Barış'tan...
3 gün önce;
Sabah yatakta uykumun en güzel yerinde birinin kapıyı kıracak gibi çalmasıyla uyandım. Bu saate tanımayan birisi kapıyı bu şekilde çalmazdı, en azından beni tanıyorsa çalmazdı. Kendime gelmeye çalışarak yataktan çıktım. Söverek merdivenden inerken dışarıdan çok da yabancı olmayan bir sesin "Aç lan kapıyı" demesi kimin olduğunu ve ne için geldiğini anladım.
"Barış aç lan kapıy-" derken kapıyı açmamla duraksadı.
Ben daha bir şey demeden kapıyı itip içeri geçti. Kapıyı kapatıp arkasından ilerledim. Anlaşılan sakin,ılımlı bir sohbet olmayacaktı ve komşularımı bugün rahatsız etmek istemiyordum.
Ellerimi arkamda birleştirip omuzlarımı dikleştirerek "Noldu Merih" dedim sakinlikle. Elini kaldırıp yakama saldırmaya çalıştığında kolundan tutup kolunu çevirince acıyla inledi. "Adam gibi konuş eğer konuşacaksan" dedim.
"Benim sevgilimi önce odana alıp sonra da götürmek ne demek lan" diye tekrardan hareketlendi.
"Öncelikle..." diyerek cümleme başladım;
"Sude senin sevgilin değil" ve devam ettim "...odama almadım ağlıyordu kendisi geldi sanıyorum ki yalan söyleyerek hala aldatmaya devam edip suratına baka baka yalan söyleyen bir şerefsiz olduğun için o halde arkadaşı olarak beni gördüğünden geldi, onu otelden çıkardım çünkü havale geçirecekti. Ben insanlık yaptığım için suçlu hissetmeyeceğim ama sen kıza o halde bunları yaparken ne hissetmen gerekir orasını da sen bileceksin" Önce biraz durdu diyecek bir şeyi yoktu yine de kendini savunmaya devam etti "Aramızda ne olursa olsun seni ilgilendirmez ben sana olduğu ortama bile giremeyeceksin demedim mi?" diye üstümü yürüdüğünde yakasından tutup onu kapıya vururcasına yasladım; "Bak Merih, bu ben değil başkası olsa o da aynısını yapardı. Hem haksız olup hem de bir şeylerin acısını çıkarmaya çalışma. Ben o zayıf gördüğün Sude değilim, beni tehdit edip üstüme yürürsen seni doğduğuna pişman ederim. Kimin karşısında olduğuna dikkat et. Çünkü ben ne dersen bin katıyla karşılık verir, elimden geleni hiç sakınmam. Şimdi evimden siktir git ve batırdığın şeyler için kendini suçlamaya başla"
Cümlemi bitirdikten sonra geri çekildim. Bir şey diyecek gibi oldu ama sustu ve işaret parmağını sallayarak "Bu burada bitmedi" dedi. Kapıdan çıkarken arkasından "İstediğini istediğin yerde bitiririz merak etme" diye bağırdım. O da kapıyı vurup çıktı.Merih gittikten sonra kendimi uzun bir soğuk duşa attım. Sinirliydim, sinirim Merih'in bana dediklerine değildi. Veya yaptığı imalara değildi çünkü ben kıskanç birisiyim aynı durumu ben yaşasam belki Merih'i öldürürdüm bile. Sinirlendiğim şey; aldatmaya devam etmesi, yalan söylemesi ve Sude hastalıkla cebelleşirken hala kariyerini ve kendini düşünmesiydi. Bencilliğine ve düşüncesizliğine sinirleniyordum. Soğuk suya en son Sudeyle girdiğim aklıma gelince istemsizce sırıttım. Yaramaz,şımarık bi kız çocuğu gibiydi. Ama aklıma gelen sadece bu hareketleri değildi. Direkt kendisiydi ve bana hissettirdikleriydi. Bu aşk veya sevgi değil; inanılmaz bir çekim vardı. Aramızda hissettiğim, onu düşününce hissettiğim ve kendime engel olamadığım, vücudumda bazı yerleri harekete geçiren bir çekimdi. Kendime bile itiraf edemediğim şeylerdi bunlar. Çünkü çok yanlış bir şeydi. Kardeşim dediğim insanla aramız bok gibi de olsa onun eski sevgilisine hissettiğim çekimi dile getirmem bile benim için büyük bir şerefsizlikti. Kendime ve karakterime bunları sığdıramıyordum.
Düşüncelerimden sıyrılıp, suyu kapatıp çıktım.Günümüz;
Çocukların üst üste mesajlarıyla ekranı açtım. Gece takılalım yazmışlardı her gece yazdıkları gibi. Normalde takılmayı çok seven birisiyim, kadınları severim. Bu gece keyifsiz hissediyordum ama belki daha iyi hissederim diye dışarı çıkacaktım. Hızlı bir duş sonrası bir kumaş pantolon ve siyah gömlek kombini yapıp mekana doğru yola çıktım.
Gece hızlı başlamıştı, kadınları zaten hep sevmişimdir. Genellikle ciddi şeyler yaşamam veya daha yaşayacağım birisiyle tanışmadım. Hoşuma giden, eğleneceğim birileriyle takılıp geçerim. Sosyal medyanın etkisi önceden beri bana gelen ilgiyi belki 50 katına katlamıştı. Hoşuma gitmiyor değil çünkü övülmeyi de severim. Ama durum böyle olunca kendime biraz daha çeki düzen vermek istedim. Artık herkese like atmamak, her çıktığım gece biriyle takılmamak gibi. Göz önünde olmanın da bazı getirileri vardı işte. Karşı masadaki bir sarışının sürekli bana bakmasıyla gözüm istemsizce ona takıldı. Ortalama bir kızdı işte, sosyal medyadaki herhangi bir kız. Aynı platin saç, aynı dolgu, aynı estetikler... Sonuç olarak güzel diyebileceğim birisi olduğu için göz kırparak selamladım. Bundan cesaret almış olacak ki ben bara gittiğimde peşimden gelip yanımdaki bar taburesine oturdu;
"Ne içiyorsun" diye yapay bir cilveyle sordu
"Sen ne istersin" diye sırıtarak cevapladım.
"Aklımda bir şeyler var aslında yaa" dediğinde
oldukça yakınına girerek kulağına "Ne varmış aklında" diye sordum. Elini enseme atıp saçımla oynarken "Gösterebilirim" dedi ve ayağa kalktı. Ben de ayağa kalktığımda elimden tutup yürüdü. Ben de arkasından takip ettim. Bu yürüyüş Sude'nin elinden tutup götürdüğüm günü hatırlattı. Bu sefer birini takip eden bendim, garip hissettirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YASAK • Barış Alper Yılmaz
Teen FictionUzun sessizliğin ardından arkamı dönüp gitmeye hazırlanırken kolumda bir el hissetmemle olduğum yerde kalıp kafamı çevirdim. Barış'ın önce kolumdaki eline sonra suratına baktığımda elini çekti. "Sude seninle bir şey konuşmak istiyorum" dedi. Biraz g...