Gamzelim...

96 2 1
                                    

6 nisan 2011 saat 08:00 bugün yeni okulumun ilk günü, yeni okul ve yeni arkadaşlar. Dedi annem, kahvaltı sırasında, bunu söylemesinin tek sebebi eceydi.
Ece benim en yakın arkadaşımdı, aynı okul da okuyamasakta aynı mahallde, bizden iki sokak aşşağıdaydı evleri. Ve annem eceyle arkadaşlığıma sürekli engel oluyor hatta sürekli ece ile konuşup benimle arkadaşlık yapmamasını söylüyordu. Bu uyarılar ve engel olma çabaları tamamen ecenin ailesinin yaşadığı olaylardan kaynaklanıyordu. Ece'nin annesinin kavgacı babasının ise alkol kullanması ve defalarca evlerine polis gelmesi, annemi korkutuyordu, her ne kadar ecenin bunlarda bir payının olmadığını bilsede, mahallede ki her anne gibi oda kızını ece'den uzak tutmayı tercih ediyordu. Ama ben yapamadım annemin istediği gibi uzak kalamadım ece'den, çünkü çok seviyordum onu. Çok farklı bir bağ var dı onunla aramda, dostluk değil di bu çok daha güçlü bir bağ. Evet Kardeşlik ti bu bağ çünkü bu kadar güçlü bir bağlılık arkadaşlık olamazdı. Sanki aynı anne babanın evlatlarıydık hatta o benim ikizim di. Çünkü onun canı yandığı an ben o acı'nın aynısını yüreğim de hissediyordum en az onun kadar canım yanıyor du. İşte bu kadar çok sevdiğim için di annemi dinlemememin sebebi. Daha fazla gecikmeden okula, çantamı ve annemin Hayır duasını alıp çıktım evden, sokağın başında ece'yi gördüm çok tuhaf oysa onun şimdiye kendi okulunda olması gerekiyordu. Yüksek bir sesle beklemesini söyleyip koşar adamlarla yanına gittim, soluk soluğa neden okul'da değilsin sen dedim, ses çıkarmadı ve parmağıyla önce benim formalarımı sonra kendi formalarını işaret ederek gülümsedi. Benim okul formamın aynısını giyinmişti ne anlatmak istediğini hala anlamamıştım, geçen sabah babam kaydımı sizin okula aldı hem eve daha yakın artık aynı okuldayız elif dedi. Daha fazla konuşmasına izin vermeden, çığlıklar atıp sıkı sıkı sarılıyordum ece'ye. Yeni okul heyecanı bile kalmamıştı üzerimde, çünkü en yakın hatta tek dostum ece'yle başlayacaktık yeni okula ve yeni hayata, Üzgünüm anne...

1 ay sonra............

Erkenden uyanıp ece'yi de alıp okula geldim, bugün her zaman olduğundan çok daha güzel bir gün'dü, nedenini henüz anlamış değilim ama farklı bir rüzgar esiyordu gökyüzünde. Erkenden okula geldik bugün, çünkü voleybol maçımız vardı. 6/A sınıfı ile iddia'ya girmiştik, eğer biz kazanırsak Amasya turnuvalarına katılmayacaklardı, ama eğer onlar kazanırlarsa biz turnuvalara katılmayacaktık. Kısacası kaybeden sınıf turnuvalara katılmayacaktı. Her okuldan yalnızca bir takım katılabiliyordu. Oyun başladı ilk seti aldık, ikinci sette berabere giderken onlar tek farkla öne geçip ikinci seti aldılar. Üçüncü set bitmek bilmedi, her iki takımda çok iyiydi. Olağanüstü bir rekabet vardı, ece'nin ayağını burkup yanlış yöne kullandığı servis vuruşunda karşılıklı rekabet sona erdi. Rakip takım 1 sayı fark ile önümüzdeydi, zaten o farktan sonra dikkat dağınıklığı ile oynayamayıp 3'üncü setide kaybettik. Böylece 3 setlik bu oyun ve bu iddia bize en büyük hayalimiz olan amasya'yı kaybettirdi. Ertesi gün sözümüz'de durup turnuvalara katılmadık. O gün yine okula erken'den gelmiştik ama bu defa voleybol oynamak için değil, vakit geçirmek için. Ece, ben ve sınıftan bir kaç kız arkadaşla bahçede bir ağacın yamacına oturup, muhabbetler etmeye başladık. Bi an okulun kapısına doğru çevirdim yüzümü, siyah kumaş pantolon üzerine beyaz bir gömlek, kumral tenli, ela gözlü,gülünce böylesine güzel duran bu gamzeli çocuk ta kim? Onun olduğu yere saplandı gözlerim ne başka yöne çevirebiliyorum yüzümü ne de duyabiliyorum etrafındakileri. Gözlerim karardı ışıklar altında sanki. Neler oluyor böyle bana... Kalbim ilk defa bu kadar hızlı çarpıyor, o gamzeli çocuğun olduğu yerden alabilsem gözlerimi, geçer di belki. Ece'nin attığı tokat'la geldim kendime, koşar adımlarla beni de alıp sınıfa çıkardılar. Ders başlamıştı, ama nasıl olur çok erken gelmiştik, bahçeye geçip oturduğumuz da derse 20 dakika vardı, nasıl da geçti zaman öyle? Ne de çabuk başladı ders, hiçbirşey almıyor kafam. Aklım başımdan gitmiş gibiydi, boş boş bakınıp duruyorum etrafıma. Öğretmenden utanarak lavaboya gitmek için izin istedim. Elimi yüzümü yıkayıp uzun uzun baktım aynaya, bir cevap aradım kendim de ama bulamadım bugün aniden o kadar hızlı çarpan kalbime, o gamzeli güzel yüzlü çocuğa bi cevap bulamadım kendim de. Aşk'mıydı yoksa, diye düşündüm bi an. Sonra tekrar kafamı kaldırıp ayna'ya baktığımda, iki yandan Örgülü saçlarıyla, minyon boylu, kırmızı yanaklı henüz 13 yaşında olan bi çocuk için ne kadar'da cahilce bir düşünceydi aşk. Oysa benim aşk'a dair tek bir bilgim hatta fikrim bile yoktu, sahi neydi aşk? Bugün yaşadıklarım neydi? Neden bi cevap bulamıyorum, neden onu düşündükçe yanaklarım kızarıyor? Belki de bunların cevaplarını bu kadar küçük yaşta bulamazdım. Sınıfa geçip hiçbirşey olmamış gibi devam ettim ve unuttum sanıp 1 yılı bitirdim. Onu gördüğüm günlerde çocuksu bir tebessümle için de olduğum durumun aşk olduğunu anlayamasam bile çoktan yüklenmişti küçük omuzlarım o çocuksu ama ağır duyguları hiç farkında olmadan taşımaya başlamıştım... 7'inci sınıfın da sonlarına gelmiştik artık, çoğu dersler boş geçiyordu. Ece'yle okulun hemen yanında ki huzur evine ziyarete gitmeye karar verdik, kapıdan çıkarken tam da o sıra da mert'i gördüm. Evet o ela gözlü, gamzeli çocuğun adı'ydı (MERT) ve ben yine olduğum yerde öylece takılı kaldım. Onun gözlerinin içine içine bakıp beni fark etmesini bekledim, ama mert benim onun gözlerinin içinde kaybolduğumu görmedi. Gülümsüyor, hem de bizim olduğumuz yöne bakarak, acaba çok mu belli ettim o yüzden mi gülümseyerek bizim olduğumuz yöne bakıyor. Çok heyecanladım o heyecanla ilk kez yüzümü mert'in olduğu yönden başka bi yöne çevirdim, çünkü ece'ye en baştan anlatacaktım herşeyi. Yüzüm'ü çevirip ece'ye baktığımda yanaklarının al al olduğunu gördüm, gözlerinin içi gülüyordu uzun uzun baktım bi anlam veremedim. Onunla konuşuyordum ama duymuyordu beni, yüzüme bile bakmıyordu. Onun baktığı yere çevirdim yüzümü, yaşlar düştü gözlerimden yanaklarımın üstüne, mert bana değil ece'ye Gülümsüyormuş. Sildim göz yaşlarımı ve ece'ye gitmem gerektiğini annemle halamlara gideceğimizi söyleyip, cevap vermesini bile beklemeden uzaklaştım oradan. Ne olacaktı sanki mert bana mı iki yandan örgülü olan saçları kırmızı yanakları ve ufak tefek şişman çirkin hatta çok çirkin olan bana mı gülümseyerek bakacaktı? Yoksa uzun boylu o kadar güzel bir cildi olmasada yaptığı o hafif makyajı, uzun dalgalı o güzel saçlarıyla müthiş bi güzelliği olmasada, sempatisi ve sıcak kanlılığıyla etrafında ki herkesi kendine hayran bırakan ece'ye mi. Eve geldim ve hemen üstümü değiştirip yatağıma girdim. Anneme üzerimde bir halsizlik olduğunu ve uyumak istediğimi söyleyip yalnız kaldım. Ve şuan beraberlermi diye düşünüp, birbirlerine bakışlarını aklıma getirip hıçkırıklarla ağlamaya başladım. Ertesi gün okula geç gittim ve ilk kez ece'yi almadan yalnız, yürüdüm okula doğru, geç kalmama rağmen hiçbir endişe yoktu içimde, ağır adımlarla girdim okulun bahçesine, bizim sınıf dışında diğer bütün sınıflar dersteydi. Ece koşarak yanıma geldi, Elif bugün ilk iki dersimizde boş dedi ve gülümsedi. Bişeyler olmuştu ece'ye, kanatları olsa uçacaktı sanki, ve bu mutluluk pek de boş olan dersin mutluluğuna benzemiyordu. Kolumdan tutup okulun kantinine getirdi, bi masa'ya oturduk. Daha ne oldu diyemeden heyecanla anlatmaya başladı.
Bi çocuk var görsen o kadar tatlı ki ama en çokta gülüşünü sevdim onun dedi ve heyecanla anlatmaya devam etti. Dünyam başıma yıkılmıştı sanki, kelimeler düğümlendi boğazımda nasıl birgün böyle nefes alamıyorum, kalbim sıkışıyor, gözlerim kararıyor başım dönüyordu.
Ece'nin anlattıkları çoktan bitmişti. Bana bakıp bakıp bir yorum yapmamı tebrik etmemi bekliyordu, onun anlattığı o kadar şeyi dinleyemesem de ne olduğunu biliyordum. Tebrikler umarım çok mutlu olursunuz senin adına çok sevindim, bunları tekrar konuşuruz benim yetiştirmem gereken birkaç ödevim var deyip kalktım masadan, ve gözlerimden usul usul düşen gözyaşlarımla okulun bahçesine çıktım. Ne kadar da zor bir durum böyle, çekilmiş nefesim, yıkılıp kalacağım sanki bu okulun ortasında. Geçip bahçenin bir köşesine oturdum, kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım, içinde olduğum durumu şarkılara atlatmaya çalıştım. Çok tuhaf iyi gelmişti müzik dinlemek, gözlerimi kapatıp, oturduğum yerde ki çimlerin üzerine uzanıp müziğin akışına bıraktım kendimi. Gözlerimi açtığım da şarkı çoktan bitmişti tekrar açmak için açmıştım gözlerimi, ve gözlerimi açtığım da tam da yanımda oturan biri bana gülümsüyordu, tepemden vuran güneşin gözlerimi kamaştırmasıyla tam olarak seçmemiştim kim olduğunu. Uzandığım yerden kalkıp kulaklığı çıkardıktan sonra, tekrar baktım ve baktığım yerde takılı kaldım. Merttt 'ti bu ne de güzel gülümsüyordu öyle, ve ben yine öylece takılı kaldım ne konuşuyor ne de onun  gülüşüne bir karşılık veremiyordum. Sonra bana birşey sormak istediğini söyledi, tabi ki sor dedim gülümseyerek. Yaa geçen sabah ece'yle tanıştık ve senin onun en yakın arkadaşı olduğunu söyledi, bende onu göremeyince hem seninle tanışmak hem de ece'yi sormak istedim dedi ve uzun uzun baktı yüzüme, birşeyler söylememi bekliyordu. Kafamı önüme eyip ece kantin'de yani en son orda karşılaşılaştık onunla dedim, gülümsedi ve ayağı kalktı teşekkür ederim deyip ilerledi, sonra geri dönüp bu arada ben mert elif memnun oldum tekrar Sağol sonra görüşürüz deyip gitti. Adım'ı söyledi "ELİF" dedi görüşürüz dedi. Tekrar söylemiydi ki adımı ya da görüşürmüydük yine, peki yaa? Severmi'ydi birgün beni'de ece gibi. Neler söylüyorum ben böyle ece benim en yakın arkadaşım ve mert onun erkek arkadaşı, evet biri en yakın arkadaşım diğeri ise Çocukluğumun enkazı. Ne olursa olsun ne kadar mutsuz olursam olayım herşeye rağmen ece çok mutlu, ve o benim tek dostum bu yüzden kimse bilmeyecek, gerekirse unuturum ama ece bilmeyecek. Hem belki birgün bi başkasını severim hatta daha çok severim. Bilmiyorum karmakarışık duygular içerisinde mahkûm gibiyim, ne bir adım ileri ne de bir geri gidemiyorum, tam'da ortasında kaldım bu illetin. Bütün bu düşünceleri bir köşeye bırakıp sınıfa çıktım, bizim gruptan kızlar geldi yanıma sema, rabia ve dilan. Evet biz zamanla 5 kişi olmuştuk, her ne kadar yakın olup birlikte hareket etsekte hiçbirine ece kadar yakın değildim, ama onlara'da çok iyi anlaşıyordum zamanla 5 kişilik grup olduk işte...

gamzelimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin