15

61 9 3
                                    

Yavaşça yerde yarı baygın yatan bedene ulaştı.

Sunghoon'du.

Onun hizasına inerek dizlerini kırdı ve ona baktı. Bir eli yanağını tutarken diğeriyse karnındaki yaraya gitmişti.

"Ne oldu sana böyle?" dedi Jake gözlerinin dolmasına engel olamazken. Şimdi kendini suçluyordu, onu asla yalnız bırakmamalıydı. Eğer bırakmasaydı başına bunlar gelmeyecekti. Berbat hissediyordu.

"İyiyim ben.." dedi Sunghoon zar zor konuşurken. Arada bir öksürüyor, bu da karnının ve patlamış dudağının acımasına sebep oluyordu.

"Şerefsiz piç." dedi Jeongwon'a ithafen.

"Orospu çocuğu, çetesini getirmiş. Tek başına.." Tekrar öksürmüştü. "beni alt edemeyeceğini biliyor tabi."

"Kendini zorlama. Seni hastaneye götüreceğim."

"İstemiyorum. Beni, sana götür."

"Ama-"

"Lütfen, Jake."

Jake en sonunda onaylayıp onu eliyle destek vererek ayağa kaldırmıştı. Biliyordu ki, Jeongwon bu yaptığıyla kalmayacaktı.

-

"Dur, şunu da yapıştırınca bitecek." dedi Jake son bandajı yapıştırmadan önce. Pamuğa tentürdiyotu döktükten sonra Sunghoon'a baktı.

"Bu biraz acıtacak." Karnındaki yara oldukça büyüktü, belli ki izi kalacaktı.

"Dayanırım." demişti Sunghoon, gözlerini Jake'in gözlerinden ayırmazken.

Jake yavaş yavaş bastırmıştı pamuğu, Sunghoon'un dişini sıkıp katlanmaya çalıştığını görmek canını yakıyordu.

"Bitti. Şimdi bandajı geçireceğim." Bandajı açıp belinden geçirdi yavaşça. Sardıktan sonra elini çekecekken Sunghoon onu tutmuştu.

"Jake. Teşekkür ederim."

"Hadi ama Sunghoon, en azından sevgilim için bunu yapabilirim." deyip gülümsemişti.

"Ne dedin ne dedin?"

"Ne demişim?" Zoru oynamak istiyordu ki Sunghoon bunu anlamıştı. Hafifçe belinden tutup kendine yaklaştırdı.

"Söylemezsen öperim."

"Oho, pek açıksözlüsün. Sevgilim dedim ya, sevgilim."

Dediği gibi Sunghoon ikisinin dudaklarını birleştirmişti. Jake şaşkınlıkla ne yapacağını bilemezken sevgilisi belindeki elini sıkılaştırmış, onu kucağına çekmişti. Şimdi onun üstünde, elleri omzunun iki yanındaydı. Dudakları aralıksız birbirini keşfetmeye devam ederken araya dilleri de karışıyordu. Sonunda nefessiz kalıp ayrıldıklarında Sunghoon Jake'in hala şaşkın bakan ifadesine gülümsedi.

"Söylemezsen öperim demiştin."

"Söylersen öpmem de demedim."

Jake güldü. Pişman değildi, onunla olduğu her gün, hatta her saniye onu mutlu ediyordu, huzur veriyordu.

"Canın acımıyor mu?" dedi Jake hala kucağında olmasını işaret ederken.

"Sen benim canımı acıtmazsın merak etme. Ki zayıfsın zaten, hissetmiyorum bile."

"İyi öyleyse.."

"Sevdin herhalde burayı?"

"Hm, sevdim." Kıkırdayıp kafasını omzuna yasladı.

"Sonsuza dek böyle kalabilsek." dedi Sunghoon.

Jake kafasını kaldırıp ona baktı. Oldukça yakınlardı ve Jake nefesini onun yüzüne vermeye devam ederse dudaklarına tekrar yapışabilirdi her an.

"Bugün burada kalsana."

"Beni şimdiden yatağa mı atacaksın? Evlenmeden olmaz."

Jake hafifçe ona vurdu. "Gelmek isteyen sendin, hatırlatırım."

"Tamam tamam, kalayım madem."

"Başka seçeneğin olamazdı zaten."




how long | jakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin