-2-

223 33 4
                                    

Sessizlik. Bu dünyadaki en huzur verici şeylerden biri bence. Tabi şu an tüm gözler bana çevrilmiş, sorulmamış sorularının ve suçlayıcı bakışların hedefi olduğum için huzurun 'h' sini bile bulamıyordum. Ama gariptir ki ben kıyametler kopacak sanarken kimse konuşmuyordu. Bu bir yandan beni rahatlatsa da bir yandan zaten gerilim dolu olan oda sessizlikle daha da huzursuzluk verici bir hale geliyordu.

Oturduğum yerde ayaklarımı hızlı hızlı yere vururken iç geçirdim. Daha ne kadar bu sessizlik sürecek diye düşünürken babam düşüncelerimi okumuş gibi tam o anda konuşmaya başladı.

"Sanırım bu noktada yapılabilecek bir şey yok. Olan olmuş. Umarım aile yemeğinde bu durumu kabullenirler. Yoksa ne olacağını biliyorsun,Gece." Babam konuşurken iyice gerilmiştim. Ses tonu ve yüz ifadesi oldukça sertti. Başımı annemin bulunduğu yere çevirdim ama o da sinirliydi. Benim için hiç umut olmadığını anlayınca başımı sessizce öne eğdim.

Söylediği şeye gelecek olursam, babamın kastettiği 'olacak şey' evlatlıktan reddedilmemdi. Bu düşünce durumun gerçekliği ile bir kere daha yüzleştirdi beni. Böyle bir şey olursa her şeyimi kaybederdim. Huzursuzca ellerimle oynamaya başladım ve bakışlarımı gelinliğimin süslü kumaşına yönelttim.

Bu sırada annemlerin öfkeli bakışlarının oklarından kurtulmamı sağlayan kapının çalınışı oldu. Tabi bendeki şans ya, gelen kişi en az annemler kadar bana kızgın olan Yiğitti. Ve şu an ihtiyacım olan son şey onun öfkesiydi.

"Geceyle konuşabilir miyim?" Yiğit'in sesi oldukça duygusuzdu ama gözlerinden anlayabiliyordum aslında durumun öyle olmadığını.

Onunla şu an konuşmak istemesem de babamın onaylayışı yüzünden bunu yapmak zorundaydım. Gelinliğimi düzelterek ayağa kalktım ve kapıya doğru tereddütlü bir şekilde ilerledim. Yiğit'in yanına geldiğimde birden kolumdan tuttu ve beni odanın dışına çekip kapıyı ardımızdan sertçe kapattı.

Yalnız kalışımızı hemen fırsat bilip, öfkesini tutmayı bıraktı ve bağırmaya başladı. " Neler dönüyor Gece?! Hemen her şeyi anlatıyorsun! " Bu çıkışı karşısında yutkunup kelimelerimi toparlamaya çalıştım. Açıklamamı sabırsızca bekleyen Yiğit, tüm öfkesini bileğinde toplamış gibi kolumu sıkmaya devam ederken köşeye sıkıştığımı her nefes alışımda daha çok hissediyordum.

"Konuşsana!" Sesini tekrar yükseltince irkildim ve bu kadar sert olması yüzünden gözlerim doldu. Benim tepkimi görünce kolumu bıraktı ve bana arkasını dönüp sinirle elini saçlarının arasına götürdü. Kendini zor tutuyormuş gibiydi, tamamen çıldırmıştı. Anlayamadığım bir şeyler homurdandıktan sonra tekrar bana döndü. 

"Bak, seni korkuttuğum için özür dilerim ama artık anlatır mısın lütfen? "

Konuşurken yanıma gelmiş ve benim bile farkında olmadan akan bir damla gözyaşımı nazikçe silmişti. Bu davranışı karşısında kalbim dört nala atarken yine de onunla aramda daha fazla mesafe olmasına şu anda ihtiyacım vardı. İki adım geri atıp konuşmaya başladım.

"Sadece Yudum'un mutlu olmasını istedim. Bu saçma gelenek için -" Açıklamamın gerisini dinlemeden sözümü kesti.

"Mutluluk mu?!" diye tısladı, elleri iki yanında yumruk halindeydi. Az önce birazcık da olsun sağladığı kontrolünü hepten kaybetmişti, bunu görebiliyordum.

"Ben bu evlilik olacak diye hayatımdan vazgeçtim! Ama kimse benim mutluluğumu düşünmedi! " Hiç makul görünmüyordu bu yüzden istemsizce bir adım daha geriledim. Tam o sırada Zümrüt teyze içerideki odadan çıkıp yanımıza geldi.

"Kıza bağırmayı bırak, Yiğit. Hem ablasının yerine geçmeseydi neler olacağından haberin var mı senin? Durumu olabildiğince kurtarmaya çalışmış, sen ise gelmiş kızın üstüne yürüyorsun."

Sürpriz GelinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin