1

618 21 3
                                    


Yaz mevsimi bitmesine rağmen nemden küflenen küçük evin rutubet kokusu gitmemişti. Sıska sarışın çocuk panik halinde odasından çıktı ve tek tek camları kapatmaya başladı. Kapatmadığı son camın yanında bulunan kıvırcık saçlı kıza baktı ama dalgın dalgın ütü yapan kız hiç oralı olmadan ütüsüne devam ediyordu. Varlığını fark ettirmek için çocuk oflayarak konuşmaya başladı.

"Asi! Ütülemen bitmedi mi kızım altı üstü bi gömlek ha?"

"Cesur beyefendi çok aceleniz varsa kendiniz ütüleseydiniz gömleğinizi. Ayrıca ne demek bi gömlek ya 3 gömlek 3 pantalon 3 ceket ütülüyorum sabahtan beri. Utanmasanız donlarınızı da ütületeceksiniz bana."

"Kızım ne dedim sanki geç kalmaktan hoşlanmadığın için hatırlatayım dedim ne desem suç! Yaman da hala gelemedi zaten biraz daha gelmezse gidiyorum ben sizsiz haberin olsun."

Cesur'la Asi atışmaya devam ederken koltukta oturan çocuk kıkırdamaya başladı. Soysalan Lisesindeki ilk günleriydi kardeşlerinin. 

O yürümeye tekrar başlasın diye kısacık ömürlerini heba etmişlerdi gibi geliyordu çoğu zaman ona. Şehirde gitmedikleri ve kapı dışarı edilmedikleri hastane kalmamıştı, paralarının olup olmadığını bile öğrenmeden hatta doktorlarla bile konuşmalarına müsaade edilmeden dışarı atılıyorlardı küçük oldukları için çocuklar. Gerçek yaşlarını bilmedikleri için sokakta rastgele kendilerine yaş seçmişlerdi. Yaman ne kadar kendini en büyük olarak kaydettirse de o bile küçük kalıyordu koca dünyaya karşı.

"Umut'um noldu?" düşünceleri arasında farkında bile olmadan gözleri dolmuştu. Çoktan Cesurla Asi'nin atışması bitmiş, Umut'un gözlerinin içine bakıyorlardı ne olduğunu çözebilmek için.

Umut tam ağzını açıyordu ki açıklama yapmasına izin vermeden yanına doğru koştular. İkisi de sımsıkı küçük çocuğa sarılırken kapı çaldı ama hiçbiri yerlerinden kıpırdamıyorlardı. Kapının açılmayacağını fark edince kapıyı zar zor açtı ve içeri girdi.

"Lan oğlum ne hırsız gibi giriyorsun? Gariban evimize bi hırsız girmediği kaldıydı o da oluyor sandık." Üçü de içeri doğru gelen iri yarı esmer çocuğa dik dik bakıyorlardı.

"Asıl sizin bu haliniz ne sarılarak niye ağladınız? Leş gibi kokuyor içerisi rutubet dışında yemek falan mı yandı tüm ev yanık koku-" Asi cümleyi bitirmesini beklemeden ütüye doğru koşmaya başladı.

"Kızım aşkolsun ya beni içeri almazlarsa senin gömleği çorlarım haberin olsun. Doktorun prensese benzeyen kızıyla tanışacaktım lan ben bugün." Yaman tam o anda Cesur'a dirseğiyle vurmaya başladı. "Oğlum kapat ceketinin önünü yeter kızın gömleğini giyersen o ne giyecek mal." Asi gülerek ikisine laf etmek üzereyken okula yaklaştıklarını fark etti ve sustu. Heyecandan titreyen ellerini cebine sokup sessizce yürümeye devam etti.

 Umut için Soysalan Lisesine gittikleri ilk gündü bugün. Her şey eksiksiz olsun diye son paralarıyla ütü bile almışlardı ama bir türlü o zenginlere benzemeyi başaramamışlardı. Okula servisle değil yürüyerek, aileleriyle değil yalnız başlarına, son model eşyalarıyla değil sokaktaki diğer kardeşleriyle paylaşarak kullandıkları çanta ve ayakkabılarla gidiyorlardı ama yine de hallerinden memnunlardı. Planlarının işlemesi için dua ederek okulun girişinden içeri girdiler. 

Güvenlikten geçebilmişlerdi ki bu iyiye işaretti. Normalde Soysalan Hastanesi güvenlikleri tarafından tanındıkları için kapı dışarı edilmeye o kadar alışmışlardı ki hiçbir Soysalan kurumuna giremeyeceklerini sanıyorlardı ama yanılmışlardı. Serhan Soysalan demek ki çocukların bu kadar ileri gidebileceklerini düşünmemişti.

Okulun kapısının önüne geldiklerinde okulun büyüklüğü karşısında şok oldular. Cesur sadece kardeşlerinin duyabileceği bir sesle söylenmeye başladı. "bu piçlerin okulları bile böyleyse evleri nasıldır vay anasını!" Asi gözlerini devirerek bahçeye alıcı bir gözle bakındı. 

"Baksanıza millet hep aileleriyle gelmiş burası nasıl lise? Biz de mi annelerimizle gelirdik acaba yanımızda olsalar?" Yaman acı bir gülümsemeyle Asi'nin omzuna kolunu doladı ve beraber içeri doğru yürümeye başladılar.

Okulun içi de dışı kadar büyüktü, belki de ilk defa bir okulun içine girdiklerinden dolayı böyle hissediyorlardı. Mahallelerinde büyümüş iç güç sahibi olmuş ama yine de çocukları yapayalnız bırakmamış hayırseverler sayesinde bu zamana kadar açıktan okumuşlardı. Lise son sınıfı da aynı şekilde yapıp çalışmaya devam etmeyi düşünüyorlardı ama Umut gün geçtikçe kötüleştiği için mecbur bir plan yapmak zorunda kalmışlardı. Bu planı gerçekleştirmek zorundalardı, başaramasalar bile en azından 1 yıl boyunca yakalanmadan Soysalan Lisesinde okumaları lazımdı. Umut'un yüzüne başka türlü nasıl bakarlardı bilemiyorlardı.

" Çocuklar ne o öyle neden kapıda dikiliyorsunuz? Ay yoksa siz Nesli'nin söylediği burslu çocuklar mısınız bir saniye." Yanlarına gelen kısa kıvırcık küt saçlı kadın konuşmalarına fırsat vermeden telefonundan bir şey bakmaya başlamıştı. "Evet öyleyiz. Kaydımız yapıldı ama ilk gün yine de müdürün odasına uğrayın demişti görevli hanım ama nereye gideceğimizi bulamadık." Yaman karşısındaki yapmacık kadına o kadar katlanamamıştı ki bir an önce uzaklaşmak istiyordu. Karşılarındaki kadın ufak bir kahkaha attı.

"İlahi çocuk e müdür benim işte. Beni bile tanımadan mı geldiniz bu okula." diyen Şebnem çocukların yüzündeki ciddiyeti görünce daha fazla uğraşmamak adına kendini tanıtmaya başladı. "Ben Şebnem Sualp. Müdürünüzüm. Sizlerle tanışmak için aslında odama çağırdım ama bulamamanız normal. Tanıştığımıza memnun oldum. Sizlerin adı ne bir saniye bakıyorum. Hah hanginiz hangisi bilmiyorum Yaman-Asi-Cesur Korkmaz üçlüsü sizsiniz demek ki. Gerçi kardeş olduğunuzu duyunca benzersiniz sanmıştım ama." kadın çok komik bir şey söylemişçesine büyük bir kahkaha daha patlattı.

Asi diğerlerinin konuşmasına müsaade etmeden "Ben Asi, sarışın olan Cesur az önce konuştuğunuz da Yaman hocam. Müsaadenizle sınıfa geçsek tanışma faslı bitti belli ki." dedi sert bir şekilde. Tam da o sırada zil çalınca Şebnem onaylayıp çocukların yakasından düştü.

"Tüm arızalar da bizi buluyor biriyle dövüşmeden şu sınıfı bir bulabilseydik."

"Oldu Cesur okulun ilk saniyesinde Yamanla beraber birileriyle dövüşün de atılmamız kolay olsun Serhan iti bizi kovmadan. Ya sabır sus şurda işte sınıf yürü." diye Cesur'u çekiştirmeye başladı Asi. 12-A ve B olmak üzere iki sınıf vardı. Çocuklar bursluluk sınavından tam burs aldıkları için de direkt en iyi sınıfa konulmuşlardı.

Sınıfa girdiklerinde en arka üçlü dışında her yerin dolduğunu gördüler. Yaman sınıfta kaç sıra olduğuna, Asi kızların bakımlı saçlarına, Cesur ise sınıftakilerle bir dövüş olsa kazanma şansının ne kadar olduğunu anlamak için erkeklerin cüsselerine bakıyordu. 

İçeri girdiklerinde sınıftaki herkes sustu ve büyük bir sessizlik oldu, ardından uğultular gittikçe artmaya başladı. En önde dolapların yanındaki köşede oturan kız parfümünü sıkmaya başladı kapıdakilerden habersiz. Cam kenarı en arka köşede oturan çocuk ise ayaklandı. Yaman onu tanıyordu. Asi ve Cesur'un da tanıdığından emindi.


✧BÖLÜM SONU.

olduğum gibi bulHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin