~•°I wonder how I managed to end up in this place°•~Alarm sesi. Klasik başlangıç. Xiao, o nefret ettiği alarmı duyduğu gibi uyanmış, ve telefonunu resmen tokat atarak susturmuştu.
"Hayır... Hayır hayır. Of ya... Tamam. Kalkmam lazım. Yorganın dışı çok soğuk. Acaba hipotermi geçirmeden banyoya gidebilir miyim. Of. Saat daha sabah beş..."
Xiao yorganının altından ayağını dışarı uzatmıştı. Hava sonbahara rağmen oldukça soğuktu, eh, saatin erken olmasından da kaynaklıydı bu soğuk. Kendisini yorgandan kalkmaya ikna ettikten sonra üşüse de, titrese de banyo kapısına ulaşmıştı. Üzerindeki eski, artık pofudukluğu kalmamış pijamalarına bir göz atmış, ve lavabonun önüne gelmişti. Suyu ayarlamaya çalışsa da buz gibi su ile yüzünü yıkamıştı. Sonunda ayılması ile beraber yüzünün halini fark etmişti. Göz altları morluğu da geçmiş, artık siyahlardı. Saçları karma karışık, kaşları farklı yerlerde uzatmıştı. Pekala, bakım yapması gerekiyordu. Söylene söylene banyo terliklerini giymiş, üzerindeki herşeyi çıkarıp bir köşeye atmış, ve küveti ılık su ile doldurmaya başlamıştı. Suya girdikten sonra rahatlamış, normal bir şekilde bakım yapmaya başlamıştı. Şimdi de kendi kendine tekrar etmesi gereken repliklerini düşünüyordu.
"Tamam. Ben Xiao, 19 yaşındayım, bekle, ne diyecektim... Ha, hatırladım. Müzik dinlemekten ve gitar çalmaktan hoşlanırım. Şey, sanırım Liyue'den geldiğimi de söyleyebilirim. Ne diye en yeni üniversite Mondstadt'ta olmak zorunda ki.. ne gerek var o kadar yol gitmeye. Of.. babama yük olmak istemiyorum diye yurtta kalacağım ama umarım oda arkadaşım manyağın teki falan olmaz..."
Saçlarını yıkayıp köpüklerden arındırdıktan sonra fazla uzun olduklarını düşünmüştü. Kesmeli miydi acaba. Beline kadar geliyordu nasıl olsa. Küvetten çıkıp kurullandıktan sonra çıplak bir şekilde aynaya boş boş bakmıştı. Aynanın yanındaki ufak dolaptan yüz maskesi, cilt bakım kremi gibi şeyler çıkarmış, ve kendine bakım yapmaya başlamıştı. Göz altları o kadar da kötü görünmüyordu artık.
Eli istemsizce alnının ortasındaki mor taşa gitti. Her ne kadar canını yaksa da biraz kaşıdı. Sonra kendi kendine söylenip eline bir makas aldı. Artık geri dönüşü yoktu. Gözünü kapattı, ve saçının arkasından büyük bir parça kesti. Gerisi de öyle geldi. Şimdi saçlarının arkası o çok sevdiği oyun karakteri gibi olmuştu. Önlerini de düzeltip biraz kırptıktan sonra kestiği saçlarını bir poşete toplamıştı. Satsa iyi para ederdi aslında. Eh... Hala çıplaktı. Poşetle beraber odasına geçmiş, ve kıyafet seçmeye başlamıştı. Basit, çizgili lacivert beyaz bir kazak, altına da bol siyah bir pantalon geçirmişti. Favori kemerini takmış, küpeleri ve kolyesini eşleştirmeye çalışıyordu. Onları da hallettikten sonra makyajını yapmıştı. Yani, kırmızı göz kalemi, biraz allık, orada burada hafif fondöten, ve çok hafif parlaklık. Parfümünü de sıktıktan sonra odasının diğer ucunda olan bavulunu almış, saç poşetini yatağına bırakmış ve odasından çıkmıştı. Babası çoktan arabadaydı. Hiç beklemezdi zaten. Bavulunu bagaja yerleştirmiş ve arka koltuğa oturmuştu.
"Saçlarını kesmişsin.."
"Evet. Öyle oldu diyelim. Fazla uzamışlardı zaten. Onları yatağın üstündeki poşetle bıraktım. Kısa kestim, yani, sanırım satarsan peruk yapabilirler."
"Hm.. tamam bakarım ben. Hazır mısın üniversite için?"
"Pek sayılmaz, endişeliyim, evimden başka yerde olmak garip hissettirecek muhtemelen."
Babası bir anlığına durdu, ve kahverengi saçlarını düzeltti aynada. Tıpkı Xiao gibi altın rengi gözleri vardı onun da. Varlıklı bir iş adamıydı Zhongli. Her ne kadar parasıyla övünmese de, istese Liyue'yi alırdı. Arabayı çalıştırdıktan sonra yola koyulmuşlardı.
"Pekala, ilaçlarını yanına aldın mı? Orada krizlerinden birinin tutması hoş olmaz. Ve ayrıca, yolda giderken bir benzinliğin marketinden yemek alacağız, tamam mı? İtiraz etmek yok."
"İlaçlarım yanımda baba.. ve peki. Tamam. Güzel birşeyler varsa yerim."
Xiao'nun annesi o daha çok küçükken bir araba kazasında ölmüştü. O, her ne kadar küçük olsaydı da hatırlıyordu kazayı. Psikolojik olarak çok etkilenmişti, ilaçsız yapamıyordu artık. Eh, üstüne bir de 13 yaşındayken yaşadı o hoş olmayan olay da olunca, iyice mecbur kalmıştı onlara.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wind, Melodies And Cecilias
Fanfiction//XiaoVen. Possible angst and nsfw. Side ships: KazuScara/Albedo x Aether.// Pekala, ilk kitabım. Çok deneyimsiz değilim ama ilk defa bu kadar büyük bir şeye başlıyorum.