üç

35 9 29
                                    

"Nereye gidiyoruz, Yosano?" Arkadaşının koluna sıkıca yapışmış, başını onun yüzüne doğru eğmiş, merakla ona bakıyordun.

"Parka," dedi kısaca. Yüzüne doğru eğilmiş olan sana göz ucuyla bile bakmadan, dümdüz ileriye bakıp yürüyordu.

"Niye?" Başını biraz daha eğmiş, ona yaklaşmıştın.

Yosano, sabır dilercesine derin bir nefes verirken, bir elini senin yüzüne yerleştirip, nazikçe ittirmişti. "Gidince görürsün. Sus da ilerle sadece."

"Of." Bir çocuk gibi yanaklarını şişirsen de, aynen onun dediğini yapıp susmuş, ve ilerlemeye devam etmiştin.

Sessiz geçen kısa birkaç dakikalık yürüyüşün ardından, bomboş bir parka gelmiştiniz. Bir tane bile çocuğun olmadığı parka ilk önce Yosano girmişti, ve kendini anında salıncağa bırakmıştı.

Ayaklarını yerde ileri geri hareket ettirmeye başlayan Yosano, senin de yanındaki salıncağa oturmanı işaret etmişti çenesiyle. "Otursana, aşkım."

"Yosano," derken, kızı ikiletmemiş, ve yanındaki boş salıncağa oturmuştun. "Ne diye geldik buraya?"

Yosano dudaklarını araladığı anda yükselen motor sesleriyle, dudaklarını anında geri kapatmış, hafifçe sırıtmıştı. "Ah, işte geldiler."

Birkaç saniye sonra yanınızda iki motor durmuştu. Motorculardan bir tanesi hızla motorundan atlayıp size doğru koşmaya başlamışken, diğeri sevdiğiyle ilgilenir gibi dikkatle motorunu durdurduktan sonra, herhangi bir hasar almış mı diye motorunun etrafında gezinmeye başlamıştı.

"Yosano!" Oğlan, Yosano'nun önünde durduğunda, kaskının vizörünü kaldırıp, geniş bir gülümsemeyle bakmıştı kıza.

"Ranpo," dedin, düşünmeden. Oğlanın adı dudaklarından döküldüğü gibi, bakışlarını sana çevirmişti hemen.

"Hım?" Bir an saf bir merakla dolmuştu bakışları. Fakat hemen ardından, bir şey fark etmiş gibi bir mırıltı çıkarıp, tekrar gülümsemişti genişçe. "Sen o kızsın!"

"O kız mı?" Yosano, hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi bir anda konuşmaya dalmıştı. Kaşlarını sahte bir merakla çatıp, çocukluk arkadaşına bakmıştı açıklama bekler gibi.

"Mhm, o kız." Yere çömelmişti bir serseri gibi. Kollarını dizlerinin üstüne yerleştirip, sana bakmayı sürdürmüştü. "İki gün önceydi, değil mi? Serserilerden kurtardım onu!" Gururla göğsünü şişirip söylemişti bunu oğlan.

"Teşekkür ederim." Dudaklarına çekingen bir gülümseme eklemiştin. O andan farklı hissettirmişti her şey. O an hissetmediğin duygular hissetmiştin. "O gün teşekkür etmemiştim, değil mi?"

"Gerekli mi ki?" Sana büyülenmişçesine bakıyordu resmen.

"Gerekli tabii ki." Bakışlarını ondan kaçırıp yere çevirirken, ayaklarını yerde hafifçe hareket ettirip, salıncağı ileri geri hareket ettirmiştin. "Siz olmasaydınız kim bilir neler yapardı o serseriler bana."

"İyi ki oradaymışım o hâlde." Kendini tamamen yere bırakmıştı oğlan. Çimenlere oturmuş, şirince seni izliyordu.

"Ciddiyetiniz midemi bulandırdı." Sonunda motorunu bırakabilen oğlan, kaskını çıkarırken öğürür gibi bir ses çıkarmıştı.

"Kapa çeneni Osamu, flört etmeyi bilmiyor olmaları normal." Yosano salıncaktan kalkıp, heyecanla paytak adımlarla size doğru yaklaşan uzun boylu oğlana doğru ilerlemişti.

"Flört mü?" Sen sessiz kalmayı tercih ederken, Ranpo meraklı bir tonda sormuştu. Başını geriye doğru bırakıp, arkasındaki ikiliye bakmıştı - en azından denemişti, kaskı yüzünden göremiyordu. Vizörü açıktı yalnızca, o da karşısındaki şeyleri görmesine izin veriyordu sadece.

"Bu salak öyle şeylerden anlamaz, Akiko." Elindeki kaskını kızın kafasından dikkatle geçirirken mırıldanmıştı uzun boylu, kahve saçlı oğlan.

"Bu yüzden, ona öğretmelisin." Yosano, kafasına geçirdiği kaskın vizörünü açıp, yüzüne düşmüş saçlarını geriye ittirmeyi deniyordu dikkatli bir şekilde.

"Ne?" Osamu, kızı tek başına olduğu yerde bırakırken, az önce kalktığı salıncağa yerleşmişti. Uzun bacaklarıyla kendini orta hızla ileri geri hareket ettirmeye başlamıştı oğlan. "İmkânsız şeyler isteme benden, Akiko."

"Hey, sen mükemmelsin." Yüzündeki saçlarını başarılı bir şekilde geriye ittirmeyi başardığında, kaskın vizörünü indirmişti Yosano. Ardından tekrar paytak adımlarla, salıncağa yerleşmiş arkadaşının yanına ilerlemişti. "Böyle ufak bir şeyi başarabilirsin herhalde, değil mi?"

İkili, sen ve Ranpo'yu tamamen görmezden gelirken, konuşmalarına devam ediyorlardı umursamazca.

"Zayıf noktamı biliyorsun ama," dedi Osamu, gevşemek için yalvaran çatık kaşları titrerken. "Haksızlık."

"Bu dünyada bulunan en kusursuz varlık sensin, Dazai Osamu." Bir kolunu havaya kaldırıp, kısık bir ıslık çalmıştı Yosano.

"Sinirimi bozuyorsun!" Dişlerini sinirle birbirine bastırmıştı Osamu. "Tamam, deneyeceğim!"

-

ne yazdim ben

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 14 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Querencia » Ranpo E.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin