Güneş ışınlarının yüzüme vurduğunu fark edecek kadar ayıldığımda tekrar gözlerimi kapatıp uykuya dalmamak için kendimi var gücümle zorladım. En sonunda yataktan kalktım ve banyoya doğru ilerledim. Kısa bir duş aldım ve benim için dolaba çoktan yerleştirilmiş duran kıyafetlere göz attım. Mavi, çokta dar olmayan bir kot ve yeşil tonuna kaçan bir kısa kollu giydikten sonra aşağı indim. Salonda asılı duran büyük saat 10'u gösteriyordu. Babam işe gitmiş mi diye düşünmeden edemedim fakat yukarıdan gelen ayak sesleri ve ciddileşen yüz ifadeleri ile babamın da aşağı indiğini anladım. Sofranın hazır olduğunu babamın oraya yönelmesi ile anladım. Bende masaya doğru hareketlendiğimde artık konuşmaya hazır olmak için derin nefesler alındı. Burada nasıl devam edeceğini bilmiyordum. Babam nasıl karar alırdı bilmiyordum. Belki de bir okula yazdırırdı.
-Buraya gelirken bir düşüncen var mıydı?
-Hayır, gerekiyor muydu?
-Seni bir koleje yazdıracağım. Şuana kadar kaçırdığın bir şey yok. Zaten yaşına uygun her şeyi orada öğreniyordun.
-Tabii. Düşündüğün bir kolej var mı?
-Aravel. Aravel Koleji. Orayı düşünüyorum. Pazartesi için hazır ol.
-Tabi ki. Olurum.
Sadece bu kadar konuşuldu, herhangi bir şey de yapılmadı. Bir kaç gün daha sadece evde kalarak geçirdim. Bu süreç içerisinde bir telefon ve dersler için de bir tablet alındı. Hepsi bu kadardı. Bir konuşma ya da kaynaşma da yaşanmadı. Konuşulanların hepsi o gün olduğu kadardı. O gün geldiğinde telefonu çoktan kurcalamış ve neyin nerede olduğunu öğrenmiştim. Kurduğum alarm ile kalktım. Formamı giydim ve hazır olan çantamı alıp evden çıktım. Özel araç ile okula götürüldüm ve öyle de geri döndüm. Gidip geldikçe bir kız ile kaynaşmıştım aynı zamanda sıra arkadaşımdı. Belki de konuştuğum tek insandı.
Burayı daha çok gerçek dünya olarak adlandırmıştım çünkü o şatoda yaptığım tek şey hayatım için yeterli görülen dersleri ve yemekleri tüketip başka bir güne hazırlanmaktı. Hocam ve hizmetçiler dışında insan yüzü gördüğüm yoktu. Gerçi son zamanlarda sadece hocaları görür olmuştum. Bir yıldır eve temizlik için gelinmiyordu. Tadilat yapılmamıştı ama ağlar dışında pis bir görüntüsü de yoktu. Gerçi babam oraya hiç gelmediği için bilemezdi. O evi nasıl aldık bilmek istiyordum çünkü orada içime sinmeyen bir şey vardı. Her gün başka birine zarar geliyordu. Bu durumdan rahatsız olduğum için sekreteri ile konuşup hocalar hariç kimsenin gelmesini istememiştim. Onlar da haftada dört gün geliyorlardı zaten.
Okulda geçireceğim ikinci cuma günüydü. Yine alarm ile kalkmış hali hazırda duran çantamı almış ve araca binmek için aşağı inmiştim. Normalde kahvaltı yapıp öyle çıkıyordum ama bugün bunun içim midem fazla heyecanlıydı. O kötü durumdayken bir şeyler daha ekleyip okulda kötü bir duruma düşmek istemezdim. Onun için bunu inerken söyleyip erkenden okula geçtim. Üç kat yukarı çıktıktan sonra sınıfıma doğru ilerledim. İçeri girdiğimde Devin'in yani sıra arkadaşımın dikkatle bir şeyi incelediğini ve hakkında notlar aldığını düşündüğüm deftere bir şeyler karaladığını gördüm. Sıraya geçtiğimde verdiği dikkatin bir fotoğrafa ait olduğunu gördüğümde istemeden de olsa benim de dikkatim o fotoğrafa yöneldi. Fakat not almaya geçtiğinde kolu fotoğrafı kapatmıştı. Sıraya oturmuş ve çantamı gözümü Devin'den ayırmadan asmıştım. Birinin sınıfa girdiğini yeni fark etmiş olacak ki başını döndüğü gibi masanın üstündekileri hızlıca toparlamaya çalıştı, gizleyerek.
Hani bazen olur ya gizlemeye çalıştığınız şeyi daha çok açık edersiniz. Sonra o kişi far eder ve öylece kalır. İhanete uğramış gibi.
Alında olan bitenin ihanetle bir alakası yoktu ama ben öylece kala kaldım. Sanki bir ceset görmüşüm gibi kalakaldım. Benden saklamaya çalıştığı ve hızlıca çantasına sokuşturduğu şey ise benim yıllardır kaldığım, büyüdüğüm şatoydu.
İyi akşamlarr. Umarım bölümleri beğenmişsinizdir. Bölümlerin geliş tarihleri için bir netlik veremeyeceğim şimdilik. Yıllardır taslak halinde beklediği için devamı nasıl gelir net değil. Ama yazdıkça oturacağını umuyorum. Diğer bölümde görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mosifo
Teen FictionGecenin yüzünü gösterdiği kirli bir karanlık düşün ve bunun annesinin ruhundan kaçmaya çalışan küçük bir kızla renklendiğini. Her kitap da en dikkat çeken farklı insanlardır ama gerçek dünyada en çok onlar dışlanır. Zemheri çok küçük yaşında ailesin...