2012, Trabzon ⭐️
"Semih gel işte sen de, hep beraber saklambaç oynarız. Hem en iyi sen oynuyorsun." diye seslendi küçük kız. Yanında ondan iki yaş küçük kardeşi Zehra ve Semih'in kardeşi Suden duruyordu. "Peki, bekleyin geliyorum." dedi Semih. Küçük Ayşe için zafer çanları çaldı çünkü saklambaç oynarken en iyi yerlere saklanan Semih'ti. Ayşe ise onun aksine hep kolay yerlere saklanır, çabuk yakalanırdı. Durum böyle olunca da Semih, Ayşe'yi de yanına alıp onun da yakalanmamasını sağlıyordu.
Kısa bir süre sonra Semih aşağı indi. Dört çocuk beraber sokağın başındaki parka geldi. Henüz yaşları 5-7 olduğu için çok fazla uzağa gitmelerine izinleri yoktu. Çocuklar oraya gittiklerinde diğer arkadaşları ile buluşup saklambaç oynadılar.
Uzun süre eğlendikten sonra parkın kapısının önünde uzun boylu, 12-13 yaşlarında bir çocuk belirdi. "Ayşe, Semih hadi gelin annemler çağırıyor!" "Tamam Barış abi geliyoruz!" diye seslendi Semih. Sude, Zehra, Ayşe ve Semih; Barış'ın yanına gittiğinde Barış akşam yemeği için hep beraber mangal yapmaya gideceklerini söyledi. Eve doğru yol aldılar.
...⭐️
Pikniğe gelip yemek yediler ve herkes bir şey ile meşgul olmaya başladı. Anneleri Aysel Hanım ve Emine Hanım sohbet ederken kızları Zehra ve Suden onların yanlarında oturuyordu. Şenol Bey ve Yüksel Bey, Barış ve Semih ile top oynamaya başladı. Her ne kadar Ayşe'yi de çağırsalar da Ayşe oynamak yerine izlemeyi tercih ediyordu. Henüz yaşları küçük olmasına rağmen ikisi de çok iyi oynuyordu. Maçı bitiren şey ise Emine Hanımın "Hadi maça ara verin, çay yaptık." lafı oldu. Hep beraber yere serdikleri örtülerin üzerine oturdular. Ayşe hemen Semih'in dibine oturdu. Semih laf etmese de seviyordu Ayşe'yi. Ona en iyi ve en yakın davranan arkadaşıydı. Yaklaşık dört sene önce babasının işi nedeniyle Rize'den Trabzon'a taşınmışlardı. O zamandan beri komşu olan iki ailenin arasından su sızmıyordu.
Çay içtikten sonra çocuklar beraber ebelemece oynamaya karar verdiler. Kendi aralarında bir tekerleme sayıp ebenin Suden olduğuna karar kıldılar. Hepsi içinden Barış Alper'in olmadığına şükrediyordu çünkü Barış çok hızlı koşup hepsini saniyeler içinde yakalayabiliyordu. Suden ilk önce Zehra'yı yakalamaya çalıştı. Zehra abisi Barış'ın yanına kaçınca Ayşe'yi yakalamak için koştu. Ayşe yavaş koşunca Semih kolundan tutup onu hızlandırdı. Zaman oyun ile birlikte geçince gün yavaş yavaş sona erdi ve herkes evlerine dağıldı.
...⭐️
Piknik yapmalarının üzerinden birkaç gün geçmiş tarihler 15 Ağustos'u göstermişti. Ayşe bugün için çok heyecanlıydı. Sabah erkenden kalkıp hazırlanmıştı. Bugün için Aysel Teyze ondan Semih'i oyalamasını rica etmişti.
Semih ile hep gittikleri parka gidip salıncaklarda oturdular. Semih için normal bir durumdu çünkü çoğunlukla hep Ayşe ile çıkardı. Ağzından kaçırmamak için zor dursa da içinden doğum gününü kutlamak geliyordu. "Bugün ayın kaçı Semih?" diye sordu. "15'i." diyerek yanıt verdi semih. "Bugünün ne olduğunu biliyor musunuz?" "Doğum günüm bugün, ondan mı bahsediyorsun?" "Aaa evet ama ştt sessiz ol Aysel Teyze duymasın. Sana sürpriz doğum günü hazırlıyor." diye fısıldadı Ayşe. "Tamam duymaz." o da Ayşe'yi taklit ederek fısıldadı. "Doğum günün kutlu olsun Semih." "Teşekkür ederim." dedi Semih. Ayşe cebinden siyah-beyaz bir ip bileklik çıkarıp Semih'e uzattı. "Bak ben sana yaptım bunu. Hediyenin içine koyacaktım ama abim Beşiktaş'ın renkleri olduğu için izin vermezdi." Elini uzatıp aldı bilekliği Semih. "Teşekkürler ama sen de Beşiktaşlı değilsin ki? Galatasaraylısın." dedi. "Ama sen Beşiktaşlısın." dedi Ayşe salıncaktan inerken. "Koluna takmamı ister misin?" "Olur." Ayşe koluna taktığında bileğine büyük gelmişti bileklik. "Ay, ben ölçmeden yaptım ya, o yüzden bol geldi sana." dedi üzülerek. "Olsun, büyüyünce de takarım."
Beraber biraz daha oturduktan sonra Barış Alper geldi ve onları doğum gününü kutlamak için Semihlerin evine götürdü. O gün Semih çok mutlu oldu lakin mutluluğu uzun sürmedi.
...⭐️
Ayşe ve Semih parkta her zamanki gibi oturuyordu. Beraber bakkaldan aldıkları sodaları içiyorlardı. "Semih, büyüyünce de konuşur muyuz acaba?" dedi Ayşe. "Evet neden konuşmayalım ki?" "Annem bir keresinde 'İnsanlar büyüdüklerinde sevdiklerinden ayrılıp farklı yerlerde yaşayabilirler. O insanlar ile bir daha konuşmama ihtimalleri olur.' demişti." diye açıkladı Ayşe. "Merak etme, ben futbolcu olacağım zaman sen de benimle gelirsin." "Pışık, neden ben geliyorum sen benimle gel." "Tamam ikimiz de aynı yere gideriz, birbirimizin peşinden gitmiş oluruz." "Senin bu zekanı çok seviyorum Semih'ciğim." "Ben de seni-" diyecekken Semih'i bölen Barış Alper'in sesi oldu. "Ayşe, Babam çağırıyor! Çabuk ol, dedeme bir şey olmuş. Hemen Rize'ye gidecekmişiz." Ayşe daha ne olduğunu anlamadan Barış kolunu çekmeye başladı. "Gel Semih, seni de eve bırakırız." "Abi, geri dönecek misiniz?" "Bilmiyorum."
...⭐️
Eve vardıklarında Yılmaz ailesi hızlı bir şekilde Rize'ye gitti. Ayşe geri döneceklerini umuyordu ama maalesef öyle olmadı. Ayşe'nin dedesi vefat etmişti. Yılmaz ailesi ise Ayşe'nin babaannesini yalnız bırakmamak için Rize'ye taşındı. Eşyaları taşımaya ise sadece babası gitti.
Daha bir sene dolmadan Barış Alper Rize'deki İdarespor'a gitmeye başladı. Aynı şekilde Semih de 2014'de altyapı kariyerine başlamıştı.
Artık yıllar yılları kovalamaya başlamıştı. Herkesin hayatına yeni yeni kişiler girmiş, eski fotoğraflardan baktıkları kişiler çocukluk arkadaşı olarak kalmış; unutulmaya yüz tutmuştu.
...⭐️
*Mizah ve ironi için yazılmıştır. Gerçekleri yansıtmamaktadır*
~yıldıza basmayı unutmayın⭐️
-sonraki bölüm hakkındaki düşüncelerinizi yorumlara yazabilirsiniz.
Ayşe Yılmaz & Semih Kılıçsoy ❤️🔥
YOU ARE READING
bileklik | semih kılıçsoy ❤️🔥
Fanfiction*bu hikaye mizah ve ironi amacıyla yazılmıştır, gerçekle hiçbir ilgisi yoktur.*