Pastille [oneshot]

19 2 4
                                    

DIKKAT CANLARIM ABLANIZ SMUT YAZDI RAHATSIZ OLAN VARSA OKUMASIN YA DA GECMEYE CALISSIN SIZI SEVIYORE MUAH💋
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.
.

Tabaklar sıra sıra diziliyor...
Herkes afiyet ile yemeğini yiyor...
Bu iyi...
En azından şimdilik herşey normal.
Herşeyin kontrolünün üzerimde olması zaten yeterince beni strese sokuyor.
Sakin kalmak için tek ihtiyacımız bu zıkkım.
Ee banada dışarı çıkıp bir sigara yakmak kalıyor o zaman.

Üstümdeki siyah takım elbiseyi düzelttim ve dışarıya çıkmak için terasa doğru olan cam kapıyı ittirdim.
Aniden biri bana çarptı.
Allah'ım neden terasa çıkıp lanet bir sigara yakmak bu kadar zor.
Sinirle dönüp bana çarpan elemana baktım.

"Önüne bak sana birader..."
Kibir dolu bakışlarla bana dönüp
"Sende Berlin duvarı gibi kapama kapıyı o zaman" dedi.
"Aa, öyle mi paşam belki de biraz daha az çekseydin önünü görebilirdin"

Tedirgin bakışlarla burnundaki beyaz tozu silmeye çalıştı. İşin hallolduğunu düşünüp gidecekiken kolumdan tutup gözlerimin içine bakarak

"Sen benim kim olduğumu biliyor musun ha?" Dedi ve karnıma yumruğu geçirdi.
Siktir...
Midem ağzıma geldi neredeyse...
"Ulan...gerizekalı" dedim ve bileklerini tutarak onu duvara sabitledim.
Korkmuş bir ifade ile tekrar konuştu.
"Benim kim olduğumu bilmiyorsun galiba"
Sinirle ona bakıp güldüm.

"Ben Hwa-"
"Hwang Hyunjin"
Şaşkın şaşkın yüzüme bakıyordu.
"Ha-" diyerek kalmıştı.
"Liseden Hwang Hyunjin" dedim sırıtarak.

"Liseden mi , bi saniye...Seo?"

"Seo Changbin"
Şimdi ise karşımda bana aval aval bakan eski lise zorbam vardı.

"Sen bu şirkette mi çalışıyorsun?"dedi.

"CEO'yum canım benim" dedim hiç düşünmeden.
Ama bana vereceği karşılığın da böyle olacağını düşünmemiştim.

"Şirketin sahibi babam-"
Ne...
"Nasıl yani."
Simdi ise şaşırma sırası benimdi.
O ise bana kibirli bir gülümsemeyle bakıyordu.

"Haha, yıllar sonra tekrar karşılaşacağımızı kim bilebilirdi değil mi Seo?"

Sinirliydim ama mutluydum da çünkü o hala baba parası yiyordu bense para babası olmuştum. Ama yinede sinirimi bozuyordu.

"Beni özledin mi bari Seo?" dedi.
Ellerini boynuma koyup bana sürtünmeye başladı.
"Kahretsin...dur Hyunjin"
Sahte bir şekilde üzülmüş gibi yaptı.
"Lisede olsak dur demezdin ama"

Siktir...
Hala hatırlıyor orospu çocuğu...
"Hyunjin...yapm-"
Sözümü bitiremeden elini kasıklarıma götürdü...
Benimse ağzımdan istemsiz bir inleme kaçmıştı.

"Ah~..."
siktir siktir...
"Durmamı mı istiyorsun, Seo?"
Tereddüt edeceğimi düşünüyor ama etmeyeceğim onun oyuncağı olmayacağım ona istediği şeyi vermeyeceğim. En azından bunun olmasına izin vermeyeceğim.

"Siktir, beni takip et" elinden tutup onu terastaki küçük depoya götürdüm.

"Lan cidden yapacak mısın?"
Ona istediğini vermeyeceğim.
Kendi istediğimi yapacağım.

"Hyunjin bey, şuanda bu davette statü olarak sizden büyüğüm."

Gülümseyerek
"Mhm...diğer konularda da büyük gibisiniz" dedi.
Neyi kast ettiğini biliyorum amına koyduğumun herifi...

"Sense hala zayifsin. İtiraf et Hyunjin aradan 15 yıl geçti hala aşağılık kompleksin ile insanları zorbalıyor musun?" dedim.
Bir anda ciddilesti.

Pastille | ChangjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin