Minho sabah kalkıp, hazırlanmaya başladı. Hiç istemesede gitmek zorundaydı, çünkü Jisung'da gidiyordu.
Annesi daha uyuyordu, dolaptan bir şeyler atıştırıp hemen ayakkabısını giydi. Kapıyı açar açmaz karşısında Jisung'u gördü.
"Ah korkuttun beni."
"Üzgünüm hyung, geç kalıyoruz hadi."
Minho kapıyı kapatıp evden çıktı ve okula doğru yürümeye başladılar. Yoldayken Minho So Hee'yi görüp yanına gitti.
"Günaydın."
"Günaydın Minho, nasılsın?"
"İyi gibi gibi, sen?"
"İyilik güzellik."
Minho So Hee'nin kulağına yaklaşıp bir şeyler fısıldadı. Jisung bunu gördükten sonra hızlıca okula yürüdü. Minho Jisung'u gittiğini görünce So Hee'yi kenara çekti.
"Kanka Jisung senden hoşlanıyormuş."
"NE?!"
"He valla, bizde doğruluk cesaret oynuyorduk, kimden hoşlanıyorsun dedi So Hee dedim. O da ben ondan hoşlanıyordum dedi. Ne yapacağız?"
"Kanka senin aklını sikeyim, Jisung bana itiraf ederse bende 'olmaz Minho seni seviyor' mu diyeyim?"
"Kabul edecek haline yoktur?"
"Yok canım, ne kabul etmesi? Dostuma yapar mıyım hiç?"
"Adam ol kadın."
Minho hızlıca okula giderken So Hee peşinden koşmaya başladı. Zil çalınca ikiside hemen sınıfına girdi. Jisung'un aklından gün boyunca o görüntüler çıkmamıştı. Acaba So Hee onu mu seviyor diye bile geçirmişti içinden. Minho ne kadar yakın davranmaya çalışsa da, tersleyip gitti.
Çıkışta Minho tekrardan Jisung'un yanına gelmişti.
"Jisung sorun ne?"
"Sorun sensin Minho!"
"Ben? Ne yaptım?"
"So Hee'yi deliler gibi seviyorum, ama o seni seviyor. Apaçık ortada!"
"Jisung, o beni sevmiyor."
"Seviyor sus işte!"
Jisung gözleri dolu bi' şekilde eve koşmaya başladı, Minho ise arkasından bakakaldı sadece. So Hee arkasından gelip ne olduğunu sorunca Minho evde arayacağını söyledi ve eve gitti.
Eve gidince direk odasına çıkıp kapıyı sertçe kapattı.
"Hepsi benim yüzümdenmiş! Aptalsın Jisung!"
Odada kendi kendine konuşurken So Hee onu aradı. Minho telefonu alıp açtı ve konuşmaya başladılar. Minho birazda olsa sakinleşmişti.
"Deliler gibi seviyormuş seni, bilmiyor ki hayatımı ona adarım."
"Yapma be Minho, değmez. Üzme kendini."
"Onun için değer, anlamıyorsun."
"Anlıyorum Minho seni, bende yaşadım aynılarını. Sadece zamana bırak. Onu kendimden soğutmak için elimden ne gerekiyorsa yaparım."
"Çok iyi bir arkadaşsın."
"Sende öylesin Minho, şimdi gitmem lazım. Görüşürüz yarın!"
"Görüşürüz."
Telefonu kapattı ve yatağa uzandı. So Hee gerçekten iyi birisiydi, en azından şimdilik.
Gözleri kendiliğinden kapanırken aniden uykuya daldı. Annesi onu yemek için odanın önüne geldi ve kapıyı tıklattı. Minho yavaş yavaş kalktı ve yemeğe indi. Elini yüzünü yıkayıp masaya oturup, annesinin yaptığı yemekleri yemeye başladı.
Bitirdikten sonra odaya çıktı ve biraz film izledikten sonra uykusu geldi, telefonu kapattı ardından kıyafetini değiştirip, gözlerini de kapattı. Rahat bir şekilde uykuya daldı...
Sabahleyin erkenden kalkmıştı, dün fazla uyuduğu için hiç uykusu yoktu. Elini yüzünü yıkayıp, kıyafetlerini değiştirdi. Saçını düzeltip, birkaç fıs parfüm sıktı. Bugün Jisung'un onunla gelmeyeceğini düşünüp evden çıktı. Fakat Jisung'u ileride gördü. Yanında bir kız vardı. Kapşonu kapalı olduğu için tanıyamamıştı. Onları takip ederken, okula gitmediklerini anladı. Yanındaki kız onu kimsenin olmadığı küçük bir sokağa çekti. Minho uzaktan onları izlerken kız kapşonunu indirdi ve saçlarını geriye attı. Minho'nun şaşkınlıktan gözleri açılmıştı. So Hee'ydi o. Ellerini Jisung'un boynuna dolayıp, dudaklarına kapandı. Jisung ilk başta şaşırmıştı fakat ardından ellerini beline koyup duvara yaklaştırdı. İkiside bu durumdan zevk alıyor gibiydi fakat, Minho için hiçte öyle değildi. Gözleri dolmuştu, onların öpüşmesini öylece izliyordu. En yakın arkadaşı ve sevdiği çocuk, öpüşüyordu. Minho daha fazla dayanamayıp, oradan uzaklaştı. Gördüklerini kendine yediremiyordu. Artık bundan sonra Han So Hee diye birisi yoktu hayatında...
—
Akşam olmuştu fakat Minho eve gelmemişti, Annesi merak edip bayan Han'ın yanına gitti. Jisung'a sordu, Jisung, bugün hiç okula gelmediğini söyledi. Annesi daha fazla endişelenmişti. Ne kadar ararsa arasın telefonu kapalıydı. Aradan 1-2 saat sonra Minho annesini aramıştı.
"NEREDESİN SEN?!"
"Anne evdeyim, gelir misin?"
Annesi hemen telefonu kapatıp eve gitti. Kapıyı açıp Minho'ya bağırmaya başladı.
"SAAT KAÇ HABERİN VAR MI?"
"Anne sevdiğim kişiyi başkasıyla gördüm, okula gitmek istemedim. Bi' arkadaşımın yanına gittim. Rahat bırak lütfen."
"So Hee'nin yanına mı gittin?"
"Ondan tiksiniyorum."
Minho'nun gözleri gene dolmuştu, odasına hızlıca adımladı ve kapıyı sertçe kapatıp yatağa yattı. Jisung Minho'ya bir sürü mesaj atmıştı, merak ettiğini söylemişti. Minho mesajlarına görüldü atıp, So Hee'ye yazdı.
Hee
SEN NASIL BİR İNSANSIN YA?
Hee
Ne diyorsun Minho?Hâlâ ne diyorsun diyor ya
Sevdiğim çocukla öpüşmek kaçıncı seviye?Hee
Ne? (çaresizlik LDBDKSHA)
Minho ben özür dilerim
O öptü beni
Gerçekten sevmiyorum onu
GörüldüMinho yapma
Özür diledim işte
Neden bu kadar abartıyoreun?Ne saçmalıyorsun aq sen?
Yüzsüzsün sen hee
Nefret ediyorum sendenHee
AbartıyorsunSiktir ol git amk
Bu kişiyi engellediniz.
———
Merhabaa
Aradan sonra tekrardan bölüm
Çevrenize dikkat edin bebeklerim böyle piçler fazla olabilir💗
Oy verirseniz sevinirim
Görüşürüzz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
After Night:; 𝐌𝐢𝐧𝐒𝐮𝐧𝐠
FanfictionO geceden sonra, her şey değişmişti. Ayrı hayatın insanları olmak için adım atmışlardı, ayrı yollara. Fakat, o yolların hepsi aynı yöne çıkıyordu. Ama onlar bunu bilmeden, adım atmaya devam ediyorlardı...