3 ay sonra...
"kalk amını siktiğimin malı... KALKSANA!"
Yine hyunjinin gazabına düştüm ve güzellik uykumu böldüğü için fena sikicektim ama bu halde sikemem. Zar zor olsa da hyunjine karşı gelmeyip kalktım
"sanki uyanınca bir şey olucak, sırf yalnız çay içme diye yanına zorla oturtuyorsun"
"ne var yani yalnız içememek elimde olan bir şey mi?"
"eğlenicek bir şeyler bulsan elinde"
"yeni uyandığına dua et benim eğlencem sensin"
Bu iğrenç kilişe lafına göz devirip duş almak için banyoya girdim o da kahvaltı hazırlicaktı.
Duştan çıkıp üstüme hafif bir şeyler giyindim bugün tatildi ne de olsa. Hyunjin yine döktürmüş kahvaltı masasını resmen donatmıştı, günüme onun meşhur kahvaltısıyla başlamamak kötü olurdu.
"geç otur ne içersin?"
"hmm... Sanırım portakal suyu"
Bu lafıma karşı bana kaşlarını kaldırıp garipçe baktı ben de ne var diye kafamı salladım, bir şey demeyip meyve suyumu verdi bir yudum alıp yemeğe başladım.
"neden bu kadar şaşırdın?"
"alerjin vardı diye hatırlıyorum"
Dediğiyle gözlerimi sonuna kadar açıp masadan kalktım temiz bardak alıp suyumu koydum, yokluktan çıkma gibi içtim hyunjinin göz devirişini arkamdan hissedebiliyordum unutmak suç mu?
"neden hatırlatmadın sabah sabah hastaneyle uğraşıcaktım"
"benim sorunum değil"
Arkamı dönüp hyunjine baktım bu mal aklını mı kaçırdı? Bakışlarımın farkına varıp bana baktı
"ölmemi mi istiyorsun"
"hayır"
"bu lafına kırıldım hyunjin"
"Napabilirim?"
"normalde önemserdin?"
Yavaşca masaya oturup yemeğe devam ettim hyunjin hiç yemeyi kesmemişti sanırım doyup masadan kalkarken konuştu
"minho kendine lütfen bak"
Neden öyle dedi ki? Ben gayet kendime bakıyordum, düzenli uyuyup kalkarım, yemeğimi yerim, temizim, neyim olucak amk
"gayet bakıyorum gözlerin bozuldu galiba"
"psikoloji bakımından dedim"
Banyoya girmişti. Hayır bir şeyim yoktu gayet iyiyim psikolog diye havalara giriyor sadece. Masadan kalkıp odama gittim haftaya taşınıcaktım, okul bitiyor ve hyunjine artık yük olmak istemiyorum, benden büyük olmasına rağmen iyi bir arkadaştık neyse.
Üzerime siyah dar pantolon ve beyaz gömlek geçirdim, biraz parfüm sıktım ve odamdan çıktım.
Hyunjin de o sırada koltukta uzanmış telefonuyla uğraşıyordu
"hyunjin ben çıkıyorum"
"nereye?"
"yine eve gidiyorum"
"tamam gecikme"
Yanıtlamadım kapıdan çıkıp botlarımı giydim, hızlı hızlı merdivenlerden inmeyi seviyorum bu yüzden yeni evim yüksekti. Binadan çıkıp evin adresine baktım çok uzak değildi ama açık alandaydı böyle arkası ormanlık bir alan yanında da mezarlık.