Miya, lüks aracına hızlıca bindi. Şirketten gelen bu önemli toplantıya hızlıca yetişmesi lazımdı. Hızla arabayı sürüyor, diğer insanlara makas atarak onların önüne geçiyordu. En sonunda şirket'in önünde durdu. Aracını vale'ye vererek içeriye adım attı.
"Bayan Miya Göktürk. Acilen toplantı salonuna çıkmalısınız. Bay Erdem bey sizi bekliyor. Önemliymiş."
"Biliyorum Veronica, yine de söylediğin için teşekkürler."
Adımlarını hızlandırdı. Etraftakiler ona baktığında onun ne kadar sınırlı olduğunu fark etmişlerdi. Bu ani ve önemli toplantı neyin nesiydi diye soruşturuyordu kafasında. Toplantı salonunun önüne geldiğinde üzerini silkeledi, düzgün olduğuna kanaat getirince içeriye adımını attı. İçeride sadece Bay Erdem vardı? Sorgular şekilde sandalyesine oturdu.
"Buyrun?" Dedi ve ekledi.
"Önemli şey nedir?"
Erdem ben yutkundu. Adem elması güzelce ortaya çıkmıştı. Keskin yüz hatları keskinleşmişti."Şirketimiz bir adam tarafından ele geçirelecek. Hakkımızda çıkan olaylar polis'e gitmiş. Şirket ele geçirilecek, davayı açan adam tarafından. Senden isteğim bu adam'ı yönetmek. Buna engel olmalısın.
"Ne kadar para alacağım bu işten? :)"
"Tam tamına 600 bin Euro."
"Kabul, adam hakkında bilgileri dosyalatıp odam'a yollarsanız sevinirim."
"Bu arada, bu akşam işe koyulmalısın."
Miya başıyla onayladı ve odasına gitmek üzere odadan çıktı. Çıkarken beline gelen siyah saçlarını savurdu. Herkes bu önemli toplantıyı merak ettiği için Bay Erdem'e ve Miya'ya gözlerini dikmişti. Bay Erdem onların sorularıyla uğraşırken Miya çekip gitmişti bile. Odasına girdiğinde derin bir soluklandı. Masasına dosyalar şimdiden gelmişti. Sevindi, bunları okuyup akşam'a kadar uyuyabilirdi.
Hızlıca dosyaları okudu, adam oldukça yakışıklı genç birisiydi.
"Bu yakışıklılık fazla ama zenginliğin son bulunca sana kimse bakmayacaktır eminim ki." Kahkaha attı. Düşüncelerini ve dosyayı bir kenara bırakıp nefes alıp, verdi. Ayaklarını masasına uzattı, kafasını koltuğuna yasladı. Gözlerini kapattı ve 1-2 saat'e aşkın uyudu. Sekreter'i onu uyandırdı ve diklendi. Araba anahtarlarını ve dosyayı alarak ofisinden çıktı ve arabasına bindi.Hızlıca eve vardı ve üzerine zarif siyah mini bir elbise, altına da kalın tabanlı ve kalın topuklu kanın en derin renklerinden birinde olan topuklularını giydi. Topuklularıyla aynı renk olan çantasını da koluna takarak tekrardan evden çıktı. Arabasına bindi ve şehrin en işlek barına doğru sürdü. Oraya vardığında etrafa uzun bir süre baktı, ondan sonra içeriye adım attı. Bazı gözler onu bulmuştu. Yanında bir kaç kadın daha getirdiği için hep beraber bir masaya oturdular. Kandıracakları adam tam yan taraflarındaydı, arkadaşlarıyla beraber. Hepsinin gözü onlardaydı. Kızlar, plan'a koyulmadan içki söylediler. İçtikleri içkilerin eşliğinde dans ediyor, eğleniyorlardı. Miya ise sadece iş için burada olduğunu düşünerek eğlenmeyi bırak, gülmüyordu bile. Bir anda bir ses geldi ve Miya dahil hepsi irkildi. Bu ses yan taraflarında oturan sarışın bir adamdan çıkmıştı. Hepsi ona doğru döndü.
