Barın karanlık köşelerinde otururken biten boş kadehimi doldurması için yanımdan geçen barmene uzattım. Kadehi doldurup masaya koyduktan sonra uzaklaşırken ben tepkisiz bir şekilde etrafı izlemeye devam ediyordum. Gördüğüm tek şey sarhoş insanlar, birbirleriyle flört eden kadın ve erkekler olsa da bunu sürdürdüm. Güzel bir yer olduğu söylenemezdi, fakat kafa dağıtmak için birebirdi. Elbette favorim her zaman Lupin olacaktı. Ama Dazai ile karşılaşma ihtimalim yüzünden oraya gidemediğimi düşünürsek burayla yetinmek zorundaydım.
Son kadehimi de bitirdikten sonra ayağa kalktım. Sarhoş olmadan önce buradan ayrılsam iyi olacaktı. Ücreti ödemek için barmenin arkasında durduğu tezgaha doğru ilerledim. Cüzdanımı çıkarıp parayı uzatmak üzereyken bar kapısının gürültüyle açılması ile duraksadım. Bir kaç siyah takım elbiseli adam ellerinde silahlarla içeri girerken kaşlarım hafifçe çatıldı. Her şeye rağmen sakinliğimi koruyordum ki...onu görene kadar. Uzun siyah ceketi ve etrafta dolaşan soğuk bakışları benim üzerimde durduğunda gözleri parladı. Benim vücudum ise buz kesti.
Bar görevlilerinden biri öfkeyle onlara doğru ilerledi.
"Hey, ne oluyor burada! Siz kimsiniz-"
Bir silah sesi duyuldu. Sonrasında adamın bedeni anlında bir delikle kanlar akarak yere düştü. İnsanlar panikle çığlık atmaya ve kaçmaya başlarken art arda silah sesleri duyulmaya başlandı. Kargaşadan faydalanarak hızla masanın altına girdim. Bacaklarımı kendime çekip küçüldüm ve insanların acı dolu çığlıklarını duymamak için ellerimle kulaklarımı kapadım. Barın arka kapısına doğru koşarken önümden geçen bir kadın göğsünü delip geçen kurşunla yere yığıldı. Bana bakan boş gözlerini ve ağzından akan kanları görmeye dayanamayarak gözlerimi kapadım. Eğer daha önceden mafyada çalışmış olmasaydım bu görüntüleri kesinlikle kaldıramazdım.
Sesler kesilmişti. Ben ise aynı şekilde durmaya devam ediyordum. Şuan etrafın kan gölü olduğuna emindim. Adım sesleri bana doğru yaklaştı, sonrasında bir el nazikçe çenemi tuttu ve gözlerimi açıp ona bakmamı sağladı. Dazai gülümseyerek bana bakarken ellerim kucağıma doğru düştü. Beni bulmuştu. Ellerini etrafıma sarıp bana sıkıca sarıldı.
"Kuşum..seni nasıl özledim bilsen..."
Yüzünü saçlarıma gömdü ve derin bir nefes aldı.
"Bir yıldır seni arıyorum, hakkını vermeliyim gerçekten iyi saklanıyorsun.."
Tutuşu sıkılaştı ve beni yavaşça kucağına aldı. Zaten başarısız olacağımı bildiğim için karşı koymadım, bu sadece benim için daha fazla sorun yaratırdı. Yaklaştı ve fısıldadı.
"Beni bir daha bırakmana izin vermeyeceğim..."
Boynuma saplanan iğneyle irkildim. Gözlerim karardı ve başım Dazaı' ın göğsüne düştü. Her şey bir uğultu gibi duyulurken daha fazla dayanamayarak gözlerimi kapadım.
"İyi geceler kuşum~~"