one; one.

196 30 144
                                    

🎵 fast times - sabrina carpenter
phobia - seungmin
amnesia - kai 🎵

keyifli okumalar 🎀

***

Chan elinde katladığı deri ceketiyle girdiği göz yorucu ortamda yolunu bulmaya çalışarak yerini ezbere bildiği bar taburelerine doğru ilerledi.
Yüksek müzik sesi kalbinde garip bir hisse sebep oluyordu, ancak bunu dert edecek durumda değildi. Boş bulduğu ilk tabureye oturup yerini aldı ve barmene seslenmek için kafasını kaldırdı. Ancak gördüğü tanıdık yüz ona sırıtarak yöneldiğinde daha rahat bir tavır takındı. "Ayarlasana bir şeyler ya, uğraştırma beni."

Siparişini verip ellerini saçlarına götürdü ve önlerinde uzamış olan perçemlerini karıştırmaya başladı. Henüz başı ağrımasa da gecenin sonunda cebindeki ilaç paketine ihtiyaç duyacağını biliyordu. Kısa süre sonra barmen güler yüzüyle ve elindeki shot ile dibinde bitti Chan'ın.

"Yine yüzün beş karış, hayırdır?"

Önüne uzatılan içeceği tutup tekte bitirince biraz daha kendine geldiğini hissetti. Bakışlarını ona bakan yarı zamanlı arkadaşına çevirdi ve dirsekleri mermere yaslıyken elleriyle oynamaya başladı. "Klasik."

"Bir günde yüzün gülsün be kardeşim. Hani eğlenmeye falan gelsen şuraya şaşıracağım cidden." Taehyun'un sitem edişine yüzündeki sıfır duygu ve mimik ile cevap verdi ilk. Sonra ise derin bir nefes alıp doğrulurken konuştu. "Eğlenmek için gelsem içmem, sende para kazanamazsın. Karışma istersen kardeşim."

Chan'ın bu kaba denilebilecek tavrına Taehyun hiç alınmadan sırıttı sadece. Bu bar dışında ara sıra görüşüyorlardı. Kafaları benzer çalışıyordu. Ancak henüz oturup derin derin dertleşecek kadar yakınlaşmamışlardı. Aslında Tae için hava hoştu, fakat Chan'ın duvarları kalındı. Kendini açmayı sevmiyordu. Bu yüzden de her şeyi içine atıyordu zaten.

"Tamam lan kızma. Kötülüğünü istiyoruz sanki." Dedikten sonra gelen başka siparişler için arkadaşının başından ayrıldı. Ancak Chan onun gittiğini bile fark etmemişti. Kafası çok doluydu. Zor bir gün geçirmişti. Kimseyle konuşup muhattap olmak istemiyordu bile. Hiçbir şey duymak da istemiyordu, kimse konuşmasın herkes çenesini kapayıp otursun istiyordu. Şuan kalabalık ve gürültülü bir barın ortasında içkisini yudumluyor oluşu da cabasıydı.

"Sanki eğlenmeye vaktim var da amına koyayım." Kendi kendine mırıldandı. Taehyun geri dönüp içkisini tazeledikten sonra ise arkadaşına karşı insan gibi davranmaya karar verdi. "Sen hangi günler çalışıyorsun şimdi, unutuyorum ben ya."

"Haftasonları birde çarşamba günleri çalışıyorum. Ellinci söyleyişim."

İkisi de kıkırdadı. "Beynimde bunu tutacak kadar yer yok maalesef, alışacaksın demiştim."

"Alnıma asacağım artık. Lan harbi mantıklı fikir değil mi? Tüm kızlar görür hangi günler çalıştığımı gelirler sürekli. Patron da zam yapar bana. Lan." Taehyun aniden aşırı mantıklı bir şey keşfetmiş gibi kafasını kaldırıp tek bir noktaya odaklanarak sesli düşünmeye başladı. Bu Chan'ı az da olsa güldürmüştü.

"Salaksın ya." Elindeki shotı tekrar bitirip uzattı öne doğru. Mesajı anlayan arkadaşı ise bu sefer reddetti bardağı doldurmayı. "Hızlı içiyorsun, yok daha fazla. Yürü git."

"Saçmalama da doldur şunu." Aniden yüzü düştü Chan'ın. Şuan sağlıklı bir kafaya sahip olmak için alkole ihtiyacı vardı. En azından ona göre öyleydi. Alkol sorunlarını unutturuyordu. Arkadaşına seslenişi olumsuz kafa sallayış ile cevaplanınca siniri bozulmuştu.

fast times, hyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin