Yıldızlara Yolculuk

26 3 7
                                    

Öncelikle herkese merhaba, Kuzey Yıldızı benim yazdığım ilk kurgu değil ama yeni bir sayfa açmak aranan bir kurgu. Boyut emanet. Medyadaki şarkıyla okursanız bu evrene daha kolay adapte olabilirsiniz. Medya minik Lena. İyi bakın kendinize.

Dağların ardında kaf dağının eteklerinde yaşamayı tercih ederdim fakat benim için seçilen hayat tam tersiydi. Kalabalık bir şehrin tam merkezinde bir apartman dairesinde kendi başıma yaşamak. Biyolojik ailemden uzakta, tek başıma. Bunu bir nevi ben istemiştim aslında, onlardan uzaklaşmak, kendimle kalmak. Bunun her şeyi halledeceğini düşünüyordum ama şu sıralar anlıyordum ki insan her şeyden kaçabiliyordu ama yalnızca kendinden kaçamıyordu. Ben de ailemden kaçmıştım fakat kendimden kaçmayı asla becerememiştim.

Kendimden kaçmaya çalıştıkça her şey daha karmaşık bir hâl alıyordu. Hani dedim ya insan sadece kendinden kaçamıyor. Kaçmaya çalıştıkça bir bataklık misali dibe çekiyor kendini.

Kafamın içindeki sesleri susturabilmenin yollarını aradım defalarca, müzik dinledim, oyunlar oynadım, yürüyüş yaptım, kitap okudum fakat hiçbiri ne kendimden kaçmamı sağladı ne de kafamın içindeki sesleri susturabildi.

Hayatı kurcalamayı sevmezdim. Her kurcalamaya kalktığımda kendisi ne kadar büyük ve güçlü olduğunu bana acı bir şekilde gösteriyordu. En büyük darbesini de geçen hafta beni büyüten, yanımdan bir an bile ayrılmayan anneannemi elimden alarak vurmuş oldu.

Anneannem her zaman "bir gün gideceğim ama sen yıldızlara baktığında daima seninle olacağım eşek sıpası'' derdi. Buna başta inanmamıştım fakat son günlerde ne zaman kendimi kötü hissetsem kendimi yıldızları izlerken buluyordum ve bu bana iyi geliyordu. Parlaklığından asla ödün vermeyen o yıldızlar bana nefes aldırıyordu.

İnsan doğası garipti, yaşayabilmek için daima yanında birilerinin olmasına ihtiyaç duyuyordu fakat sanırım bu denklem benim için geçerli değildi. İnsan kendine yetebilmeyi bilmeliydi ama kimse bunu kabul etmiyor aksine sürekli yaslanacak birilerini arıyorlardı. Aslında insan en çok kendine yaslandığı zaman dik durabilirdi.

Susmayan sesler, beynimin içinden çıkmayan düşünceler hepsi bir el gibi boğazımı kavramış sıkıyordu ama öldürmüyordu da. Ölüm bazen kurtuluş gibi görünse de öyle olmuyordu. Olmazdı da. Her ölüm bir hikayenin yarım kalışı demekti. Ölümü çoğu zaman düşünsem de asla cesaret edememiştim. Bir uçurumun kıyısında öylece oturuyordum ama atlayacak kadar cesaretli değildim. Belki de hikayemin yarım kalmasını istemiyordum. Her ölüm zamansızdı bana göre.

Genç yaşta ölen birinin de yaşlanıp yatağında son nefesini veren birinin de aslında daha yapacak çok şeyi, görmediği çok şehri vardı. Şakaklarıma giren ağrıyla yüzümü buruşturdum. Baş ağrısı kendini hatırlatmasa olmazdı zaten değil mi?

Oturduğum bankta gözlerimi kapatıp geriye yaslandığımda sol tarafımda hissettiğim hareketlilikle istemeyerek de olsa gözlerimi araladım. O kadar bank varken gerçekten burayı mı bulmuştu oturan kişi. Bir şey söylemek için dudaklarımı araladığımda gördüğüm görüntüyle birlikte hiçbir şey söylemeden aniden banktan kalktım.

Kanatları olan küçük bir şey bana doğru bakıyor üstelik gülümsüyordu. Başımın ağrısı geçsin diye aldığım ilacın tarihi geçmiş olmalıydı aksi halde bu görüntünün başka hiçbir açıklaması olamazdı. Aksi halde ben kafayı yemiş olabilirdim, tamam son zamanlarda pek iyi değildim bunu kabul ediyordum ama bu kadar hayal görecek kadar kötü olduğum da söylenemezdi.

''Benden korkma Barlas, sence senden kat be kat küçük bir canlı sana zarar verebilir mi?'' Duyduğum ince ses karşısında bayılacak gibi olsam da soğukkanlı durmam gerektiğini hissediyordum. Hem söylediği şey de fazlasıyla mantıklı gibi duruyordu. Tek kaşımı kaldırıp parmağımı uçan şeye doğru uzatmamla parmağımı ısırması bir olmuştu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 28 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kuzey YıldızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin