Yeni bir güne başlamıştım. Beni şirketin CEO'su çağırmıştı. Bildiğim kadarı ile bizden epey büyük biriydi ve bu şirket ona babasından kalmıştı. Kendisi de söylentilere göre Lee Know'a bırakacaktı şirketi. Bu sadece bir söylenti olmasına en içten şekilde güveniyordum Bay Lee'ye.
Kendimden emin bir şekilde çağrıldığım odaya gidiyordum. Kapının önüne geldiğimde heyecandan kendimi ısıracaktım. Normal bir şeymiş ve hiçbir anlamı yokmuş gibi düşündüm. Kapıyı tıkladım, içeriden "Gel," sesini duyunca içeri girdim.
Hafifçe eğildim. "Beni çağırmışsınız."
"Merhaba Seungmin." Gülümsedim yine eğildim. "Otur lütfen."
Hızlı ama küçük adımlarla masasının önündeki karşılıklı koltuklara geçtim. "Umarım bir sorun yoktur."
"Rahat ol, her şey yolunda. Seni tebrik etmek için çağırmıştım."
"Oh.. Öyle mi?"
"Yakında ajan oluyorsun ve biliyorsun ki sen diğer tüm stajyerlerden farklıydın." Gözlerimi kırpıştırdım. Herkes bana bunu söylüyordu.. Benim ben olmam ve yeteneklerim dışında başka ne özelliğim vardı..? Benim bilmediğim bir şey mi vardı? "Bu yıl düzenlenecek törende yılın en iyi stajyerini seçiyoruz ve orada sen de aday gösterildin. Umarım ki kazanırsın."
"Teşekkür ederim efendim."
"Sanırım şu an Lee Know ile çalışıyorsun?"
"Evet, geldiğimden beri bana yardımcı olan kişi oydu. Sebebini bilmiyorum."
Kaşlarını çattı, söylediklerimin bir kısmını anlayamamıştı sanırım ama takmadım. "Pekala. Eklemek istediğin bir şey var mı?"
Düşündüm. Bir şey yoktu. Kafamı iki yana salladım. "Hayır sanırım."
"O zaman gidebilirsin."
Ayağa kalkıp hafifçe eğildim. "Teşekkür ederim efendim."
Ardından terk ettim odayı. Çalışmama geri döndüm. Birkaç saat çalıştıktan sonra bilgisayar odasında Jisung hyung ile herhangi güçlü bir sitenin şifresini kırma üzerinde alıştırma yapıyordum. Jisung hyung içecek bir şeyler almaya gittiğinde şirketimizin İnternet hesabında gezdim biraz. Şirketimizin CEO'su Lee Yeongho'nun ailesi hakkında küçük bir yazı okudum. Okuduğum yazı aileleri hakkında meraklanmama sebep olmuştu.
Lee Yeongho ve ailesi diye arattım şirketimizin sitesinde. İki kızı, iki torunu varmış. Çocukladı benden oldukça büyüklerdi ama torunlarının yaşları her ne kadar büyük olsa da bana yakındı. Kız torununa baktım ilk önce, ismi Seol Yoonah'tı. Bir saniye, Seol Yoonah? Beraber operasyona gittiğimiz Yoonah?
Vay canına dedim ve diğer torununa döndüm. Lee Minho'ydu ismi. Resimlerine girdim, çok güzel bir yüze sahip bir gençti. Ancak.. Geçmişi hoş görünmüyordu. İlk gördüğüm fotoğrafında çok gençti, yüksek ihtimalle on altı yaşlarındaydı ve fotoğrafın yayınlandığı site bizim rakip şirketin sitesiydi. Kaşlarımı çattım.
Yıllar önce tüm aile üyelerinin çalıştığı bir şirket varmış, Seolee'ymiş ismi. Daha sonra şirketimizin CEO'su ile Minho'nun babası arasında sorunlar yaşanmış ve şirket Seol ve Lee olarak ikiye ayrılmış. O zamanlarda da Minho babasını değil de büyükbabasını tercih etmişti. Daha sonra soyadını da annesini kızlık soyadı, Lee ile değiştirmişti. Ardından büyükbabasına kendisini adamıştı.
Minho'nun en güncel fotoğrafı üç yıl önce çekilmişti. Bizim şirketin hesabından yayınlanmıştı. Fotoğrafın yayınlandığı siteye girip fotoğrafın altındaki yazıyı okumaya başladım. "Lee Minho, büyükbabasının şirketinden ayrılmayı mı düşünüyor? Şirketin ödül töreninde bile yer almayan Lee Minho büyükbabasına kin mi beslemişti? Şu anki planları neler ve şu an nerede ne yapıyor?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
maybe - 2min minmin
ФанфикUzun zamandır beraber çalışan iki disiplinli ve başarılı ajan yanlış olduğunu bilseler bile gözlerini kör eden aşkın esiri olmuşlardı. - tamamlandı - minmin - aksiyon, romantik - düzyazı, texting - şiddet 090724 150924