Bölüm 1 | Belirsiz Mekan

66 11 20
                                    

Belirsiz Mekan
Belirsiz Zaman

Loş ışığın esir aldığı bir lobi. Duvarlarda asılı sallantılı lambalar hafif ışık veriyor, mermer desenli zemin gelen ışıkla az buz parlıyor. Dört duvarın köşelerinde bulunan saksı bitkileri mekanın ürkütücülüğünü bir nebze de olsa azaltıyor. Resepsiyon kısmında -aslında her yerde desek daha doğru olur kimsenin olmaması genç adamı tedirginleştiriyor. Birkaç adım atıyor ve olayı kavramak için etrafa göz atmaya devam ediyor.

Duvarlardaki kraliyet döneminden kalma gibi gözüken tablolar sanki bir sır gizliyor. Ama dokusu pekâla normal. Sol tarafında kocaman bir duvar ve o koskoca duvarda bulunan sade bir duvar saati de normal görünüyor. Saatin akrebi ikiyi gösterirken yelkovanı on ikinin üzerinde. Oradan sonra biraz daha ilerliyor. Resepsiyon tezgahının önüne gelip duruyor. İzlediği filmlerde ve dizilerde olduğu gibi arka tarafta anahtarlık kısmı görüyor. Tahminen koyu meşe ağacından yapılmış kısım biraz eskimiş hatta kullanılmamaktan dolayı bazı yerleri yosun tutmuş. "Islanmadığı sürece nasıl yosun tutabilir ki?" diye düşünmeden edemiyor ve mermerin arka kısmına geçiyor. Anahtarlıkta asılı olan anahtarı almadan önce alt kısımdaki çekmecelere bakmaya karar veriyor. Çekmeceli gözlerin kilitli olmamasına rağmen içlerinin boş olması şaşırtmıyor tabii.

Anahtarı avuçlarının arasına alıp inceliyor bir şey bulma ümidi ile. Tek görebildiği şey düz metal bir anahtar ve üstünde garip bir sembol olan deri bir anahtarlık. Deri anahtarlığın arka kısmında ise koyu italik ile "comienzo" yazılmış. Pek anlamasa da anahtarı cebine koyup gezinmeye devam ediyor çevrede.

Burayı ilk gördüğünde orada olmadığına yemin edebileceği bir kapı görüyor karşı duvarda. Büyük, iki kapılı olan ve yer yer kuru ağaç dalları ile sarmalanmış bu eski kapının yanına ulaşıyor. Sağ elini yavaşça kapının üstünde gezdiriyor ve yine ufak bir ıslaklık seziyor tıpkı anahtarlığın orada olduğu gibi. Aklına gelen fikir ile cebinden az önce aldığı anahtarı çıkarıp bir kapı deliği arıyor. Elindekine uyan bir kapı deliğinden ziyade kendi etrafında dönebilen çarkları fark ediyor. Elinde anahtar olmayan eli ile bu çarklardan birini kendi etrafında çeviriyor fakat hiçbir değişiklik olmuyor. Bu sefer başka büyüklükteki çarkı döndürüyor ama yine bir şey olmuyor. Kapıyı tamamen görebilmek için birkaç adım geriye gidiyor. Nefes alış verişlerinin bile rahatça duyulabildiği bu yerde adım seslerinin zeminde çıkardığı tok sesi kulağına daha bir ürkütücü geliyor. Sesleri odağından çıkarıp kapıya baktığında üstündeki şekillerin düzelmesi için çarkların düzgün bir şekilde döndürülmesi gerektiğini görüyor ve tekrardan işe koyuluyor.

Rahatsız edici sessizlikte çarkları istenilen şekilde çevirdikten sonra büyük kapı ağır ağır iki yana açılmaya başlıyor. Korkarak birkaç adım daha geri gidiyor genç adam. Aniden hareketlenen kapı onu korkutuyor. Açılan kapı ile ucu bucağı gözükmeyen bir koridor ile karşı karşıya kalıyor. "Bu kadar uzun olan koridorun sonu nereye çıkabilir ki?" diye düşünüyor tekrardan. Ne yapacağını bilemeyerek hâlâ elinde tuttuğu anahtarı tekrardan cebine atıyor ve kararlılıkla koridora ilerliyor. Kapının hizasında durarak son kez uzun zamandır bulunduğu odaya bakıyor saate gözü çarptığında saatin hâlâ iki olduğunu görüp şaşırıyor yine de bunu düşünmemeyi tercih edip arkasını dönüyor ve sonu gözükmeyen koridorda ilerlemeye başlıyor. Tabii kocaman, şekilli kapı da arkasından kapanıyor...

