17

95 11 10
                                    

"Nerede bu çocuk amınakoyayım ya? Delireceğim şimdi!" Hyunjin parmaklarını saçlarının içinden geçirerek kafa derisini sıktı. Bütün grup Felix'i arıyordu, ama artık sevgilisi delirmek üzereydi. Telefonunu tekrardan çıkardı ve Felix'in telefonuna ellinci mesajını bıraktı, tam cebine geri sokacakken titredi telefonu. 

hyunjin-felix

+60 mesaj

felix: alt kattaki tuvaletteyim.

felix: yalnız gelir misin?

Mesajı okur okumaz arkadaşlarına haber verip koşar adımlarla alt kata indi Hyunjin, bu tuvaletler kapıları hasarlı olduğu için uzun süredir kullanılmıyordu. Sevgilisinin orada ne aradığı hakkında hiçbir fikri yoktu. "Felix?" Burnunu çekti kabindeki ve ayaklandığını gösteren sesler çıkardı. "Hyunjin! Kapı sıkıştı açamıyorum!" diyerek bağırdı sevgilisi. "Tamam sakin ol, geride dur kırmaya çalışacağım." Hyunjin bir iki adım geri gitti ve tuvalet kapısına hızla omuzunu geçirdikten sonra kapı aralandı ve biricik sevgilisini gördü Hyunjin.

Gözleri, burnu ve yanakları ağlamaktan kızarmış bir şekilde karşısında duruyordu sarışın, durumu sorgulamadan hemen kollarının içine aldı onu. Felix ağlamaya devam etti. "Çok korktum." dedi hıçkırıklarının arasında. "Telefon da çekmiyordu, bir sinyal alınca hemen sana yazdım." Hyunjin, kollarının arasındaki bedene daha sıkı sarıldı. "Ama buradasın artık, iyisin." Hyunjin, sevgilisinin sırtına daireler çizerek onu rahatlatmaya çalışıyordu. Felix'in nefesleri yavaşlayınca ve sakinlediğini gösteren nefesler almaya başlayınca kollarını gevşetti Hyunjin. 

"Ne olduğunu anlatmak ister misin?" Hyunjin, Felix'i karşısına alacakken Felix ona daha sıkı sarıldı. "Bazı çocuklar bizim hakkımızda konuşuyordu, derse onları duydum." Hyunjin kaşını kaldırdı. "Ne diyorlardı?" "Seninle olmak için götümü verdiğimi söylüyorlardı, yoksa bana hiç bakmazmışsın." Hyunjin, sinirinin tepesine kadar çıktığını hissedebiliyordu. "Kim dedi bunu?" dedi hiç sorgulamadan. "Sınıftaki bir çocuk." 

"Tipini hatırlıyor musun?" Felix usulca kafasını salladı ve çocuğu betimlemeye başladı. "Kumral saçları var, gözleri açık kahverengi, yanakları biraz tombul."

"İt oğlu it Kim Sunoo." 

˚ʚ♡ɞ˚

"Ne var oğlum bi sakin olsana." Changbin, yanlarında volta atan Hyunjin'i sakinleştirmeye çalışıyordu. "Yine yaptı yapacağını tabii!" Hyunjin hala kendi kendine söyleniyordu. 

Sevgilisini sakinleştirip dersine girmesi için arkadaşlarına emanet ettikten sonra koşarak kendi arkadaşlarının yanına gitmişti. "Bir düzgünce açıklasana şu olayı." dedi Jeongin. "Kanka şu alt dönemden Sunoo vardı ya." "Sana takık olan." dedi Jisung. "Aynen o, bu it oğlu ite ben yüz vermeyince zaten bi götü kudurmuştu. Şimdi de Felix'e sarmış, çocuğun duyduğunu bile bile orospu muamelesi yapmış gözü önünde. Benim. Sevgilime." Benim kelimesini bastırarak söylemişti Hyunjin. "Kimse, benim sevgilime böyle bir şey diyemez." diyerek devam etti. "Ne yapmak istersin?" dedi Chris, arkadaşının vereceği her cevaba hazırdı. "Ağzını yüzünü dağıtmak." 

"Kanka o çocuğun arkası biraz sağlam." dedi Changbin. "Bizim değil mi lan?" Hyunjin, Changbin'e döndü. "Ayıpsın, bir derdi varsa gideriz konuşuruz. Kaşınırsa da kaşırız." 



yeni kitaba başlayacağımm

love on top, hfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin