"Şu anda cennetteyim elimde avokado
Dert değil nere istanbul nere chicago" sesi yükseldi telefonumdan.
Elimde ki tuzlu eriği tabağa geri koyup telefona baktım. 'Savışın' yazısını görünce hafif sırıtarak serçe parmağımla açtım.
"Aslı teyze uyuduysa aşağı gelsene kıvırcık" dedi.
Balkonda oturduğum için rahatlıkla görebiliyordum. "Eriğim bitmeden gelmem" dedim.
Elini saçlarına götürüp şakayla karışık sinirle "Sen bensiz erikmi yiyosun, onlarıda alıp gelmezsen saatlerce zili çalarım Aslı sultanla Erol amcanın işkencelerini sen düşün" dedi kocaman sırıtarak.
"Ya of tamam bekle ama bir iki tane veririm başka yok " dedim anlaşma yapmaya çalışarak.
Ellerini çapraz yapıp "Tamam bir iki tane" dedi haince.
"Seni görebiliyorum canım kardeşim o eli düzelt geliyorum ben" dedim birazdan katliama uğrayacak eriklerime hüzünle bakarken.
Ardından telefonu kapayıp, pijamama aldırmadan yanıma erikleri, biraz tuzu ve ceketimi alarak bizim kapıya geldim. Aslı sultan uyanırsa beni 1 hafta eve kapatacağı için bir ajan edasıyla sessizce kapıyı açtım. Anahtalarımıda yanıma alıp kapıyı yapabildiğim en yavaş şekilde kapadım. Dışarda kalan bir ayakkabımın olmadığını görünce kendime küfrettim ne diye almamıştımki ayakkabıları ayakkabılıktan. Annemin terliklerini de alıp aşağıya çıplak ayak inmeye başladım ses çıkarmamak için. Sonunda aşağıya ulaştığımda karşıda bir noktaya baktığını gördüm. Arkadan sinsice yaklaşıp
"Şşt savışın, gece gece yerler seni burda" dedim
"Kızım nerde kaldın ya az bi erik yiyeceğim şurda, sus bi" dedi gözlerini kısarak.
"Sen bana sus bi mi dedin? Ben yanlış duydum dimi erikler?" dedim eriklere bakarak imayla.
"Ya of tamam özür dilerim ver şu erikleri yiyelim" dudağını bükerek söyleyince dayanamadım tabağı aramıza koydum.
"Hani tuz?" dedi odunluğunu sergileyerek.
"Burda, unuturmuyum onu" dedim bende görmezden gelerek.
Eriklerini yerken gözleri ayaklarıma kaydı. Birden kahkaha atmaya başladı. Elimi ağzına zar zor koyduğumda sesini biraz kıstı. Ayaklarımı göstererek
"Kız bu Aslı sultanın değil mi ? Küçücük kalmışsın içinde" dedi yine sırıtarak.
Diklenerek"Ya napıyım ayakkabılarım evde kalmış. Kapıyı açsam Aslı sultan kafandan aşağı buzlu su dökerdi be Mami hep sana kıyamadığımdan" dedim gözlerimi kısarak.
Benim bu ifademin 'susmazsan ağzına sarı tuvalet terliğiyle vururum' ifadem olduğunu bildiği için ellerini teslim olmuşçasına kaldırdı. Bende eriğimi tuza batırıp karşıya baktım. Gözlerim doldu. Bir genç vardı yanında bir de kız. Kıza bişeyler söylüyor kız da utanarak gülümsüyordu. Kızın çenesinden tutarak kendine bakmasını sağladı ardından da birşeyler söyleyip alnını öpüp gitti. Kızsa alnını tutarak ters yöne koşmaya başladı. Muhammed'se benim o halimi görüp
"Biliyor musun? Bir gün biri çıkıcak karşına seni senden çok sevicek. Şimdi birileriyle çıkıp üzülmeni istemiyorum. O gün geldiğinde benim küçük papatya canavarı kardeşimi benden alıp gidicek."dedi gülümseyerek.
Hafif titreyen sesimle"Ben senden gitmem kardeşim karşıma kim çıkarsa çıksın favorim sensin" dedim gülümsemeye çalışarak.
" Hatice gelmeyecek mi ya ? Özledim yengemi" dedim konuyu değiştirmek için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyamın Yaprakları
ChickLitMinik kız bahçede gezinirken bahçenin köşesinde birini farketti. Bir çocuk onun yaşlarında olmalıydı. Çocuğa biraz daha yaklaştığında hafif sarı saçları, ela ağlamaktan kızarmış, kırgınlık-sinir karışımı gözleri eski bol pantolon ve tişörtüyle çamu...