sevme beni,

489 41 11
                                    


Cüneyd, 23
Zeynep, 20

۵

Köyde herkesin ağzında dolaşan bir dedikodu vardı. İnsan ya bu. Ağzını bir torba gibi büzemiyor, sussun diye bir çuval iğnesiyle ağzını dikemiyordun. Konuşmayı bilen herkesin ağzında kendinden büyük lanetli sözcükler vardı. Çocuk annesini öldürmüş küçükken, diyordu herkes.

Bilip bilmeden konuşuyorlardı. Sonra da bir başkası başka şeyler ekliyordu hikayeye. Neye inanabilirdiniz ki? Annesi kafadan sıkıntılıymış zaten. Oğluna çok bağlanmış, sözünden çıkmaz olmuş, bilmeden konuşmak bu kadar basitti işte. Zeynep, bahsedilen genci yüz yüze görmüş değildi. Sadece amcasını görmüştü, o da köyün camisinde imamlık yapan eli yüzü düzgün kendi halinde bir adamdı.

Zeynep her cuma vakti evde namazını kıldıktan sonra erkeklere verdiği vaazı dinlemek için koşarak yetişmeye çalışıyordu. Diğer kızlar onun bu haline gülse çok umursamıyordu, adamın söylediği sözler, alıntı yaptığı ayet mealleri Zeynep'in aklında tutup hayatına uyguladığı hayat yaşam tarzıydı. Bunu gizli gizli yapmak zor da olsa her zaman evine vakitlice ulaşıyordu.

Çünkü babası caminin imamı olan efendiden hoşnut durmuyordu. Kızların okuması gerektiğini söylediğinde ve başlık parası değil de mihirin hak olduğunu tembihlediğinde kendisi zararı dokunduğu içindi bu gıcıklığı. Çünkü elinde bir kızı vardı ve o da ona para getirmiyordu. Zeynep onun yaşının büyümesini beklediğini biliyordu. Bir mal gibi satacaktı onu beş kuruş için.

Şimdi bunu düşünmemeye uğraş göstererek caminin arka bahçesindeki küçük dikdörtgen cama yetişmek adına tabureye çıkmıştı. Başında saçının küçük bir kısmını gösteren tipik köylü kızı örtüsü vardı. Küçük bir kız çocuğu misali hocanın bugün anlatacağı konuyu bekliyordu.

"Bugün sizlere kadın ve erkeği anlatacağım, muhteremler. Söze başlamadan önce unutmayın diye söylüyorum, kadını hor görmeyin. Çünkü kadın; bizim annemizdir, bizim hayat ve ahiret arkadaşımız aynı zamanda da dokunmaya kıyamadığımız kız çocuklarımızdır."

Zeynep ayak ucuna basıp hocanın sakalını sıvazlayıp cemaate şefkatle bakmasını izledi. Orada olup da yüz yüze dinlemeyi ne çok isterdi. "Peygamberimiz (s.a.v) bir hadisinde şöyle buyurmuştur: "Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Allâh'tan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh'ın bir emâneti olarak aldınız." " Zeynep dinlemeye devam ederken yanında birini hissetti. Başını çevirip baktığında sakallı bir gencin kendisine anlamaya çalışır gibi baktığını fark etti.

Korkudan sıçrarken kendini yerde bulmayı bekliyordu. Ama adam onu elbisesinden tutmuş ve düşmesini engellemişti. Zeynep dengesini koruduğunda kumaşı bırakmış, ellerini arkasında toplamıştı. "Burada ne yapıyorsun?" Zeynep'in onun sıcak kahve gözlerine ve derin sesine verecek bir cevabı yoktu. Korkuyla gözlerinin içine baktıktan sonra geriledi ve en sonunda da önüne dönerek kaçmaya başladı. Çocuğu cevapsız bırakmanın ayıp olduğunu bilse de kendi hakkında herhangi bir bilgi sahibi olmasını istemiyordu.

Tek özgür hissettiği yer o caminin arka bahçesiydi ve elinden onun da alınmasını istemiyordu.

۵

Sadi'yi iyi yapayım dedim(zaten iyi de bir çaktırmayın.)ama Naim hiçbir zaman iyi olamaz.

 RobertxTony chaewqxy 🫶🏻🎀

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

RobertxTony chaewqxy 🫶🏻🎀

engin sevgin, cünzeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin