her şeyimi vereceğim

61 14 58
                                    

Eskiciden bulup en sevdiği renge boyadığı koltukta hiç güvenmediği o kişiye konumunu atmıştı. Acaba Niki ne yapacaktı? Tekrar onu altına alıp deliler gibi sevişip sabah da çekip gidecek miydi? Eski olayları hatırlayınca tekrardan bir iç çekti.

Çocuğun tekiydi, kafasına göre seçimler yapar daha sonra kuru bir "Özür dilerim, bitanem." ile konuyu kapatırdı. Jungwon ise sinirini içine atıp kendini yırtar dururdu. Jungwon'ın tek istediği şey biraz ciddilik ve olgunluktu.

O, Niki'nin istediği zaman yiyebileceği bir tatlı bir elma değildi. Ekşiliği ağzına gelince elmayı bir kenara atmasını bir türlü anlayamıyordu Jungwon. Biraz sabır hiç mi yoktu onda? Tabii, her istediği ayağına gelince sabır da olmazdı.

Jungwon ile Niki'nin durumları tamamen zıttı. Niki istediği kadar oyun konsolu, kıyafet, telefon istese hemen iki lafıyla elde ederdi. Jungwon'ın durumu mu yoktu? Vardı ama ailesi onun şımaracağını düşündüğü için ona bir çikolatayı bile fazla görürdü.

Elindekiyle yetinerek büyümüştü, babasından silgi istemeye bile çekinen bir çocuk olmuştu. Hep baskılanmış, ağzı bantlanmıştı. Ortaokulda Niki'yle tanışınca kırılganın tekiydi. Durumu iyi olmasa da Niki gibi şımarık olmaktan iyidir diye düşünmüştü.

Arkadaş olmuşlardı. Niki kendi harçlığının hepsini Jungwon'ın öğle yemeğine harcardı. Jungwon içindeki mahcubiyeti yemek lokmalarına sığdırırdı, ne kadar daha sonra kendini kusturacak olsa da.

Büyüdüler, güldüler, eğlendiler. Niki hala hayatın ciddiliğiyle yüzleşmemiş olsa da Jungwon onu kabul ediyordu. Ne kadar bir tarafı Niki'yi kabul etmese de seviyordu onu. Böylece çelişkiler halkasında dört döner, her gece delirirdi. 

Yolduğu saçları arasında hep Niki'nin ona verdiği paralar vardı. İstemiyordu. Ne kadar reddetse de Niki bir şekilde kalemliğine sokup ona iyilik yaptığını sanıyordu.

Kendisini acındırıyormuş gibi hissediyordu.

Niki'nin keyifli gündüzleri ile Jungwon'ın uykusuz geceleriyle günler tamamlanır, zaman geçerdi. Geceleyin Niki buluşmak istediğinde Jungwon onu kırmazdı. İçtikleri soda şişelerini parklarda kırar, salıncaklarda en son hızda sallanırlardı.

O gece girilen bir iddia, fazla abartılmış bir bel altı şakası ile ikisinde büyük bir etki bırakmıştı. Jungwon'ın dolu kafasının içindekiyle dürtüyle Niki'yi çekip dudağına yapışmak... O kadar da ilginç değildi aslında. Asıl ilginç olan Niki'nin onu her zaman isteyen halleri, gözünü ondan çekmediği bakışlarıydı.

Çok mu sevmişti arkadaşının deliğinde oynamayı? Jungwon sinirle karışık bir şekilde güldü. Düşündü ve düşündü.

Onunkini ağzına aldığındaki inleyişlerini ve Niki'nin onu saran ellerini düşündü. İstemediği halde yapmıştı. Hoştu. 

Kime göre hoştu?

Seks insanı güzel hissettirebilirdi, daha fazlasını istemeye yol açabilirdi. Ama birini sevmeye yaramazdı. Bir kişinin şımarıklığı onu bu kadar yorarken, bir vücud onu nasıl yormazdı?

İstemek ve vermek. Onların ilişkileri buydu. Niki ilgi isterdi, Jungwon ona ilgi verirdi. Niki rahatlamak isterdi, Jungwon ona sürterdi. Niki öpüşmek isterdi, Jungwon onun dudaklarını ezerdi.

Kendinden hiçbir şey kalmayana verip kadar dayanmak. Sence de fazla acınası değil miydin, Jungwon? Delirdin mi? Daha kaç yaşındaydın yatağa girerken?

On beş? On altı? Niki'nin altında ne kadar titrediğini hatırlıyor musun?

Jungwon kendisini bu düşüncelerle çok yordu. Durduramadı. Kaçtı. Aklınıza gelebilecek her şeyi yaptı. Ta ki o güne kadar.

boğazımdaki kurdelelerin | wonkiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin