3

488 26 5
                                    

Sevdiği kadına göz ucuyla baktı Ömer. Ne kadar da küçülmüştü öyle. Gözündeki akamayan yaş damlasını gördü. İçi parçalandı. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Sadece orada öylece oturan karısını görüyordu gözleri. Konuşmak istedi. Kelimeler boğazında takıldı kaldı. Yanına gidip ellerini tutmak istedi. Ayakları işlevini yitirmiş gibiydi. Bir süre baktı karısına. Binlerce lanet okudu kendine. Keşke o kaza hiç olmasaydı diye geçirdi içinden. Evet, hepsi o kazanın yüzündendi. Ömer öylece durmuş beyninden geçen düşünceleri susturamazken Doğa girdi içeri. Ömer'e üzgün bir bakış atıp annesinin yanına doğru gitti.

"Annecim ben Cemre'yi alıp geleyim, gidelim buradan olur mu?"

Kıvılcım cevap veremedi. Ağzını açamadı. Kafa sallamakla yetindi. Doğa yukarı çıkarken Ömer hâlâ aynı yerde duruyor, ne hareket ediyor ne de bir şey söylüyordu. Sonunda cesaretini toplayıp yavaşça Kıvılcım'ın önüne doğru yürüdü, diz çöktü.

"Lütfen sana açıklamama izin ver. Her şey bir yanlış anlaşılma"

Kıvılcım gözlerini kaldırıp baktı Ömer'in suratına. Gözlerinin içine bakamıyordu bile. Bu muydu sevdiği adam? Bu muydu aşkından öldüğü kişi? Bu muydu işten çıkar çıkmaz eve koşa koşa gitme sebebi? Benimleyken onu mu hayal etmişti dedi kendi kendine. Midesi bulandı birden. Kendinden utandı. Ayağa kalktı. Ömer yokmuş gibi davrandı. Yanından yürüyüp geçti. Sonra düşündü. Utanması gereken kişi o değildi. Ömer'e arkası dönükken konuştu.

"Sevgilini yalnız bırakma istersen"

Ömer içinin çekildiğini düşündü birden. Evet evet aynen öyle oluyordu. Birisi ruhunu ayak uçlarından tutup çekiyordu. Boşluğa düşmüş gibi hissetti kendini.

"Hayatım deme öyle lütfen ne sevgilisi, ne olur dinle beni, açıklayayım her şeyi"

Kıvılcım dönüp cevap verecekken Doğa geldi.

"Hadi gel gidelim annecim."

Kıvılcım, Ömer'in gözlerine ilk kez baktı o an. Gözlerindeki o hüznü gördü Ömer'in. Yanına çöküp sarılmak istedi. Gamzesini öpmek, yüzünü boynuna gömmek, bunların hiçbirinin gerçek olmadığını söylemesini istedi ama o bunların hiçbirini yapmıyordu. Sadece çökmüş hüzünlü gözlerle bakıyordu.
"Madem her şey bir yanlış anlaşılma neden durdurmuyorsun o zaman beni, neden elimden tutup gidemezsin demiyorsun. Benim için hüzünlü değil demek ki o gözler. Sevgilisine üzülüyor herhalde."
Beyni Kıvılcım'a bunları söylüyordu. Son kez baktı aşık olduğu adama. Doğa'nın yanına yürüdü yavaş adımlarla. Birlikte Ünal evden ayrıldılar.
Eski evine döndüğünde birden ürperti hissetti Kıvılcım. Soğuk geldi ev ona. Ev soğuk olmazdı ki, ev hep sıcak olurdu. Onun evi öyleydi en azından. Ya da eski evi. Ne farkeder. Odasına gitti hemen. Yatağına çöktü. Ne zamandır gelmemişti bu odaya. Ne kadar yabancılaşmıştı bu ev ona. Çok üşüyordu. İnsan evinde üşümezdi. Evini düşündü. Gerçek evini. Nasıl da sıcaktı onun evi. Biraz daha düşündü. Ömer burada yaşarken burası da sıcaktı. Bu yatakta da birlikte uyumuşlardı. İçi sızladı sonra. Onun evi duvarlar değildi ki. Onun evi Ömer'di.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 28 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

kıvmer | senaryolarWhere stories live. Discover now