Güneş ışınları sertçe oğlanın yüzüne vuruyordu. Aynı fırça darbelerinin tuvaline vurduğu gibi. Ayakta tuvali üzerinde çalışırken kulaklığını takmayı unutmamış, ayağı ile ritim tutuyordu oğlan. Genellikle koyu renklerden oluşan bu eser oğlanın hislerini açığa çıkarıyordu. Herkes bunun altında bir mesaj olduğunu anlayabilirdi, ama kimse oğlanın ne düşündüğünü anlayamazdı. Tabii, oğlanın bütün resimleri koyu renkte olurdu. Onun tarzı mı, yoksa hisleri mi diye tartışırdı diğer öğrenciler. Oğlan gerektiği yerde konuşurdu. Ama samimi biriydi. Fakat dışarıdan sert gözüktüğü için çoğu kişi onun bu yanını bilmezdi.
"Hwang Hyunjin, atölyeyi temizlemeye gelecekler. 10 dakika içerisinde çık oğlum." dedi resim hocası bir babaymışçasına gibi konuşurken.
"Tamam hocam." dedi oğlan toplanırken. Bu sırada resim hocası atölyeden çıkmıştı bile. Onun yerini yapılı bir oğlan doldurdu.
"Gene çıkışa kadar atölyede mi kaldın?" diye sordu oğlan spor çantasını yere bırakırken.
"Ve sende gene ekibinle spor yapmışsın Changbin." dedi Hyunjin gülümseyerek.
Changbin gülümseyerek Hyunjinin yanına geldi. Şaşırmamıştı çünkü gene koyu renkler üzerinden çalışıyordu çocuk.
"Sen ve şu koyu renk sevdan," dedi oğlan Hyunjine yardım ederken.
"Asla bitmicek sanırım.""Onlar renk değil hislerim Changbin." dedi Hyunjin tuvalini resim çantasına koyarken.
"Gel biraz bahçede dolaşalım hava çok güzel bugün." dedi oğlan dışarıyı gösterirken.
Ağaçlardan dökülen çiçekler, güneşin vurması, ama havanında ufaktan serin olması mükemmel gözüküyordu Hyunjin için.
"Tamam dolaşalım."
Böylece ikili atölyeden çıkıp bahçeye inip bir banka oturmuştu.
"Okul çıkışı bir planın var mı?" diye sordu Changbin.
"Resmimi bitirmek istiyorum." dedi Hyunjin. Genellikle resimlerini hemen bitirip rahatlamayı severdi Hyunjin. Resmi bitmeyince hisleride yarım kalıyormuş gibi hissederdi.
"Pekala, o zaman sana kolay gelsin Hyun." dedi oğlan kahvesini yudumlarken.
Hyunjin bir yandan küçük eskiz defterini çıkarıp bir şeyler karalıyordu. Etrafına ilham almak için baktı.
Kafasından vurulmuş gibi hissetti o an oğlan.
Çiçeklerin düştüğü yerde oturan sarı saçlı, çilli bir çocuk. Üstünde açık sarı tişörtü ve onun altında bol bir pantalonu. Kombinini tamamlayan conversleri ve takıları ile çocuk tapılası bir güzelliğe sahipti. Ayrıca güneşin çocuğun gözlerine vurması, çocuğun güzel gözlerinin parlamasına sebep oluyordu.
O an Hyunjinin bütün siyah çizimleri, sarı, mavi, pembe, mor, kırmızı, turuncu gibi renklere büründü.
Bu demek oluyordu ki, Hyunjin yeni bir şeyler hissediyordu.
"Şu çocuğu tanıyor musun?" dedi Hyunjin gözünü çocuktan ayırmazken.
"Kim? Şu çilli çocuğu mu? Evet. O çocuk yazmayı seviyor diye biliyorum. Ama daha önce hiç konuşma şansım olmadı." diye yanıtladı Changbin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahperi/Hyunlix
RomanceHwang Hyunjin resimle ilgilenen bir genç iken Lee Felix yazarlıkla ilgilenen bir gençti. "Hey yazar çocuk! Adın ne senin?" "Lee Felix."