"Selam güzellikler, bizim masamıza eşlik etmeye ne dersiniz?"
Miya'nın gözü o adam'a takıldı. İş'i için bu kolay bir yöntemdi. Kızlara bakarak orayı gözleriyle işaret etti ve hepsi o masaya geçti.
"Sarı saçların ne kadar da güzelmiş. Elbisen ve fiziğin de öyle."
"Teşekkür ederim Bay Emir."
"Bay Emir demek yerine sevgilim demeni tercih ederim."
"Gerçekten mi?"
"Evet tatlım."Miya bu konuşmadan tiksinmişti ama kızlar da bunun zorundaydı. Pek çakmamaları lazımdı bu olayı. Miya'nın gözü yine o adam'a takıldı. Oda iğrenerek bakıyordu ve daha sonra başını Miya'ya çevirdi. Gülümsedi.
"Tanışmamız da sorun olmaz sanırım. Ben Erzi Yılmaz. Adınızı bahşedebilir miyim hanımefendi?"
"Miya Göktürk. Tanıştığımız için müteşekkirim."
"Bende. bu ortamdan rahatsız oluyorsunuz sanırım, bar'ın bahçesine geçmeye ne dersiniz."
"İzninizle,"
Erzi, Miya'nın elini hafifçe kavradı. Önden buyurması için lütfet'ti. Miya da bu davranışa karşılık önden buyurdu. Bahçeye çıktıklarında ortamdan çok daha bağımsız, sessiz ve güzel bir ortam onları karşıladı. Miya, yüzünden asla olmayan gülümsemeyi bir anlığına gösterdi."Gülümsemek size yakışıyor hanımefendi. Hep gülün lütfen."
"Teşekkür ederim Bay Erzi. Bu nazik davranışınız gerçekten beni sevindirdi."
Bay Erzi gülümsedi. Yüzünden hiç sönmeyen gülümsemeyle.
"Nelerden hoşlanırsınız Bayan Miya?"
"Sanırım.. elektro gitar çalmak, resim çizmek, şarkı söylemek ve yemek yapmak."
"Yeteneklisiniz baya Hanımefendi."
"Teşekkür ederim, sizin nelerden hoşlandığınızı lütfedebilir miyim?"
"Tabikide, dövüş sanatıyla alakalı herşey hoşuma gider. Geriye kalacak şeylerden biri de keman çalmaktır, Bayan Miya."
"Lütfettiğiniz için teşekkürlerimi sunuyorum.
"Sizde sorduğum soruya cevap verdiğiniz için teşekkürlerimi buyuruyorum."
Uzun süre sohbet ettiler, içki içtiler ve artık kafaları pekte yerinde değil gibiydi. Bahçe'nin ıssız bir yerinde duruyorlardı. Erzi, Miya'ya daha da ıssız bir yere getirdi.
"Güzel kokun beni cezbediyor."
"Yakışıklılığın, fazla dikkatimi çekiyor Bay Erzi."
"Bay Erzi değil, Canım Erzi'm demeni tercih ederim güzelim."
"Hmm, peki nasıl isterseniz Canım Erzi'm."
Uzun süre birbirlerine baktılar. Erzi, Miya'ya çok daha yaklaştı. Yaklaştı ve yaklaştı. Artık burunlarının uçları birbirine değiyordu. Tam Erzi onu öpecekken bir ses onları engelledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Yüzü; Ajan
RandomViața este doar o ușă către eternitate. (Rumence) Ay'ın Yüzü, yani Miya Göktürk Ajanlık yapan bir kadındır. Bir gün aldığı işte bir adamın bütün planlarını öğrenmesi gerekir. Yanlız, ters giden birşeyler yaşanır. dispare în eternitate. Umarım sever...