pristine

1.2K 47 331
                                    

bilgilendirme;
-pristine başlığını minho'nun ilk ilişkisi olduğu ve cinsellikle alakalı neredeyse hiçbir şey bilmediği için seçtim.
-minho küçükken jisung'un ailesi tarafından evlatlık alındı ve benim kurguma göre eğer evlatlık alınan çocuk ile ailenin kendi çocuğu ruh eşi çıkarsa bu devlete bildiriliyor. bu sayede o ailenin nüfusundan çıkartılabiliyor, sebebi ise ruh eşi çıkan çiftlerin evlenebilmesi.
bu tamamen benim uydurduğum bir şey ve kurgu, lütfen ciddiye almayın.

iyi okumalar, sormak istediğiniz bir şey varsa sorabilirsiniz.

içerik;
-omegaverse
-seme jisung
-uke minho
-üvey abi kardeş

pristine; saf, el değmemiş anlamına gelir.

-----------------------------------------------------

"hyung."

minho'nun ağlamaklı sesini duyduğumda zaten hafif olan uykumdan uyanmış ve başımda bekleyen kendisine bakmıştım. gözleri dolu doluydu ve feromonları yavaştan yayılmaya başlamıştı.

"noldu güzelim?" dikelip yanımı elimle işaret ettiğmde oturdu ve bana sarıldı. "bilmiyorum, karnım ağrıyor." kaşlarımı çatıp elimi alnına koydum, ateşi olduğunu fark ettiğimde soğuk aldığını düşündüm. "ateşin de var." mırıldandığında gözlerim ellerinin olduğu yere kaydı, kasıklarına baskı yaptığını gördüğümde güldüm.

"karnım ağrıyor mu demiştin?"

"evet, niye ki?" derin nefes alıp verirken cevap verdiğinde ellerini işaret ettim. "karnın değil, kasıkların ağrıyor." dudağını büzerek ellerine baktı, sonrasında tekrar bana döndü. "orası da karnım sayılmıyor mu?" sorduğu soruyla daha çok güldüm. "sayılmıyor güzelim, bilmiyor musun?"

"yani biliyorum sanırım ama.." düşündükten sonra omzuma vurdu. "neyse ne ya! canım acıyor işte." daha çok güldüm istemsizce, ama gözleri dikkatimi çektiğinde elimi çenesine yerleştirdim. "gözlerime bak." anlamayarak dediğimi yaptı, sarılaşmaya başlayan gözleriyle kaşlarımı çattım, kurdum da minho'ya tepki vermeye başladığında hızlıca koku bezlerine eğilip burnumu sürttüm. değişen ve hafiften şehvet kokan feromonunu fark ettiğimde soğuk almadığını anlamıştım.

"bebeğim, kızgınlığa giriyorsun."

gözlerini kırpıştırdı birkaç kez, kurdu bana cilve yapmaya başladığında irkilmiş gibi hissettim. biraz daha yanımda kalırsa ne ben ne de kurdum dayanamayacaktık.

"odana git güzelim, burada kalma."

"ama hyung..." mırıldanıp bana daha çok sırnaştığında kurdum onun kurduyla cilveleşmeye başladı. "senin yanında iyi hissediyorum, ağrım geçiyormuş gibi." dudağını büzdüğünde gözüm anlık oraya kaysa da kendimi toparlayabilmiştim. "olmaz güzelim, sen odana git ben anneme söylerim, senin için bir şeyler de hazırlarım." ağlayacak gibi olduğunda iç çektim, sınırlarımı zorluyordu. "bak, yanında olmak cidden isterdim ama doğru değil. söz ara sıra yanına geleceğim."

"peki." hayal kırıklığıyla cevap verip odadan çıktığında oflayıp yataktan kalktım, üstümü değiştirdikten sonra odamı topladım. ardından mutfağa gittim.

annemi gördüğümde gülümsedim ve arkasından sarıldım, yanağını öptükten sonra ocakta duran su dolu demliğin altını açtım.

"günaydın."

"günaydın oğluşum."

dolapları ararken aradığımı bulamadığımda ofladım.

"ne arıyorsun ki?"

desire and love | oneshots/smutshots | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin