Burada olmalıydı, tam yanımda benimle. Benimle olmalıydı. Nasıl da yalan söylemişti bana? Nasıl da beni hiçe saymış, bana bunu yapmıştı? Hoş o kimdi ki? Nasıl beni böyle yarayabilirdi? Sanırım tam o an anlıyordum, öyle bir galeyana gelmiştim ki elimde ki cam kesikleri, derimi, kemiğimi aşıp tam kalbime inmişti.
Öyle canım yanıyordu ki, sanki metrelerce yüksekten kafa üstü düşüp hayatta kalmıştım.
Keşke yok olmanın yolunu bulsam diyordum, keşke jiminle yaşadığım konuşma hiç yaşanmasaydı ya da ben inanmasaydım, kör bir aptal olsaydım ama değildim.
Değildim, o kadar uyanıktım ki görmüştüm.
Parka koşa koşa gelmiş onları görmüştüm, taehyung güzelim ellerini, o ince parmaklarını onun beline doluyor, o güzelim, öpmeye doyamayacağım dudaklarını ise onun rujlu dudakları ile buluşturuyordu.
Midem bulandı.
Tiksindim. Öyle çok tiksindim ki, kendimden nefret ettim. Karnım ağrıdı, midem ağzıma geldi, ateşler içinde yandım kavruldum.
Oysa o güzel elleri benim içindi, benim tutmam ya da oynamam içindi, bilek güreşi yapıp, beşlik çakmam içindi. O dudaklar, benim ismimi zikretmek ya da arada sırada saçlarıma öpücük kondurması içindi, hiçbir şey o kız için olamazdı.
Taehyung benim içindi.
Yani ben öyle sanıyordum.
"Bunu bana yapamaz," dediğimde ise jimin'e doğru, onunla göz göze gelmiştim.
Taehyung da beni gördü ama hiçbir şey yapmadı, yapamazdı ya zaten. Ne yapacaktı?
Peşimden mi gelecekti, koşacak mıydı? Özür mü dileyecekti? Yanlış bir şey mi yapmıştı?Hayır, hayır, hayır. Sadece sevgilisini öpüyor, arkadaşının kardeşini ikinci plana atıyordu. Olması gerektiği gibi, olması gerekeni yapıyordu. Aşkına tutunuyor, arkadaşlığını kenara ittiriyordu. Pekala, yapsın, yapsın ama ben neden böyle hissediyorum? Biri açıklayabilir mi?
Sanki aldatıldım, sanki en güvendiğim kişi hiç güvenmemem gereken kişi çıktı, sanki aşık olduğum adam ailemin katiliydi, sanki, sanki diye uzuyordu bu liste.
Sanki aşıktım da, aşkım boşunaydı.
Sanırım öyleydi.
Bazı şeyleri geç anlayan bir yapım var.
Şimdi ise kendi kendime yaktığım mumlarımla odamda oturuyor kendime iyi doğum günleri, güzel yeni yaşlar diliyordum.
Yarın bu kadar aptal olmayacaktım, saatler sonra özür dilemek için ayağıma kadar gelen ve telefonuma çağrılar bırakan adama kanmayacaktım çünkü anlamıştım.
Her şeyin neden böyle olduğunu, neden böyle hissetttiğimi çözmüştüm.
Evet, benim bu basit gördüğüm hislerim meğersem hiçte basit değildi. Sadece yanlıştı ve yılların acelesinden, tazeydi.
Ben jeon jungkook, yalanlardan hoşlanmam, en kötü özelliğim kinim ve dürüst yanımdır, çok açık sözlüyüm. Öyle ki karşıma oturmak bile istemezsin, dikkatli bakarım bu yüzden benimle göz göze olmak hoşuna gitmez. Doğum günlerini, özel günleri severim, hayatımda ki herkes benim için önemlidir, çok güzel severim ama anlamam. Çok zor anlarım, özellikle kim taehyung denen adamı hiç anlamam.
O kim taehyung, bana ilk defa yalan söyledi ama yalan söylemeyi seviyor sanırım, dürüst biri değildir, korkaktır. Kaçar,bahanelere sığınır, göz teması kuramaz. Okunmaktan korkar. Değer vermeyi bilmez, özel günler aslında umrunda değildir, zorlamak gerekir, yakını dediği kişinin eskisi ile beraber olup onunla bir parkta öpüşmek adına doğum günlerini ekebilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
how'd u get that boy? ✓
FanfictionJeongguk, hiç yapmaması gereken bir şey yapar ve Kim Taehyung'a aşık olur.