--

Jeonların Evi
Saat 07.14

Gözlerimi açtığımda güneş çoktan doğmuş penceremin içinden odama düşüyordu. Gece çok geç yatsam da okul olduğu için tekrardan yatıp uyuma gibi bir lüksüm yoktu. Gözlerimi ovuşturup yalpalayarak yataktan inip yatağımı topladım. Mutfağa geçip kahvaltı yapmadan önce Mina'nın odasının kapısını çaldım uyandığından emin olmak için. Onun da okulu vardı ve geç kalmasını asla istemezdim.

"Kalktım abi, günaydın!" diyerek açtığı kapının önünde durarak bana sarıldı üstündeki tatlı pijamalarıyla. Ben de saçlarını öptüm ve mutfağa geçtim. Kahvaltı masasında bir elinde kahve, bir elinde gazete ve kafasında güneş gözlükleri ile oturan babamı görünce gözlerimi devirip güldüm.

"Bir elinde kahve bir elinde gazete ile polisiye filmlerindeki o havalı polislerden olamayacağını biliyorsun değil mi baba?"

Yalancıktan kaşlarını çattıktan sonra gazetesini katlayıp güneş gözlüklerini masanın kenarına koydu.

"Sana da günaydın oğlum ama bilmelisin ki benim havalı olmak için bunlara ihtiyacım yok ben her zaman havalıyım." Birlikte gülerken sofraya gelen kız kardeşim ile kahvaltımızı yapmaya başladık. Babam da o sıra eşyalarını bel çantasına dolduruyordu.

"Bu akşam yine devriyede olacağım o yüzden geç geleceğim. Kendinize dikkat edin ödevlerinizi aksatmayın kesinlikle, anlaşıldı mı?"

Mina elindeki çatalını havaya kaldırıp "Anlaşıldı komiserim!" demesine güldüm ve ben de kafa salladım. Akşam devriyeleri bizim ailecek vakit geçirmemizi engelleyip canımı sıksa da elden bir şey gelmiyordu sonuçta. Ben de bu durumu bir süre sonra kabullenmiştim.

"Sizi seviyorum çocuklar!" dedikten hemen sonra kapıyı kapatıp evden ayrılmıştı babam. Ben de kendimle beraber Mina'nın hazırlanmasına yardım ettikten sonra okula gitmek için yola koyulmuştuk.

--

Seoul Lisesi
Saat 12.47

"Sonra işte o büyük koridordan geçtim ama sonunu göremeden uyandım."

Gece gördüğüm rüyayı arkadaşlarıma anlatmaya karar vermiştim. Neler yaşandığını tam olarak hatırlayamadımdan zihnimde olan kadarından bahsetmiştim.

"Bence senin o izlediğin diziler ve filmler bilinçaltına yerleşmiş ve beynin de sana oyun oynamış." Hoseok'un söyledikleri gerçek olması gayet mümkündü çünkü yatmadan hemen önce ona benzer bir korku filmi izlemiştim. Hadi ama korku filmlerini izlemek için en doğru zaman gece yatmadan önceki karanlık değil midir?

"Olabilir. Zaten gece uyumadan önce bir tane film izlemişti-"

"Bak demiştim işte!" diyip Jimin ile birbirlerine çak yapmışlardı. "Ama yine de o dediğin anahtarlıkta yazan yazının anlamını merak ettim. Bir daha desene internetten bakalım hemen." Zihnimi kurcalayıp biraz daha düşündükten sonra söylemiştim.  Jimin de elindeki telefondan açtığı çeviriye güldüğüm için kafama vurmuştu.

"Sanki sen akıcı bir şekilde yabancı dil konuşabiliyorsun!" dediği üzerinde sadece susup güldüm.

"Çocuklar Comienzo İspanyolca'da Başlangıç anlamına geliyormuş. Ama sen rüyanda o anahtarı kullanmadığını söylemiştin değil mi?"

Kafa sallamakla yetindim. "Bu da demek oluyor ki başlayacak olan şey henüz başlamamış." Ciddi ciddi düşünmeye başlayacağım sırada söylenilen sözler ile gülmüş ve çalan zil ile sınıfımıza geçmiştik.

"Bir haftaya sınavlarımız başlıyor bence Bay Kim Jeongguk'un zihnine girip sınavların başlayacağını ve çalışmamız gerektiğini hatırlatıyor!"



Uzun süredir aklımda olan ama sınav senesi dolayısıyla bir türlü başlayamadığım bir kurgu kendisi. Umarım beğenirsiniz çünkü aklımda çok güzel fikirler var.

Kendinize çok dikkat edin seviliyorsunuz :・゚✧:・.☽˚。・゚✧:・.:

23062024

Comienzo Enterno | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin