Konferans.

21 5 212
                                    

0.1

-Mesaj-

Hakikat bir taş kadar sert, bir gonca kadar da yumuşaktır.

♪' Pinhani - Dön Bak Dünyaya

♪' Atiye feat. Teoman - Kal

.

.

.

Arda Kalaycı'

Mavi gözler. Gözleri deniz gibiydi baktıkça kayboluverirdin, saatlerce bakabilir izleyebilirdim, bir kere baksam o gözlere sanki deniz de ki binlerce dalga üstüme gelecekti.

Matematik dersi bahanesiyle okula erkenden gelmiştim kafe de buluşacaktık, ister istemez biraz stres olmuştum ama daha sonra çok kapılma diye geçirmiştim kendi içimden. En fazla ne olacak ki bu kadar heyecan yapıyorsun?

Belki bir şeyler olacaktı, belki de hiç bir şey olmayacaktı bir dersle bitecekti. Yaşlı bir dede olduğumda torunlarıma onu sadece bir kez gördüğümü, bir daha göremediğimi, denizlerin kaybolduğunu ve manzaranın eksik kaldığını söyleyecektim.

Kafe'ye girdiğimde bizim her zaman ki oturduğumuz masaya doğru gidiyordum ve tabiki birisi yine erkenden gelmişti. Leyaydı o, dirseğini masaya yaslamış eli alnında sanırım son tekrarlarını yapıyordu.

Koltuk gayet büyük olduğundan yanına oturup, arkamı yaslamış ve ellerimi ensemde birleştirmiştim. "Sana da günaydın Leylek."

Başını kaldırıp hemen bakmıştı "günaydın günaydın." Dedikten sonra hemen esnemişti, aslında bu imkansız bir şeydi çünkü Leya ineğin dibiydi yani en fazla on bir de yatakta olurdu tabi benim bildiğim kadarıyla. "Noldu lan?"

"Akşam fenerin maçı vardı biliyorsun değil mi?"

"Evet biliyorum da o saat 2 de yurt dışında olmayacak mıydı?"

"Evet aynen öyleydi, gece yarısı 2'ye kadar maçı bekledim babam sayesinde sonra 90 dakika izledim tam bitti dedim 10 dakika uzatma verdiler ve bir sıfır biz kazandığımız için gece gece babam kebap yaptı sonra nedense konu Volkan Demirel miydi neydi onunla askerde arkadaşmış onu anlattı derken ben 5 de uyudum."

Vallahi ben bu fenerlilere ayrı üzülürdüm Leyaya ayrı üzüldüm garibim ilk kez mağlubiyet görmüş babasıyla, bununla dalga geçebilirdim ama bugün manzaramla buluşacaktım başka entrikalara gerek yoktu.

"Ne diyeyim bilemedim." Dedikten hemen sonra kendimi tutamayarak kahkaha atmaya başladım, Leya ise bana göz devirerek kafasını masaya koydu.

Harbi salak bu kız burada mı uyunur şimdi uyuzlar gelir uykunun içine ederler görürsün dememe kalmadan kapıdan içeri girmesiyle manitası da giriş yapmıştı, yanımıza yaklaştıkça gözlerini kısmış kaşları çatık bir şekilde Leya ya bakıyordu.

Ne yaşıyorlar lan bunlar? Kimlere kaldık ne beyinsiz kişiler var dünya da. Bana noldu dermişcesine baktığında fısıldayarak geç uyumuş dedim, o da kafasıyla onaylayıp Leyanın diğer yanına oturmuştu.

Yavaşça saçlarını okşamaya başlayınca aklıma tekrar o geldi, eğer bir gün sevgili olursak bende ona böyle şevkatli bir şekilde davranacak mıydım? Gözünden akan bir yaşın haddi hesabını milletten soracak mıydım? Ona deliler gibi aşık olacak mıydım? Ben iyi bir sevgili olacak mıydım?

Daha kız seni tanımıyor bile neyin haddi hesabını yapıyorsun demişti iç sesim, haklıydı. O beni tanımıyordu ben onu tanımıyordum, belki de birbirimize uygun değildik, birbirimizi sevmeyecektik, belki ben sevsem bile o sevmeyecekti ya da ya ben sevmezsem, ondan iğrenirsem, çok üzersem?

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Oct 27 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

DENİZ MAVİSİNDE KAYBOLMAKWhere stories live. Discover now