Sahte kazanın ardından iki gün geçmişti. Bayan Choi her gün arayıp bana bir gelişme olup olmadığını soruyordu ama tabii ki bir gelişme yoktu. Adam beni eve bırakmıştı o kadar, daha da ne aramış ne sormuştu. Zaten aramasını beklemek de aptallık olurdu. Adamla iki kere karşılaşmıştık onlar da benim zorumlaydı zaten.
Bir an önce kurtulmak istiyordum bu durumdan. İçim hiç rahat değildi. Kendimi çok kötü hissediyordum. Resmen evli bir adamla flörtleşmem gerekiyordu, hatta flörtleşmek hafif kalıyordu. Onunla bir ilişkim olmalıydı. Bayan Choi öyle diyordu yani, onun için kesin kanıt gerekiyormuş. Bay Jeon'un avukatının reddeceği bir şey olmamalıymış ama ben nasıl yapacaktım bilmiyorum.
Yani kesin kanıt demek öpüşmek ya da daha ilerisi demekti ama ben bunları evli bir adamla nasıl yapacaktım hiçbir fikrim yoktu. Zaten ileri seviyeyi hiç yapamazdım, onun ihtimali yoktu benim için.
Hem o seviyeye gelebileceğimizi bile düşünmüyordum da neyse. Yani adamın işi gücü yoktu bana aşık olacaktı. Bayan Choi'nin neden bunu düşündüğünü asla anlamıyordum. Bende ne vardı yani de beni seçmişti. Bence güzelliğimden ya da kişiliğimden değildi. Beni kolay lokma olarak görmüştü. İşten ayrılmıştım, paraya ihtiyacım vardı. Bu yüzden beni seçmişti.
Kabul etmek zorunda kalmam da işin tuzu biberi olmuştu. Evden çıkarılmam, yeni iş bulup hemen atılmam, parkta yatmam, eşyalarımın çalınması bunların hepsi kabul etmemin etkeniydi. Normal şartlarda olsa kabul etmezdim ki.
Sürekli bunları düşünmek istemesemde hayatım bundan ibaretti. Başka bir şey düşünemiyordum. Sürekli aklıma o adam ve ona yakınlaşmam gerektiği geliyordu.
Derin bir nefes alıp ayağa kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Duş alıp birazcık aklımdan atmak istiyordum onu.
Üzerimi çıkartıp sıcak suyun altına girdiğimde suyun üzerimdeki bu yükü, kötü düşünceleri alıp götürmesini umarak gözlerimi kapattım.
...
Zilin bir kez daha çalmasıyla bornozumu giyip banyodan çıktım. Duştayken iki kere çalmıştı ve ben kapıcı olduğunu düşünüp gideceğini ummuştum ama öyle olmamıştı.
Hızlı adımlarla kapıya ilerleyip delikten bakmadan açtığımda gördüğüm kişiyle şaşkınlık tüm bedenimi sarmıştı. Onu burada görmeyi beklemiyordum.
"Kapıyı Jungkook'a böyle açsan eminim bunun sonu yatakta biterdi." demesiyle kaşlarımı çatıp ona baktım ama o takmadan içeri geçti.
"Şaka yapıyorum Hina. Sakin ol." deyip bana dönerek güldü. "Onunla yatmanı istemiyorum senden, bunu konuşmuştuk."
"Doğru." dememle gülümsedi ve "Gel konuşalım." dedi.
"Üzerimi değiştirip geliyorum hemen." diyerek hızla odama geçtim ve üzerimi değiştirip derin bir nefes aldım. Neden gelmiş olabileceğini düşünürken daha fazla zaman kaybetmeden yanına gittim.
"Hoş geldiniz." dememle elindeki kahveyi masaya bıraktı. "Hoş buldum tatlım. Gel otur şöyle."
Dediğini yapıp karşısına oturduğumda bacak bacak üzerine atıp arkasına yaslandı ve kahvesini eline aldı.
"Seni merak ettim." demesiyle "Sabah konuşmuştuk?" dedim sorar bir ifadeyle.
"Evet ama ben gelip görmek istedim seni. Bir sorun mu bu?"
"Hayır hayır. Yanlış anladınız. Ben öyle demek istemedim. Sadece beklemiyordum sizi. Görünce şaşırdım."
"Arada gelirim Hina, şaşırma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fake Love - Jeon Jungkook
FanfictionJungkook karısının ona oynadığı oyundan habersizdi...