13, itiraf

454 56 9
                                    

[jeongguk]

ani gelen gazla alfaya yazdığım mesaja ait, koltuğun üzerine adeta fırlattığım telefona bakıyordum. niye böyle bir şey yaptığım hakkında en ufak bir fikrim dahi yoktu. sadece alfayı sinir etmek istemiştim ve ortaya böyle bir mesaj çıkmıştı.

o daireye gitmesem belki de ömrümün sonuna kadar dalga konusu olacağımı bildiğimden gitmek daha iyi bir seçenekti. dolabımdan bulduğum ilk şeyleri üzerime geçirip elime geçen ilk poşete ise birkaç kıyafetimi tıkıştırmıştım.

nihayet evden çıkıp taehyung'un tek yaşadığı daireye doğru yavaş yavaş ilerlemeye başladım. evet, amacım kesinlikle alfanın, kurdunun baskısı altında olmadan, kendi isteğiyle bana ihtiyacı olduğunu duymaktı.

zamanında ondan hoşlanmış olmam şu an nefret ediyor olmama engel değildi.
en azından öyle düşünüyordum. kafamda gezen binlerce tilkiyle birlikte uzun rezidansa varmıştım bile.

normalde ailesiyle yaşayan taehyung'un kızgınlıklarında dairesine çekilmesini haksızlık olarak nitelendiriyordum çünkü ben kızgınlıklarında dışarı bile çıkamıyordum, üstelik rahim sıkıntıları yaşarım diye bastırıcı bile kullanamıyordum.

güvenlikten geçip alfanın bana mesaj olarak attığı kat ve daire numarasına öylesine bir göz atıp ilerlemeye başladım.

yukarı çıktıkça zamanında kızgınlığa girmeme sebep olan feromon kokusu artıyordu ve ben kurduma söz geçirmede zorlanmaya başlıyordum. onu ne kadar baskılamaya çalışsamda bu bir yere kadardı. 9 numaralı dairenin önündeyken kulaklarımın kızarıklığını geçirmeye çalışmak benim için zordu. kapıyı çalmama gerek kalmadan sanki geldiğimi anlamış gibi kapıyı açıp yumruk yaptığım elimin havada kalmasına sebep olan bal gözlerin sahibine bakarken içimden geçen tek şey yanlış yaptığımı düşünmemdi.

"hoş geldin. içeri geçecek misin?"

korkusuzca ve düşünmeden söylediğini tahmin ettiğim cümleler garibime gitmişti. "gerek olduğunu sanmıyorum." dedim gözlerimi yüzü dışında her yerde gezdirirken. "itirafını bekliyorum sadece."

omuz silkti, bilmiş bir ifade takındı.

"öyle olsun."

ellerimi göğsümde birleştirip beklemeye başladım. fakat kim taehyung'dan ses soluk çıkmıyordu.

"noldu bay çok bilmiş, herhangi bir şey duyamıyorum?" amacım onu kışkırtıp itirafını duymak, daha sonrasında buradan siktir olup gitmekti.

"jeongguk, bak– söylemek istiyorum ama... alfalık gururum buna izin vermiyor?" sonda toparlamaya çalıştığı cümleyle gülümsedim.

hayır bu normal bir gülme değildi, sinir olmuştum. alfalara ve onların gururlarına...

"pekâlâ kim taehyung. sanırım o kurdun benim kokumu istemiyor. sana iyi kızgınlıklar dilerim."

hafifçe elimdeki poşeti kaldırıp nispet yapar gibi önünde salladım. sonra asansöre yürümek üzere arkamı döndüm. döner dönmez kolumun tutulmasıyla yüzümde oluşan sinsi gülüş, zaferin gülümsemesiydi.

"bekle. bekle, tamam." baştan aşağı süzdüğüm çocuk derin bir nefes aldı. "jeon jeongguk. kızgınlığımda kurdumun değil benim de sana ihtiyacım var. lütfen- bana yardım eder misin?"

tüm alfaları böyle dize getirmek güzel olurdu. belki o zaman bu sönmek bilmeyen kinim biraz olsun azalırdı.

"biraz daha yalvar derdimde ben senin gibi insanların kalbini kırma konusunda o kadar da soğukkanlı değilim."

alfasHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin