Oradasın, biliyorum. Bu satırları okuyorsun. Şimdi bu satıra geçtin, kaşların çatıldı ve bu yazıyı ne için yazdığımı merak ettin. Kafan karıştı. Kimle konuştuğumu, bu satırları kime yazdığımı anlamaya çalışıyorsun ve evet şu an gülümsedin. Ben bu satırları sana yazıyorum. Ona, buna, şuna başkasına değil. Sana yazıyorum. Dünyanın her neresindesin bilmiyorum, hangi şehrin hangi sokağında nasıl şartlarda okuyorsun bu yazdıklarımı bilmiyorum. Bir otobüste misin, trende misin ve ya yürüyor musun ? Saat orada kaç ? Bilmiyorum… Ekrana dökülen saçların mı yoksa gözyaşların mı bilmiyorum. Gözlerin yeşil, ela ve ya kahverengi mi bilmiyorum. Dış görünüşün nasıl inan bana tahmin edemiyorum. Ve inan bana, bunların hiçbirinin önemi yok. Saçlarının renginin, saçlarının olup olmamasının, gözlerinin ne renk olmasının nerede olduğunun, saatin kaç olduğunun… Tek önemli olan sensin. Bu satırları okuyor olman. Neler yaşadın, neleri atlattın, neler yaşayacaksın, neleri atlatmak zorunda kalacaksın bilmiyorum ama tek bir bildiğim var, bu dünyada çıkmaz sokak yok. Sonuna geldiğini düşündüğün her yolda, o yolun sonunda bir duvar da görsen adım atmadığında, atmak istemediğinde ama adım atmak zorunda olduğun durumlarda işte o adımı attığında yıkılacak o duvar. Belki mahvolmuş bir haldesin, belki pes ettin, belki çaresizsin, belki artık hiçbir şeyin iyi olacağına inanmıyorsun belki de inanmak istemiyorsun. Ama sen bu satıra geçtiysen, hâlâ umut var demektir. Çünkü bu satırları okumaya devam ediyorsan bu satırlardan bir kurtuluş yolu yok, aradığın ve bulamadığın o cevap da yok. Derin bir nefes al etrafına bak buralara ne şartlar altında geldiğini düşün ve bir nefes daha al. Ve bil ki, “Vardır elbet bir çıkılacak yol.” Sen yeter ki o yola adımını at. O telefonu eline al, kendini tuttuğun yazmak istediğin o mesajı at. Aynanın karşısına geç, kendine bir bak. O kadar değerlisin ki kendinin kendine yazık etmesine izin verme, saçlarını tara. Bir özür dile kendinden. Kendine yaptığın haksızlıklar için, kendini soktuğun o çıkmaz sokak için, kendini suçladığın her an için özür dile kendinden. Bu dünyadaki en önemli insan sensin. Bu dünyadaki en değerli insan sensin. Başkalarına verdiğin değerin yarısını bile kendine vermediysen eğer, şimdi bir kez daha özür dile kendinden. Ve bir kez daha. Unutma, herkes gittiğinde bile ruhun seninle kalacak…
“Senin en yakının kendinden başkası değil.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sahnedeki Yabancı
Lãng mạnSevmeyi biliyorsun ama sevildiğine nasıl inanacağını bilmiyorsun