaç yerimde ufak morluklar var. Ne yapayım hyung, karşılık vermesem belki beni almazlar dedim ama hem dayak yedim hem de bana küstün olan bana oldu yine." diye sızlanmıştı.
Taehyung onun bu tavrına gülerken uzanıp saçlarını okşadı, "Deli sevgilim." diye mırıldandı. Jungkook kafasındaki eli tutup dudaklarına götürmüş, Taehyung'un avcunu öpüp yanağına yaslarken "Bir daha bana küsme hyung, ölecek gibi oldum." demişti mırıl mırıl.
Gerçekten karakolda karşısında Jimin'i gördüğü andan şu âna kadar cehennem gibi geçmişti, Taehyung kendisinden ayrılacak diye panik ataklar geçirmişti.
Büyük olan küçüğünün istediği gibi yanağını severken, "Sinirlendim güzelim, söz vermiştin ve yine başın belaya girdi diye kızdım." diye kendisini açıkladı, kendisi de bu süreci mutlu geçirmemişti sonuçta.
Jungkook dudaklarını büzüp "Haklısın özür dilerim gerçekten. Artık daha dikkatli olacağım hyung." dediğinde Taehyung bu mevzuyu uzatamaktan yana değildi. Zaten Jungkook'un ağladığını gördüğü an bütün mesele kapanmıştı onun için.
Taehyung kafasını sallayıp, "Tamam güzelim." diye onu onayladı, bu sırada dikkatle kendisine bakan bedeni izliyordu. Yüzündeki yaralara rağmen Jungkook öyle bir güzellikteydi ki aklı almıyordu esmerin.
Normalde kalıplı, dik başlı bir çocuk olmasına rağmen onun yanında bambaşka biri oluyordu. Tıpkı az önceki gibi ağlıyor, kendisine sığınıyor, onu sevmesini istiyordu.
Taehyung sevdiği yanağından çenesine ve boynuna doğru kaydı, gözleri küçüğün dudaklarındaydı.
Düzgünce hiç öpüşmemişlerdi, Taehyung bundan daha fazla mahrum kalmak da istemiyordu.
Bu yüzden yaklaştı, Jungkook zaten kendisine teslim olmuş haldeydi hemen gözlerini kapatmış kendisini gelecek olan öpücüğe bırakmıştı.
Taehyung hafifçe gülümseyip aralarındaki milimleri kapattı, dudaklarını birleştirdi. Bir eli Jungkook'un beline giderken bir eli yanağına tutunup kalmıştı.
Jungkook'da onun göğüsüne tutunurken, dudakları birbirine temas eder etmez baştan sona titremiş hemen dudaklarını aralamıştı.
Esmer olan belini daha sıkı kavrayıp onu kendisine doğru çekerken dudaklarını öpmeye başladı...•
Merhabalar biliyorum bölüm kısa oldu ama diğerini de hemen atmaya çalışacağım.
Yorum yapmayı unutmayın sizi seviyorum 🩷
ilunena'
YOU ARE READING
sweet trouble
FanfictionJungkook ele avuca sığmayan sürekli başını belaya sokan bir gençti, Taehyung ise bütün işini bırakıp sadece onunla başa çıkmaya çalışan avukatı.. •text-düzyazı-minific•