1- Giriş

23 4 1
                                    

Normalde evlerden kahkaha sesleri yüksekleri di mi? Bizim evimizden işgence, bağırış, ağlama sesleri yükseliyor. Her gün, her gece bu sesler artıyor. Bu sesi yaklaşık olarak 100-150 kişi duyuyor ama yine de kimse bana yardım etmiyor.

En kötüsü de ne biliyor musunuz bu sesleri benim 4 yaşında ki oğlum Alp duyuyor. Daha küçücük bir çocuk. Ama o çocukluğunu korkudan yaşayamıyor.

Bu eve 16 yaşımda zorla geldim. Zorla diyorum çünkü saçlarımdan sürüklenerek girdim. Annem ve babam trafik kazasında vefat etmişti. Onların cenazesindeydim. Orda görmüş beni bu lanet herif. Ertesi gün kapıma adamları dayandı. İtiraz edince tuttular saçımdan zorla bindirdiler arabaya.

Komşularımız arkamdan baktı. Kimse ne yardım etti, ne polisi aradı...

Benim o günden itibaren bu evde bağırış seslerim yükseldi. Kimse bana yardım etmedi. Sonra o geldi Yiğit. Adı gibi yiğitti, cesurdu. Serdardan korkardı bir şey yapamazdı belki ama gizli gizli hep yardım eder. Oğlumun sesleri duymasını engellerdi.

Aradan tamı tamına 5 sene geçti ben 5 senedir bu evde zulüm, işkence çekiyorum. Her şeye oğlum için dayanıyorum. Belki diyorum belki bir gün biter bu çile. Bizde anne-oğul mutlu oluruz.

Geçen sene mayıs ayında 2. Bebeğimi kucağıma aldım. Ama onu babası olan adam boğarak öldürdü. Neymiş Serdar beyin kızı olamazmış. Ben ona 2. erkek çocuğu vermeyi becerememişim ben nasıl kadınmışım?

Benim kızım daha 40 günlüktü. Gözümün önünde boğdu kızımı. Suçsuz günahsız melek oldu...

Çok ağladım, kendime gelemedim. Ama oğlum vardı, kalkmak zorundaydım. Bir yandan da kızım işkence görmeyecek, annesinin kaderini yaşamayacak. Cennette koşup oynayacak diye mutlu oldum.

Annelik neydi? Benim için annelik; evladı için her gün dayak yemek, evladı için kaçamaktı. Her şeye onun sağlığı için katlanmaktı.

Alp doğduğu için hiç pişman değildim. Aksine o benim gücümdü, o benim bu hayatta ki tek sığınacak limanımdı...

Olurda bir gün buradan kurtulursak çok güzel bir hayat bizi bekliyordu, biliyordum.

Alp uyumuştu. Üzerini örttüm, saçlarının mis kokusunu içime çektim ve bir öpücük bırakıp sessizce çıktım odasından.

Kapıda duran Yiğiti görünce bir şaşırdım.

"Ayda iyi misin? Bir şey yaptı mı sana?"
"Daha değil. Biliyorsun artık, bana uyguladığı eziyet Alp uyuduktan sonra oluyor."
"Daha çekmeyeceksin o eziyeti, nasıl bilmiyorum ama durduracağım bir şekilde."
"Boşver Yiğit karışma sen. Senin de başını yakar."

"Ayda nerdesin lan!"

Evet Serdar beyimiz yine öfkelenmişti bir şeye. Onun için ben stres atacağı bir boks torbasıyım. Yiğite gülümsedim ve üst kata çıktım. Çekeceğim eziyete hazırdım. Bakalım bu gece benim nerelerimi kıracaktı.

~
Kısa oldu çünkü konuyu anlamanızı istedim. İlerleyen bölümleri daha uzun yazarım. Umarım beğenirsiniz :)

İmkansızın HikayesiWhere stories live. Discover now