Cengiz
Ne yapıyorsun prensesAyla
ÖdevvvvCengiz
Çok mu varAyla
Bitirdim sayılırCengiz
Sedef dışarı çıkalım diyor ne dersinAyla
Sevgilin dışarı çıkmak istiyorsa seninle baş başa çıkmak istiyordur cengizCengiz
Canın sıkılmıştır diye dedim
Biz çok baş başa kalıyoruz zatenAyla
Böyle yaptığın için sedef beni sevmiyor
Kızla tek başına vakit geçirCengiz
Seni sevmiyor değilAyla
Evet nefret ediyor çünküCengiz
Hayır ayla
Biraz kıskanç bi insan sadece
Ama sen benim kardeşimsinAyla
Cengiz kız haklı
Belki de aramıza mesafe koymalıyızCengiz
Hiç kimse senden uzaklaştıramaz beniAyla
Şöyle söylemeUmutlanıyorum|
Cengiz
Hayır ayla aklındakileri sil hemenAyla
Haklı olduğumu biliyorsun
Sevgilin ile aranıza girmek istemiyorum cengizCengiz
Bunun için birbirimizden uzaklaşmayacağız
Hani çocuklarımın havalı halaları olacaktınAyla
Kalbim çok acıyor|Öyle olacağım
Cengiz
Beş dakikaya aşağıda ol tamam mı
Sedefe gelmeyeceğimi söyledim
Beraber Ay'ı izlemeye gidelimAyla
Beş dakikaya hazır olamamCengiz
Zaten her halinle güzelsin
(★)
GörüldüKapıda bekliyor olacağım
Üzerine kalın bir şeyler al hava soğuk
Bir daha da sakın böyle şeyler söylemeAyla
Tamam geliyorum.2 yıl önce
Elimdeki sandiviçi gelen sesler ile yana bırakıyorum. Üst sınıflar her zamanki gibi kavga ediyor. Yemek yemek için yanlış bir yer mi seçtim diye sorgulamaya başlıyorum. Ama maalesef koca okulda öğle araları sadece halı sahanın yanı boş oluyor.
Gelen sesler daha da arttığında merakla yerimden kalkıyorum. Acaba bu sefer hangi kız için kavga ediyorlar. Biraz ilerlediğimde büyük sınıfları görüyorum. Yine ortalarına birini almış tekmeliyorlar. Çocukların tekmeleri benim canımı yakıyor sanki. Yine o çocuk bunu yapan. Sinan... Benden hoşlanan 12. Sınıf çocuk. Sonrada gelip neden teklifini kabul etmediğimi soruyor, acaba neden?
"Bir daha seni Ayla'nın yanında görürsem ananı sikerim, duydun mu beni?"
Adımı duymam ile gözlerim fal taşı gibi açılıyor. Oradakinin bizim çocuklardan biri olma ihtimali korkutuyor beni. Hızla oraya doğru ilerlerken beni daha da korkutacak o şey geliyor başıma. Onun sesini duyuyorum.
"Sana mı soracağım orospu çocuğu!"
Sinan tam bir tekme daha atmak üzereyken tüm sesimle bağırıyorum.
"Dur!"
Koşarak yanlarına gidiyorum. O kadar hızlı koşuyorum ki kendime bile şaşırıyorum. Herkes şaşkın gözler ile bana bakarken ben sadece onu görüyorum. Yüzüme bile bakamıyor, her yeri kan olmuş. Tam o an gözümden bir yaş düşüyor. Hayatımda hiç bu kadar canım acımamıştı.
Yanına çöküyorum, ağlamak istemiyorum ama gözyaşlarım maalesef benden izin almıyor. Sinirle kaşlarımı çatarak bakışlarımı başımızda bekleyen çocuğa çeviriyorum. Çatık kaşlar ile ikimize bakıyor. Ama burada korkulması gereken kişi benim.
"Kaybol!"
Diyorum bağırarak. Ayağa kalkıp göğsüne yumruklarımı savuruyorum. Hiçbir şey yapmıyor, geri geri sendeliyor sadece. Her yumruğumda daha çok ağlıyorum. İntikamını almak istiyorum. Bu çocukların hepsini tek başıma dövmek istiyorum.
"Hepinizin defolup gidin buradan! Eğer bir daha, bir daha birinizi bile onun yanında görürsem hepinizi kendi elimle öldürürüm duydunuz mu beni? Defolun!"
Ben bağırmaya devam ederken bir el ayak bileklerime tutunuyor. Bakışlarımı ona çeviriyorum. Dur der gibi bakıyor bana. Sen bu haldeyken nasıl dururum bilmiyorum. Canım çok yanıyor, onun bu halde benim yüzümden olduğunu düşündükçe daha çok yanıyor canım. Çocuklar uzaklaşmaya başlıyor yavaş yavaş. Bende Cengiz'in yanına çöküyorum tekrar. Doğrultmaya çalışıyorum onu.
"Bu burada bitmedi!"
Diyor Sinan ama ikimizde onu takmıyoruz. Ellerimi Cengiz'in yanaklarına yerleştiriyorum. Yüzü berbat bir halde, vücudunu düşünemiyorum bile. Hâlâ gözlerime bakmıyor. Bunun beni daha çok yaraladığından habersiz. Hayatımda en çok değer verdiğim insanın bu halde olması inanılmaz canımı sıkıyor.
Onu kaldırıp banklardan birine oturtuyorum. Beni burada beklemesini söyleyerek okula koşuyorum. Hayatımda hiç bu kadar hızlı koşmamıştım. Bedenciye ilk yardım çantasını bana vermesi için adeta yalvarıyorum. Uzun ısrarlarımdan sonra çantayı da alıp onun yanına gidiyorum. Orada oturup beni bekliyor, benden başka kimsesi yok biliyorum.
Ağlamamak için kendimi sıkıyorum. Cengiz ağlamamdan nefret eder. Elimdeki pamuğu ilaçlayıp yara içinde olan kaşına sürüyorum. Canı acıyor, biliyorum ama sesini bile çıkarmıyor. Kaşı bittikten sonra dudağının kenarına geçiyorum. Göz gözeyiz ikimizde birbirimizi izliyoruz. Gözlerim dolunca bakışlarımı dudaklarına çeviriyorum.
Orayı da sorunsuz bir şekilde hallettikten sonra elmacık kemiğine geçiyorum ama daha fazla dayanamıyorum. Gözyaşlarım yavaş yavaş akmaya başlıyor yanaklarımdan. Ellerini gözyaşlarımın aktığı yerlere koyarak yavaşça siliyor onları. O kadar nazik davranıyor ki sanki yüzü yara bere içinde olan benmişim gibi.
"Ayla..."
Bu hareketi ile daha fazla ağlamaya başlıyorum bende. Hıçkırarak ağlamaya başlıyorum bir anda. Yanaklarımdaki ellerini belime indiriyor hemen sarıp sarmalıyor beni. Sımsıkı sarılıyor bana. Canı acıyor biliyorum ama hiç bırakasım gelmiyor onu.
"Özür dilerim Cengiz, yemin ederim bir daha-"
"Şşş.."
Susturuyor beni. Kollarını biraz daha sık sarıyor bana. Ben orada saatlerce ağlıyorum, o da saatlerce sarılıyor bana. Okul bitiyor ama ikimizde kalkmıyoruz oradan. İkimizin de canı acıyor. Onun vücudu, benim de kalbim acıyor. Ama ikimizde birbirimizin yaralarını saramıyoruz.
Cengiz, 4 yıl önce 6. Sınıftayken babamın yüzü yaralı bir şekilde eve getirdiği, iki ay boyunca evimizde baktığı çocuk. Tüm hayatım olduğunu yeni fark ediyorum. Babasından şiddet gören o çocuğu benim babam iyileştiriyor ardından ona iyi bir koruyucu aile buluyor. Beraber tüm çocukluğumuz geçiyor. Ve Cengiz, babam "Alya senin de kardeşin." dediğinden beri beni sadece kardeşi olarak görüyor. Dahası da olmayacak biliyorum çünkü biz böyle büyüdük.